Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Şiirin hayatımıza dalmasına izin verdiğimiz an, tekdüzeliğe elveda deriz.
Sayfa 24
Şiirin hayatımıza dalmasına izin verdiğimiz an tekdüzeliğe elveda deriz ❣
Reklam
‘‘Şiirin hayatımıza dalmasına izin verdiğimiz an, tekdüzeliğe elveda deriz.’’
"Acaba küçük rutinlerimiz arasına bizi çevreleyen dünyayı sık sık katıyor muyuz? Çevremize kapalı olmamak, onunla bütün etkileşimlerimizi daha iyi hissetmek için duyularımızı, gözlerimizi, burnumuzu, kulaklarımızı keskinleştiriyor muyuz? Bir kuşun süzülüşünü seyretmek, kırlangıçların cıvıltılarını, karatavuğun flütsü şarkısını duymaya zaman ayırmak, alaca baykuş esrarlı ötüşüyle sessizliği bölerken ufukta beliren kocaman, güzel dolunayı görmek için gece kalkmak... Şiirin hayatımıza dalmasına izin verdiğimiz an, tekdüzeliğe elveda deriz."
Batı düşüncesine Descartes'in getirdikleri intellect alanın daki gerek dindar, gerekse dindışı bütün gelişmeleri sağlam ve doyurucu bir dille sonuca bağladı. Bu felsefe Yeni Dünya'ya, Ba tılı hayata öylesine uygundu, günlük hayatın işleyişine öylesine yeterli bir açıklama getiriyordu ki bugün bile Descartes'in varsa yımlarına dayalı bir yaşayış üzerimizdeki egemenliğini koruyor. Kartezyen düşünce zihin ile maddeyi kesin olarak birbirinden ayırıyor, insanı da böylece ikiye bölüyordu. Cogito ergo sum, kanıtı yine kendisi olan düşüncenin kayıtsız gücünü ilan etmişti. Madde ölüydü ve onun üzerinde egemenlik kurulabilir; düşünce, kendi dışındakini (bedeni, doğayı, evreni) nesnellikle betimleyebilirdi. Descartes'la gelen zihniyet ölçen, kategorilere ayıran özelliğiyle hayatın bütün alanlarına hızla yayıldı. Newton bu felsefi taban üzerine evrenin mekanik açıklamasını kolaylıkla oturtabildi. Optik başta olmak üzere birçok bilim dalı kartezyen düşünce yoluyla önemli (hiç kuşku yok ki bir felsefe benimsenmesiydi gerçekleştirilemeyecek) ilerlemeler sağladı. Şiirde de etkisi olmuş muydu Descartes'in? Çok sonraları Rousseau, «Descartes'in felsefesi şiirin gırtlağını kesti» (la philosophie de Descartes avait coupé la gorge à la poésie) demekle haklı mıydı?
Sayfa 84 - ÇİDAM YAYINLARIKitabı okudu
Bir kuşun süzülüşünü seyretmek, Kırlangıçların cıvıltılarını, karatavuğun flütsü şarkısını duymaya zaman ayırmak, alaca baykuş esrarlı ötüşüyle sessizliği bölerken ufukta beliren kocaman, güzel dolunayı görmek için gece kalkmak... Şiirin hayatımıza dalmasına izin verdiğimiz an, tekdüzeliğe elveda deriz.
Sayfa 24 - domingo
Reklam
APOLLON
Güneş tanrısı olan Apollon, Zeus ve Leton’un oğludur. Tanrıların en yakışıklısı olan Apollon aynı zamanda müziğin, şiirin ve sanatların tanrısıdır. Asla yalan söylemediğinden ışığın ve gerçeğin de tanrısıdır. Tıbbı insanlara öğrettiğinden de hekimliğin tanrısıdır. Altın bir lir çalar. Kutsal ağacı defne, hayvanları yunus, atmaca, kuğu ve kargadır…
NİETZSCHE'DE RUH, ANLAYIŞ ve SİSTEM...
- " (...) Bu, birbirini ihtiva etse de, yerine göre ayrı mânâları olduğu bilinmek gereken kavramlar, Nietzsche bahsinde, onun sisteminin bir ideolocya değil de psikolocya olduğu davasının anlaşılması bakımından mühim. Önce hemen belirtelim ki, belirli felsefî kategorileri kendi muhtevasıyla dolduran, bu arada kendi kategorileşmelerini getiren ve bunların birbirine uyumunu gözeten bir "klasik sistem" formu içinde görünmez Nietzsche'nin düşünceleri. O, "ne söyledi değil, nasıl söyledi?" diyen şiirin telkinci çizgisinde, gelmiş geçmiş bütün fikir, sanat ve ilim verilerini, birbirlerinin çatışmasından doğan kıvılcımlar hâlinde, âdeta birbirini berhava eder bir çizgide derlemiştir; bir taraftan imha, bir taraftan toplama. Her şairin kendine mahsus bir dili olması gerektiğini söyleyen sembolizm, bu şair-dahi'de, en üstün örneklerinden birini bulur; yerinde bir genelleme ile ifâde etmek gerekirse, Taoizm'in kâinat anlayışının, Batı kültür verileri içinde sembolik bir dile dökülüşüdür onun felsefesi. O anlayışa, Batı kültür verileri dökülmüştür de diyebiliriz. Şu farkla ki, "insanın tutkularını baskı altına aldıktan sonra geriye ne kalır!" tersliğiyle. Sözkonusu anlayış, İslâm kültürüne âit verilerin de üzerine geçirilmesinde ona elverişili olmuştur; pek sık belirttiğimiz gibi, "doğu mistisizmi" süzgecinden -eşyalaştırarak- telâffuz.
Sayfa 338 - 339 Nietzsche, İBDA yayınlarıKitabı okudu
Şiirin hayatımıza dalmasına izin verdiğimiz an, tekdüzeliğe elveda deriz...
Çevremize kapalı olmamak, onunla bütün etkileşimlerimizi daha iyi hissetmek için duyularımızı, gözlerimizi, burnumuzu, kulaklarımızı keskinleştiriyor muyuz? Bir kuşun süzülüşünü seyretmek, kırlangıçların cıvıltılarını, karatavuğun flütsü şarkısını duymaya zaman ayırmak, alaca baykuş esrarlı ötüşüyle sessizliği bölerken ufukta beliren kocaman, güzel dolunayı gör mek için gece kalkmak... Şiirin hayatımıza dalmasına izin verdiğimiz an, tekdüzeliğe elveda deriz.
163 öğeden 101 ile 110 arasındakiler gösteriliyor.