1856-1857 yılları İskenderiye-İzmir arasında geçen tarihi dokusu ile tam bir dönem romanı.
Nino, küçük yaşta anne ve babasını kaybetmiş Ermeni bir ailenin çocuğudur. Sahipsiz kalınca Türk komşuları sahip çıkar Nino'ya. Kızları Ayşe'den ayrı tutmazlar. Tâki kendisi gibi Ermeni olan Levon'la izdivaç yapana kadar evi hep bu Türk ailenin yanı olmuştur. Ayşe ise, Osmanlı Paşalarından Mısır valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa'nın sağ kolu Hüseyin Paşa'nın oğlu Halil Bey ile izdivaç yapar ve bu evlilikten iki kız çocuğu dünyaya gelir.
Nino'nun evliliği Levon'u genç yaşta kaybı ile nihayetlenir. Bu hayatta ikinci kez yalnız kalmıştır. Can dostu, kardeşi bildiği Ayşe'nin yanına sığınmakta bulur çareyi. Kimlik birliği değil, gönül birliğidir onlarınki.
Ayşe'nin çocuklarına kendi çocukları gibi sahip çıkar büyütür. Leyla ve Nedal iyilik ve kötülüğün simgesi gibidir. Birbirlerine bu kadar zıt iki karakter.
Sevgi ve sevgisizlik...,
Merhamet ve merhametsizlik...,
Vicdan ve vicdansızlık iki farklı bünyede hayat bulmuştur.
Leyla'nın hiķâyesidir okuyacağımız. Onun aşkıdır. O'nun ailesi ve hayatına dair yaşadığı elem ve mutluluğun iç içe geçtiği tarihin izlerini taşıyan bir hikâyedir. Onu bulmak için peşine düşmek ve bırakmamaktır belki.
Su gibi akan bir hikâyeye konuk etti bizi sevgili Zeynep Taşdelen Tenteoğlu. Bağ kitabı ile tanıştığım yazarın bu kitabı da keyifle okundu.
Kalemi daim, okuru bol olsun.
"...Haksızlıkla yüz yüze geldiğin anda sana doğru yolu gösterecek olan tek şey yüreğinde duyacağın o derin öfkedir. Kalıplaşmamış bir öğüttür öfke. Öfkelenmeyi bil oğlum, haksızlıkla yüz yüze geldiğin anda öfkelenmesini bil ! "