Çünkü o dönemin Ankara’sında memur aileleri böyle yaşardı. Kimsenin aklına da başka türlü yaşam gelmezdi. Paranın,bankadaki birikime verilen faizin, borsanın lüks yaşamın, televizyonun ,her evin önünde otomobilin, özel telefonun bilindiği bir devir değildi bu. Herkes kıt kanaat de olsa geçinebildiği için, kendisine her ay para veren devlet babaya dua eder, Kendini güvende hissederdi.
O günlerde dilimden hiç düşmüyordu Gülten Akın'ın ünlü dizeleri: "Ah kimselerin vakti yok / Durup ince şeyleri anlamaya."
"Savaş, mücadele et. Yenilirsen o zaman yenil."
''Gerçek bilgi okuldan değil kitaptan edinilir.''
... İnsanın kaderi kendi davranışına bağlıydı. Ne var ki bu Tanrı katında önceden bilinirdi. Alın yazısı denilen şey buydu.
Sayfa 60Kitabı okudu
Yaşam, metafizik deyip geçiverdiğimiz ilginç rastlantılarla dolu.
Sayfa 40 - Doğan KitapKitabı okudu
Milletvekilliği dönemimin sonunda erken seçim kararı alındı. Bizim üç aylık maaşlar ise yatırılmıştı. Beş yüz elli kişilik meclisten sadece sekiz milletvekili bu üç aylıkları, hak etmedikleri gerekçesiyle iade etti. Sadece sekiz kişi. Bunlardan biri de bendim. Ama bu ahlaki tutum hiçbir yankı yapmadı, takdir görmedi, hatta bazıları bu davranışı "enayilik" olarak niteledi, işte Türkiye'nin ahlaki haritası.
Sayfa 383 - İnkılap KitabeviKitabı okudu
"Ne olur beni bu kadar kolay anlamayın!" demek isteyecekti. "Biraz düşünün, siyah beyaz algılayıp üzerime etiketler yapıştırarak birtakım çekmecelere kilitlemeyin beni."
Sayfa 34 - İnkılap KitabeviKitabı okudu