Süslü Kitaplar(!)..
~~~
...ölü kımıldanışların anıtları ya da yazıtları olmaktan başka bir şey olamazlar, ne kadar süslü püslü olsalar da.
~~~
Sayfa 197Kitabı okuyor
Şiir ve Hakikat!..
~~~
“...şiir ve hakikat. İşte peşini bırakmamamız gereken Tanrı armağanı!.. Biz onu bırakmadıkça, o da bizi bırakmaz. Ve bu ilâhî silahla donanık oldukça hiçbir ağır reel şart, gözümüzü korkutmamalıdır.”
~~~
Sayfa 195Kitabı okuyor
Nietzsche ve Realite!..
~~~
Nietzsche, "Zerdüşt Böyle Dedi" adlı eserinde, hakiki ülkü adamlarını artist (sanatçı), taklitçilerini artizan (zanaatçı) diye isimilendirmekte ve bu ikincilere çok ağır şekilde hücum etmektedir. Ona göre, sanatçılar, gür kaynaklardan, zanaatçılar ise, köpekler gibi yalaklardan su icerler. Filozof'un bu ağır hücumu, gerçek de olsa neye yaramıştır, realiteyle savaşma gücü olmadığına göre, sonunda, realiteden kendini koparıp şifasız hastalığa sığınmaktan başka.
~~~
Sayfa 195Kitabı okuyor
Goethe ve Hakikat!..
~~~
Goethe, otobiyografisine Şiir Ve Hakikat adını vermiştir. Burada şiiri, hem kendi öz anlamında, hem de daha geniş olarak, sanat eğilimleri, düşler, havaller, ülküler anlamına da almak mümkündür. Hakikatı da hem ideal, hem de realite anlamına... Daha doğrusu, kimi yerde ideal, kimi yerde de realite anlamına. Bir şair, bir sanatçı, bir düşünce ve ülkü adamı ve karşısında acımasız realite işte hayat! Goethe, kendi hatıralarının içinde böylece, şiirle hakikatın, ülküyle realitenin, sanatla düşüncenin kimi yerde birbirivle çarpıştığını, kimi yerde uzlaşıp barıştığını gördüğünü, gerçekte hayatın bu anlama geldiğini ifade etmek istemiş oluyor.
~~~
Sayfa 193Kitabı okuyor
Hakikat ve Realite!..
~~~
Hakikatler reel olmakta, realite de bağrından ülkü filizleri fışkırtmaktadır sürekli olarak. Bu yüzdendir ki, hakikattan kopuk bir realite âlemi, realiteden ilgisini kesmiş bir hakikat dünyası düşünülemez. Böyle olursa, hakikatsız realite, kısa zamanda, darlaşır, kısırlaşır, solup gider. Onu besleyen kan. hakikattır. Realitenin ana damarlarında, onu canlı tutan, besleyen, zenginleştiren, hakikatın, hakikat ülkü ve hayallerinin kanı dolaşır. Hakikatsız realite ruhsuz bir kadavra halini alır zamanla.
~~~
Sayfa 192Kitabı okuyor