“İnsan niçin yaşadığını bilmezse günü gününe yaşamakla kalıyor; günün geçmesini, gecenin gelmesini beklemekten başka zevki olmuyor.Bugün nasıl yaşadım, sorusuna cevap vermeden uykuya dalıyor, ertesi gün gene aynı hayat..”
“Uluslara savaşın çirkinliği, kötülüğü öylesine köklü, öylesine derin benimsetilmeli ki, kötü politikacılar, çıkarları savaşta, kan dökmekte, halkların ızdırabında arayanlar iş başına geçmesin, seçilmesin…”
“Bir insanın kalbi durunca öldüğünü söyleriz. Bana biraz keyfi geliyor bu.Sonuçta vücudun bazı kısımları çalışmaya devam ediyor; mesela saçlar, tüyler daha yıllarca uzuyor.Belki insan asıl beyni durunca ölüyor, yeni bir düşünceyi idrak etme gücünü yitirince…”
''İnsanın bir tutamağı olmalı.
— Anlamadım.
—Tutamak sorunu dedim.
Dünyada hepimiz sallantılı, korkuluksuz bir köprüde yürür gibiyiz. Tutunacak bir şey olmadı mı insan yuvarlanır.
Kimi zenginliğine tutunur; kimi müdürlüğüne; kimi işine.
Ben, toplumdaki değerlerin ikiyüzlülüğünü, sahteliğini gülünçlüğünü göreli beri, gülünç olmayan tek tutamağı arıyorum:
Gerçek sevgiyi!''