Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Özge

Özge
@siyahpunto
Öğretmen
Antalya
8 Nisan 1996
49 okur puanı
Kasım 2021 tarihinde katıldı
Aradığın hayatı hiçbir zaman bulamayacaksın. #Gılgamış
Reklam
Bir an çoçuk yüreğin, ele avuca sığmayan uçarı ruh Bir an yüz yıllık çınar kökleri betonları delen Dalda tomurcuk, yaprakta çiy tanesi bazen öyle kırılgan Sonra yüz yıllık mabet, insanlık adına edilen tüm dualar omuzlarında yük Tutuşan bir kağıt sonra bir dakika sonrası kül Arkamı dönsem kızgın bir demir soğudukça güçlenen Aşk gibi, sen gibi.. 🖊
“O kızın sert bakan gözlerini gördünüz. Kendi başının çaresine bakmış bir kızın gözleri yumuşak olamaz.” Jack London

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Çocukluğunu yaşayamamış yetişkinlerin yorgunluğu var üzerimde İğreti, yalandan hep gülümsemelerim Kış ortasında yüzünü gösteren yalancı baharlar gibi Ne ısıtıyor karşımdakini ne geleceğe dair bir umut.. Hiç özgürce uçurtma uçuramamış çocukların uyandığı bir gökyüzü bu Doğan güneş bile serseri.. Kim demis bulutlar tüyden hafif pamuk tarlası Hepsi bilinçaltıma kuluçlanmış kömür karası sis hesabı Bundandır biraz gözlerimin dünyayı buğulu aralaması.. 🖊
Bir bahçe yarattım ben Boğazımı düğümleyen gözyaşlarımla suladım ağaçlarımı O ağaçlarda öten kuşlarımı kursağımda kalan lokmalarla besledim Tırnaklarımla kazıdım toprağı Karanlığıma hava, su, ışık oldular.. 🖊
Reklam
Çekip pırıl pırıl mavzerler çıkardılar uyluk etlerinden Durdular ite çakala karşı yarin kapısında!..
Pişmanım. Olsun, yaşamak pişmanlık biriktirmektir.
Çözülüyor bu saatte hiçliğin dimağı Buzlar da çözülüyor bir yerlerde Terli bedenler çözülüyor sonra, ilerleyen saatlerce gecenin Bir sokak çocuğu yüreğim arap saçı sana Tut ucundan nereye çekersen çek bu mereti! 🖊
Bir yerde yutuyor alevler nefesi Bir yerde daha vakti varken örtüyor toprak üzerini, başka bir yerde sular sallıyor insanı beşik gibi Biz de artık kolumuzu oynatacak güç yok Aldılar topyekün yaşama hevesimizi Hani bi yatsak bin yıl uyuyacağız sanki.. Bir tek çocuk olmak paklar bizi, bir tek ana rahmine dönmek Ama hala inadına açıyor bir yerde çiçekler, açıyor bebekler dünyaya gözlerini Gel gör ki ne koklayacak güç var biz de ne avutacak Ne güneşin doğuşu ne ayın yükselişi Hani bi yatsak bin yıl uyuyacağız sanki.. Özge Ö.🖊
İnsanların birbirine mektup yazdığı zamanlarda yaşasaydık keşke Sevgi için daha fazla sabrın, zamanın ve emeğin sarf edildiği zamanlarda Bir de elektrik kesintilerinin daha sık yaşandığı.. Kesilse şimdi ekektrik karanlığa hapsolsa odam Bu bencil yirmi birinci yüzyıl kaosundan uzak, bir yerlere yetişme koşuşturması olmadan, ılık bir dinginlikle ve temkinli adımlarla bir mum aramaya çıksam Babamın ceketinde kibrit kutusu.. Ona mecburiyetimi bilmenin dik duruşuyla karanlığıma ortak mumu yaksam ve başlasam sana bir mektup yazmaya Anlar mı ki bu yüzyılla yoğrulmuş aklın sabır, zaman ve emek nişanesi dört köşe sevgimi?.. Özge Ö.🖊
Reklam
Aralık bıraktık biz hep ayrılıkların kapısını Ceketini alıp çıkarken bir hışım, bak yarım bıraktığın su duruyor mutfakta Parmak izin havlularda, sonra sağ tarafında yatardın yatağın yüzün kitaplığa dönük.. Ellerin üşümüş gelirdin yanıma, avuç içlerime hınzırca sokuluşları parmaklarının.. Işık rahatsız ederdi uyurken, perdeler kapalı sımsıkı Oyalanışların aynada, mırıldanışların belki şarkı, belki birkaç dize odalarda İşte bunlar var ya, bunlar böler uykuları Üstünden yıllar geçse de ayrılıkların.. Özge Ö.🖊
Bana kitapta altını çizdiğin bölümleri söyle sana kim olduğunu söyleyeyim.
Ben ne cengaver yaşlar gördüm, birde yürüdüm birde düştüm Aradan eski albümlerde kalmış yıllar geçti Yedide tuttum anamın elini ayağımda yeni kunduram, bu kez de okul yollarında düştüm Yazıldı kara tahtaya milyonlarca harf Öğrendim tek ayak üstünde utanmayı! Öğrendim gençliğe hitabeyi, savaşları, plütonun artık gezegen olmadığını falan.. On beşinde anladım tüm kavgaların, siyahın ve beyazın, yıkılan imparatorlukların,kurulan sarayların paranın ayağının altını öpmekten geçtiğini! Ben ne cengaver aşklar gördüm on yedimde, yirmimde, yirmi beşimde Bir halt da öğrenemedim bundan sonra..! Özge Ö. 🖊
Çanak tutuyorlar tüm günah ve sevaplarına Kim iyi kim kötü belli değil Tuzu fazla kaçmış çorba gibi bu dünya Ekşiyor yüzün riyakarlık sofrasında Mezarı bilinmeyen cellatlar bulmacası Hem yatay hem dikey gidiliyor günahların yoluna Toprakta eşeleniyor balıklar, suda kanat çırpan kuşlarla Önce ölüp sonra doğsak daha mı kolaydı Önce sevip sonra bırakan esmer yüzünden daha dürüst!.. Özge Ö.
Sev seni seveni dağlarda çoban olsa da Sevme seni sevmeyeni Mısır'da sultan olsa da..
Pasaklı bir hastane odasında uyandığım sabahlar Refakatçilerin çekingen ve yorgum sorularıydım Sense bir iç savaş çıkarıyordun güldükçe Omzunu bir daha, bir daha öperken..
Reklam
Düşünsenize ilerde birisi benimle evlenir misin yerine kütüphanemizi birleştirelim mi diyor
Daha derin yaralar açmak için bileniyor bıçak misali pusuda bekleyen duygular Hüznümü gizlemek için yalandan boyadığım yüzüm doluya yakalandı bu sabah Kış günü beyaz giyinenler gibi aykırıyım, göze batıyorum mutlu tablonuzda!
Ne bileyim ben böyle her şeyi düşününce her şey de beni düşünür sandım..
Adem de benim Havva da O ağacı da yıllar önce ben diktim Sonra bir gün meyvesini yemem suç mu?
Asmaya kalksam kendimi, kim uğraşacak uygun ipi bulmaya Balık gibi oltaya gelsem ya hemen! 🖊 Özge Ö.