Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Şiirin hayatımıza dalmasna izin verdiğimiz an, tekdüzeliğe elveda deriz.
"Bir kuşun süzülüşünü seyretmek, kırlangıçların cıvıltılarını, karatavuğun flütsü şarkısını duymaya zaman ayırmak, alaca baykuş esrarlı ötüşüyle sessizliği bölerken ufukta beliren kocaman, güzel dolunayı görmek için gece kalkmak... Şiirin hayatımıza dalmasına izin verdiğimiz an, tekdüzeliğe elveda deriz."
Reklam
Yazmanın Felsefesi'nden.
Hakikat aslında kesinlik ister, tutku ise sadelik (Gerçekten tutkulu olanlar beni anlayacaktır), ki bence ruhun heyecanı ve haz dolu uyanışı olan Güzellik'e ikisi de kesinlikle düşmandır. Burada söylediklerimden tabii ki tutkunun, hatta hakikatin şiire sokulamayacağı, hatta yararlı biçimde sokulamayacağı anlamı çıkmaz -tıpkı müzikte akortsuzluk gibi karşıtlık yoluyla aydınlatmaya hizmet edebilir veya genel etkiye yardımcı olabilir- fakat gerçek sanatçı her zaman için öncelikle onları başat hedefe uygun biçimde tabi kılar ve ikinci olarak şiirin atmosferi ve özü olan Güzellik'le olabildiğince örter.
Sayfa 10
Şiirin hayatımıza dalmasına izin verdiğimiz an, tekdüzeliğe elveda deriz.
Sayfa 24 - Domingo YayınlarıKitabı okudu
"Bir kuşun süzülüşünü seyretmek, kırlangıçların cıvıltılarını, karatavuğun flütsü şarkısını duymaya zaman ayırmak, alaca baykuş esrarlı ötüşüyle sessizliği bölerken ufukta beliren kocaman, güzel dolunayı görmek için gece kalkmak... Şiirin hayatımıza dalmasına izin verdiğimiz an, tekdüzeliğe elveda deriz."
Bir kuşun süzülüşünü seyretmek, kırlangıçların cıvıltılarını, karatavuğun flütsü şarkısını duymaya zaman ayırmak, alaca baykuş esrarlı ötüşüyle sessizliği bölerken ufukta beliren kocaman, güzel dolunayı görmek için gece kalkmak… Şiirin hayatımıza dalmasına izin verdiğimiz an, tekdüzeliğe elveda deriz.
Sayfa 24 - Domingo
Reklam
"Şiirin hayatımıza dalmasına izin verdiğimiz an, tekdüzeliğe elveda deriz."
Şiirin hayatımıza dalmasına izin verdiğimiz an, tekdüzeliğe elveda deriz.
Şiirin hayatımıza dalmasına izin verdiğimiz an, tekdüzeliğe elveda deriz.
Poe verdiği pek çok eserle günümüzün edebiyatının dizgesine de yön veriyor yukarıda da belirtmeye çalıştığım gibi nokta bu eserlerinin en meşhuru da kuzgun şiiri şüphesiz. Bu şiirinde ölüm gibi evrensel bir gerçeği ve hüznü, uğursuz bir kuş olan kuzgunla birlikte ele alarak kurduğu çatışmayla bizi aktarıyor. Kendi ağzından da kuzgunluk oluşturma hikayesini okuma şansımız var ne mutlu ki. Kuzgun'un yazdıktan bir yıl sonra 1946'da yayınladığı yazın sanatının felsefesi adlı makalesinde şiiri yazarken içinde bulunduğu ruh halini, şiirin imgesel yönünü güçlendirebilmek için gösterdiği çabayı bir mühendis edasıyla bize aktarıyor.
Reklam
Şiirin hayatımıza dalmasına izin verdiğimiz an, tekdüzeliğe elveda deriz.
Bir kuşun süzülüşünü seyretmek, kırlangıçların cıvıltıları, karatavuğun flütsü şarkısını duymaya zaman ayırmak, alaca baykuş esrarlı ötüşüyle sessizliği bölerken ufukta beliren kocaman, güzel dolunayı görmek için gece kalkmak… şiirin hayatımıza dalmasına izin verdiğimiz an, tekdüzeliğe elveda deriz
Sayfa 24 - Domingo Yayınevi
Badiou, şiiri “şiir şiiri” olmaktan, felsefeyi de şiir felsefesi olmaktan kurtardığını iddia eder. Ama bu yalnızca görünüşte doğrudur. Zira onun çözümlemesinde gizem eninde sonunda bir metafordur; felsefe onda “şiirin düşüncesini”, yani şiir tarafından iki kere söylenmiş olan hakikat olayının düşüncesini, imge olarak bulur: durmaksı­zın diğer yanına geçilen sığ bir akıntının birbirinden ayırdı­ğı ilkenin olumlaması ve metaforun şeffaflığı.
Yalnızca tüm sanatların en mükemmel bileşiminin, şiirin müzikle şarkıda, şiirin resimle dansta bir bütün haline gelişi ve bu ikisinin birlikte yeniden sentezlenmesiyle ortaya çıkan en komplike tiyatro gösterisi olduğunu belirtmek isterim. Antik dönem draması böylesi bir tiyatro gösterisiydi ve bundan geriye yalnızca bir karikatür kaldı bize: opera. Opera, yüksek ve soylu bir stilde hem şiir sanatı açısından hem de rekabet halindeki diğer sanatlar açısından bizi yeniden müzik ve şarkıyla birleştirilmiş antik drama performanslarına geri götürebilir. Müzik, şarkı, dans, diğer tüm drama türleri gibi yalnızca kamusal yaşamda varolabilir ve ancak böyle bir yaşamda birleşebilir. Kamusal yaşam yok olduğunda ise, tüm halkın politik ya da törel bir bütünsellik olarak tüm formlarına iştirak ettiği reel dışsal drama yerine, yalnızca içsel, ideal bir drama halkı birleştirebilir. Bu ideal drama dinî âyin ya da ibadettir; çağdaş dünyaya kalan tek hakiki kamusal eylem türü budur ve böyle olmasına rağmen sonraları değerden düşmüş ve alanı daralmıştır.
Sayfa 443Kitabı okudu
Didaktik şiirin konusu özneldir, çünkü bilgiye dayanır; satirin konusu ise nesneldir, çünkü bilgiden daha nesnel olan eyleme atıfta bulunur.
Sayfa 352Kitabı okudu
161 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.