Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sil
Hayatında var olupta boş boş duran, senin üzülmeni , zevk haline getiren karaktersizler “SİL” Seni Seviyormuş gibi yapıp, aslında menfaatleri için yanında bulunan insanları “ SİL” Seni üzen, yıpratan , kullanan, yüzüne gülüp, arkandan iş çeviren insanları bir kalemde sil sil..!
Beni sevilmeyişlik vurmadı. Seviyormuş gibi yapılıp aslında hiç sevilmemiş olduğum gerçeği vurdu. Yani aslında hiç olmayanı, olmuş sanmak. Tıpkı aitlik hissettiğim yerde hiç var olmadığımı görmek gibi.
Reklam
Hiç bir zaman mesele sevmek olmadı! Durmamız gereken yerler önemliydi bizim için. Bazen bu sevmediğin bir yerde olduğunu anladığında çıkar ortaya, bazen sevilmediğin yerde kalmak mecburiyetinde. Anlaşamadığın yerde vardır, uzlaşamadığın, alışamadığın ve ulaşamadığın. Seviyormuş gibi yapar, durduğumuz yeri yadırgamazdık...
Neden herkes seviyormuş gibi de ben sevmiyormuş gibiyim?
Yakamoz& Papatya [1-8] hepsini okumak isteyenlere...
Aşk lafını ağzına almazdı Yakamoz. Nerede aşık görse garipser, aşk acısı gördü mü dayanamaz, gülerdi. Çok ketumdu, kimseye hiçbir şey söylemezdi. Bir kadının onu seveceğine inanmazdı, gerçek aşkın onu bulacağına ihtimal bile vermezdi. Sonra bir gün onu gördü, onu Papatyasını bakmaya kıyamadığı o narin çiçeğini hayatında hiç böyle hissetmemişti.
Sanki uzun mesafeler boyunca yürümüş gibi yorgunuz ama geldiğimiz hiçbir yer yok. Sanki her şeyi çok seviyormuş gibi yapıyoruz ama dünyamız kaskatı, içinde neredeyse hiç sevgi yok. Sanki her düğümün çözümünü biliyormuş gibi konuşuyoruz ama her yaptığımızla, her söylediğimizle düğümler daha da çözülmez hale geliyor. Milyon tane kitap deviriyoruz görünüşte ama o kitaplardan hayata yayılan hiçbir bilgelik yok. Herkes ne kadar doğruluk timsali olduğunu ispat etmenin derdinde. İyi de hayatın fotoğrafına bu kadar eğrilik nereden karışıyor? Sanki aynı derdin dertlisi, aynı yolun yolcusu kocaman kalabalıklarmışız gibi konuşuyoruz; bir küçük kıvılcım yetiyor oysa aramızda koca koca yangınlar çıkartmaya. Aramızdan biri bir diğerine "Yalnız değilsin!" dediğinde hepimizi üşüten bir yalnızlık rüzgarı esmiyor mu her yanımızda?
Reklam
Yakamoz& Papatya -7
Papatya kendine inanamadı. Nasıl olur da böyle bir mektubu alelade bir çekmecenin arasına koymuştu? Çok hüzünlü bir şekilde gözleri dolunca aklına, Yakamoz'un ona söylediği sözler geldi. "Papatya, ay yüzlü çiçeğim, lütfen artık gözyaşı dökme. Ben senin yerinede ağlarım, yeterki sen mutlu ol. Çünkü tebessümün bana can veriyor. Lütfen
Kalbimdeki büyük sevgiyi sana verdiğim için miydi bana verdiğin değersizlik yoksa hiç sevmemiş olup seviyormuş gibi yapmandan mıydı?
en güzel şarkıları dinliyorum seninle konuşurken. beş yüz yıldır seviyormuş seni kalbim. içimdeki eşyalar yer değiştiriyor. sen geliyorsun her şeyi unutuyor aklım. aklım güzelliğini almıyor. senin adın ağzımdan çıkarken, dünyanın en güzel kirpikleri yan yana diziliyor. sanki denize bakar gibi gülümseyişin takılıyor ellerime.
Sen geliyorsun içimin dağınıklığı toplanıyor. Baş köşede beş yüz yıldır var gibisin. Ellerim seni biliyor. Yüzüm sana tapınak. Sen varsın, evim ömrüm sen kokuyor.
Reklam
Fark ettikten sonra ağır gelir değil mi?
"Seni inciten seni sevmemesi değil. Seni inciten seviyormuş gibi yapması."
şamdanlarında siyah gül motifi bulunan evi ziyaret ettim küçük hanım.. şamdanlar mı bu kadar garip yoksa evin merdivenlerini yavaş yavaş çıkan ben mi eğretiliğim ile gariplik çemberine giriyorum bilemedim. uzaktan bir resmin figüranı... yani önceden iplerle ters düz oyununu oynamayı seviyormuş, işaret parmağına ipi dolayıp hayaller kuruyormuş da şimdi nefesiyle alıp veremediği varmış gibi.. insanın kendisiyle alıp veremediği olmalı, yanılıyor olamam değil mi küçük hanım?.. bir film karesinin kırık camları insanların parmaklarına batıvermiş oyunu oynanmış da gerçeğin acı çığlıkları alkış sesleriyle bastırılmış. alkış hiçten ibaret.. geçici, gamsız ve... parmak uçlarınızı koruyun küçük hanım, kalbinizi soğumaması için diri tutarken... rüzgarların evi bellediği bu ülkenin başkenti, kalbimi işaret ederken yanılgılarım ve sanmalarım çoğalıyor. nedametim parmak uçlarıma bulaşan mürekkebin can suyu hâline geldi bu yüzden sürekli karalıyorum ve olmaması gerekenleri mış gibi yazıyorum. bu bir illüzyon küçük hanım, sözlerime kanın... teessüf ederim.. nedametim, insan olmamdan geçiyor ve düzelmek için şifalı sözler okuyorum. nedametim... dostunuz, nane.
Sen geliyorsun içimin dağınıklığı toparlanıyor Baş köşede beş yüz yıldır var gibisin. Ellerim seni bekliyor. Yüzüm sana tapınak Sen varsın, evim ömrüm sen kokuyor.
Tam kapıdan çıkacakmışım gibi, Tam delice sevinecekmişim gibi .. Sanki, dolunay da beni seviyormuş gibi.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.