Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.31
Özge
Özge
@siyahpunto
Öğretmen
Antalya
8 Nisan 1996
49 okur puanı
Kasım 2021 tarihinde katıldı
Okuma Hedefleri
Nasıl samimi sıcacık bir aile hayatıydın sen öyle. Sevgili yazar her kurgusunda olduğu gibi tarihle de öyle güzel harmanlamış ki..
Kitabın sonunda boğazım yandı, gözlerim yaşardı. Her okuyucunun keskelerine, pişmanlıklarına dokunan bu içten hikayeye kesinlikle bir şans verin..
Arka perdesinde Osmanlı'nın yıkılış Dönemi Ittihat ve Terakkinin kuruluşu, azınlık isyanları gibi tarihi olaylar sürükleyici bir dille ele alınmış. Tarih romanlarından farklı olarak sevgili Altan'ın kıvrak zekasıyla işlenmiş aşk, evlilik, din gibi kavramlar irdeleniyor romanda.
Türk edebiyatının özgün kalemlerinden olan sevgili yazarımız insanın zayıflıkları, din olgusu ve müstehcen kavramlarda kalemini daha da sivrileştirip hiç sakınmadan dile getiriyor düşüncelerini, korkusuz, hudutsuz bir isim!
Mutlaka tanışın bu romanla ben bir hayli beğendim..
Bana göre bir Orhan Kemal bir Yaşar Kemal okumadan Türk edebiyatının zenginliği anlaşılmaz.
İnsanı adete içine ayna yerleştirmişçesine gerçekçi anlatan bu büyük romanda eskici ve ailesi sanki yan komşunuz oluyor. Onlarla aynı mahallede oturup aynı sofraya bağdaş kuruyorsunuz.
Çukurovanın sıcağını hissedip siz de bu ocak ayında kavruluyorsunuz. Onlarla ağlayıp onlarla gülüyorsunuz.
Büyüksün be Orhan Kemal!
Hikayesiyle içime oturan ne güzel bir kitap yazmışşın. Eskici ve ailesi bana göre salt bir roman kahramanı olamaz, yaşadılar ve çocukları torunları hala bir yerlerde yaşıyorlar...
Okur Takip Önerileri
Okuduğum ilk Ayşe Kulin romanıydı ve çok beğendim
Nazi dönemi Almanyasından kaçan bir profesörün ve daha nicelerinin ilme ve bilime önem veren canım Atamın mektuplarıylaTürkiyeye gelişleri ve yaşadıkları anlatılıyor
Ve kitap ilerledikçe 50, 60, 70 ve 2000ler Türkiyesine birer pencere açılıyor.
Tarihi gerçeklerin sürükleyici bir kurgu ve zengin bir üslupla anlatıldığı roman bana kesinlikle diğer Ayşe Kulin kitaplarını da aldıracak.
Tarihi roman okumayı sevenler ve bilgilenmek isteyenler kesinlikle kitaplığınıza ekleyin bu romanı
Sevgiler..
Ben bu yazarı nasıl daha önce okumamışım dedirten kitap!
Büyülü, gerçeküstü, derin, anlatımı zengin şahane bir romandı.
Bu nasıl bir hayal gücünün eseri bunar nasıl cümleler. Okuduğum en iyi kitaplar arasında kesinlikle sayın Güzelsoy ilk sıraları alacak
İnsanı sorgulatan, yer yer tokatlayan müthiş bir zeka işi kurgu bekliyor sizi
Şimdi içeriğinden de bahsetmek lazım ama üstadın da dediği gibi "Değmez"
Okuyacak olanlar için sürprizi kaçmasın;)
Bir süredir kurgusu bu kadar başarılı ve sürükleyici bir kitap okumamıştım. Oktay Volkan Alkaya ismiyle bu sitede tanıştım ve okuduğum bu ikinci kitabına tam anlamıyla hayran kaldım.
Böyle güçlü bir kalemin, zihnin daha fazla konuşulması ,yazılması lazım.
Mükemmel bir distopya kurgusuna sahip olan roman inanç kavramını merkezine almış ve ben yazarın zekasına hayran kaldım. Okura, "İnsan inanmaya muhtaç aciz bir varlık mıdır diye soruyor ve eğer insanlığın elinden inanç mefhumunu alırsan ne olacagını işliyor. Tanrı gerçekten var mı yoksa o kadar çok inandık ki var mı ettik? Dikkat inandığınız şey gerçek olur." diyor yazar. Gerçekten inanç kavramına olan bakış açınızı sorgulatan ufuk açıcı bir hikaye. Kesinlikle birçok dile çevrilmeli!
Içeriğine çok girmek istemiyorum çünkü ben okudukça elimden bırakamadım büyük sürpriz oldu beni bu kadar etkilemesi. Sevgili kitap kurtları hani ölmeden önce okunması gereken kitaplar vardır ya işte bu kitap kesinlikle o listeye yıldırım hızıyla girmeli
Hemen kitaplığınıza ekleyin pisman olmayacaksınız.
Not: Lütfen kitabın kapağını işini çok iyi bilen birisi yapsın daha güzelini hak ediyor;)
▪︎Evet nereden başlasam bilemedim bu kitabın yazarı gözümde #Düşerken'i yazan adamla aynı kişi olamaz! Düşerken beni çok etkilemişti o yüzden büyük hevesle bu kitabını aldım fakat tam bir hayal kırıklığı oldu.
▪︎ "Yokluğun karanlık sokaklarında dolanan, yolunu kaybetmiş bir ruhun var artık. Gururu kırılmış, mahcup bir gölgesin. Kimselere görünmemek için çiş kokulu, bok kokulu, insan kokulu izbelerde, yıkık dökük duvar diplerinde geziniyorsun."
▪︎Yani yeniyetme ergenlerin çektiği aşk acısı gibi cümlelerle boğulmuş kitabın sonları
Altını çizdiğim güzel alıntılar olsa bile ( koskoca Tarık Tufansın olsun artık!) Roman diye değil de mektup olarak basılmalıydı bence. Romanlarda aradığım derinlikten oldukça uzak sığ bir kitaptı.
Ayrılıktan sonra başkarakterin yaşadığı bunalım ve karamsarlık anlatılmış fakat konu bütünlüğü, sürükleyen bir kurgu yok. Sırf bitsin diye hızlıca okudum. Çok iyi eserler yazıp bunu yapmasın işte yazarlar, sırf yeni bir eser basılsın diye oturup masaya bir şeyler karalamasınlar.
▪︎Açık söylemek gerekirse sırf Elif Şafak'a duyduğum saygıdan bitirmeye çalıştım romanı.
Şimdi sevgili Şafak'ta mükemmel bir dil işçiliği var evet ama bunu ayyuka çıkarayım derken ortada kurgu denilen şeyi mahvetmiş.
▪︎Ben kitabın kurgusuna bir türlü giremedim arkadaş, varsa yolu bilen göstersin bir sayfada Venedikteyiz beş sayfa sonra İstanbul IV. Murat dönemi hoop biraz Madrid efendime söyleyeyim yüz küsür karakter yazarın ne anlatmak istediğini zaten anlamıyorsunuz ( NEDEN?)
▪︎Kısa bir alıntıyla meramımı anlatayım:
"Tek bir penceresi bile bulunmayan odanın duvarları siyah, simsiyahtı. Tavanlar o kadar yüksek oda o kadar genişti ki, içeri girdiğinde kendini küçülmüş hissetti evvela, hem sırtında taşıdığı balarısı ölüsünü, hem de yolunu kaybetmiş, sonra da birazdan fırına verilecek bir çörek tepsisine düşüvermiş küçük bir karınca gibi."
▪︎Yani sevgili yazar bilinçaltı güzel de tüm roman da böyle yazılmaz ki! Sürekli ne anlatmak istiyor dedim,kendi algımı sorguladım.
Kesinlikle yazarın başlangıç kitabı olmamalı şayet bu kitabıyla başlasaydım başka kitaplarına elim gitmezdi. Başarılı birçok romanından da mahrum kalırdım.
▪︎Kurgu yok karakterler aşırı karışık hepsi birbirine giriyor, sıfır akıcılık. Yine de bazı yerlerde çorba etse de üslubunun hatrına okudum.
Absürt edebiyat deyince Alper Canıgüz ve Murat Menteş gelir benim aklıma. Yazarla sevgili Menteş'in bir yazısında, Alper Canıgüz'den üstadım diye bahsetmesi üzerine merak edip tanıştım. Aralarında üslup benzerliği bir hayli fazla iki yazarı da okuyanlar fark eder.
Adı üstünde absürt edebiyat işte! Gizi Ajans çalışanlarının aslında dünyayı yok etmek isteyen uzaylılar olmasından, patron kediye efendime söyleyeyim intihar eden adamdan, köpekleriyle yalnız yaşayan manyak komşuya envai çesit çılgınlık var bu kitapta.
Bazı yerlerde çevrenizde insanlar olmasına rağmen neye gülüyor bu kız dedirten bir kitap. Kafanızın yoğun kitapları almadığı dönemlerde kitap okuma alışkanlığını kaybetmemek için ilaç niyetine reçeteye yazılır bu isim!
Ben bu iki ismi ara ara bu sebeple okuyorum, sivri bir zekayla güzel esprilerin olduğu kitap kafanızı dağıtmak için birebir, ben sadece edebi olarak fazla bir şey katmadıgı için 7 verdim, yoksa bir hayli sürükleyiciydi..
Nevzat Komiser olmasa da İstihbaratçı Sedat'ın çevresinde gelişen olayların sürükleyiciliği beni daha ilk sayfadan içine çekti.
Yazarın okuduğum diğer romanlarına nazaran polisiyenin yanında aşk kavramı öne çıkıyordu ve bu romanın içinde çok güzel işlenmiş
Ahmet Ümit'in ilk romanı ve yazar ilk romanıyla ne kadar güçlü bir kalemi olduğunun sinyalini vermiş. Türk edebiyatında böyle güçlü ve üretken bir kaleme sahip olduğumuz için çok şanslıyız bence.
Cinayetin sonuçlanması yine okuru şaskına çeviriyor ve olaylar hızlandıkça kitabı nefessiz okuyorsunuz. Ben burada yazılan inlemelerde kitaba biraz haksızlık yapıldığını düşünüyorum. En az diğer romanları kadar kurgu yönünden de edebi yönden de okuru doyuran bir kitaptı.
İyi okumalar...
Açıkçası ben yazarın "Zamanı Durdurmanın Yolları" adlı romanını aşırı beğenmiştim bu kitabı o romanına nazaran sönük buldum.
Evet konu itibariyle farklı bir kitaptı. İntihar eden bir kızın kendini kütüphanede bulup farklı seçimler yapsaydı hayatı nasıl olurdu sorusu üzerinden o hayatları deneyimlemesi anlatılıyor.
İnsan kitabı okurken pişmanlıklarını düşünüp ben farklı kararlar verseydim hayatım nasıl olurdu acaba diye düşünüyor. Felsefi ve dili akıcı bir romandı.
Okunabilir mi tabii ki ama ben daha edebi ve daha gerçekçi romanları seviyorum sanırım bu yüzden bu romana puanım 5/10
Bu sitede görüp incelemeleri okuyup aldığım bir kitap oldu. İki günde de bitirdim. Tesadüfen gördüğum kitaplarla ve hiç duymadığım yazarlarla tanışmak o kadar keyifli ki.
Ve bu kitap beni iyi ki sayın Alkaya ile tanıştırdı. Yazarın diğer iki romanını da kesinlikle okuyacağım, sepete ekledim bile:) Hikayesi beni oyle içine çekti o kadar etkiledi ki bazı yerlerde kalbim ağrıdı, gözlerim doldu..
Ahh Ceyda Hanım ahh Mete Bey zaten insan sevmeyen bendenizi bu mahluklardan daha da uzaklaştırıp içimi zaten dolu olan hayvan sevgisiyle doldurdunuz. Bu kitap genç, yetişkin herkese zorla okutulmalı bence. Biraz tereddüt ederek almıştım kitabı ama inanılmaz bir sürpriz oldu kurgusu benim için.
Olay akışı, betimlemeler, karakterlerin duygu dünyaları o kadar başarılı bir şekilde işlenmiş ki iki ana karakterin yaşamlarını okuduğunuzda hayatta yakındığımız şeylerin ne kadar küçük şımarıklıklar olduğunu fark ediyoruz.
Velhasıl sevgili kitap kurtları, bana güvenin ve bu kitabı mutlaka okuyun..
Nevzat Komiser yine iş başında! Cinayetler bu sefer değişik Hristiyanlık ritüelleriyle gerçekleşiyor ve siz ilk sayfalardan kitabın sürükleyiciliğine kapılıyorsunuz.
Ahmet Ümit okuruna polisiye kurgusunun yanında Süryanilik mezhebi hakkında da engin bilgiler katıyor.
Ben yazarın en çok da bu yönünü seviyorum. Hız kesmeyen polisiye örgüsünün yanında tarihi bilgileri kurgunun içinde çok güzel yedirerek sunuyor okuyucusuna.
Bir kere Ahmet Ümit okumuş birinin tekrar eline almaması mümkün mü? O zaman keyifli okumalar:)
" Bu romanda anlatılanlar gerçek olmasaydı onları uydurmazdım" diyor yazar. Romanda Göksenin Yıldırım adlı hala yaşayan, bir zamanların ünlü modelinin hayatını okuyoruz.
Ben Göko Beyin hayatını okurken vay bee ne maceralı yaşamlar var bizimki de hayat mı dedim. Tabii ki Menteşin eğlenceli üslubuyla elinizde eriyor roman
Benim için Menteş okumak yılbası gecesi gibi. Aşırı eğlendiren bir süre tüm sorumlulukları, geçmişi, sıkıntıları arkanızda bıraktıran bir zaman dilimi. Tabii yarın çok az şey hatırlanan bir zaman bu :D Edebi anlamda okura fazla bir şey katmıyor zaten yazarın da böyle bir gayesi yok bence.
Hayattan kısa bir mola koparmak isteyenler, bir süre günlük hayatın kaosundan kaçıp gülmak, eğlenmek isteyenler mutlaka tanışın Menteşle! Bu kitabı okurken ne doları ne siyaseti ne market fiyatlarını falan düşünüyorsunuz.Bir kitap kahkaha attırır mı attırır kardeşim, Menteş bunu başarıyor işte benim için! Ruhi Mücerret romanındaki etkiyi veremese de iyi geldi bana bu kısa mola..
Düşünün ki bir anne çocuğuna daha iyi bir gelecek sunmak için onu sınırda bir mülteci kampına bırakıyor! Çünkü sırf kadın olarak doğduğu için erkenden evlendiriliyor sürekli dayak yiyor ölse kimse ardından adaletini aramaz öyle yok bu dünyada işte o kadın Zerre, çocugu bunlardan kaçsın diye vazgeciyor bebeğinden sırf o kampta derme çatma bir dönme dolap olduğu için!
İşte o çocuk Zamir henüz altı günlükken kampta patlayan bir bomba yüzünden üç kere ölümden dönüyor yüzü tanınmayacak hale geliyor ve biz zamirin cocukluluğundan 40 yasina gelene kadarki yasamını okuyoruz.
Günday yine kalemini kılıç gibi kullanıyor tabii. Her sayfada tokatlıyor, insanın yüzüne çarpıyor gercekleri. Üzerinde gercekten calisilmis bir roman bana biraz da #Daha yı hatırlattı. Zamirin yardım kampanyalarında nasil sömürüldüğünü görüyoruz roman boyunca.
Yine insan olmaktan utanıyoruz kısacası. Bu kitap hakkında yazılacak o kadar şey var ki alın okuyun ben daha fazla içeriğe girmek istemiyorum. Umarım bi sekiz yıl daha beklemeyiz ve sen sürekli yazarsın büyük usta..
Bitirdiğinizde aklınızda çok şey kalacak bir kitap bende özellikle kurbanların öldürülme ritüelleri kaldı. Kitap yunan mitolojisine takıntılı hatta kendisini Zeus sanan bir katili ele almış. Ahmet Ümitin insanı olay icerisinde sürüklerken bir sürü farklı bilgiyi okuyucuya öğretiyor olmasına bayılıyorum️ Yunan mitolojisine de ilgiliyseniz kitap tadından yenmez. Benim icin yazarin okuduğum en surukleyici kitabiydi. Katili de tabii ki yine bulamadım
Bu kitap anlatılmaz, okunur️ İstanbulu bu kadar güzel tasvir eden sayılı yazarlardan. Leylanın hikayesi taş gibi yüreğinize oturacak. Film izliyor gibi hiddeseceksiniz. Kalemine sağlık usta
Bitirince Patasana sanki benimle yaşamaya bir süre devam etti, benim akıl hocam oldu. Insanın hesaplaşmaları, çıkmazları, nefreti, bencilliği, aşkı binlerce yıllık tabletlerden hiç değişmeden karşınıza çıkıyor. Bu kitap, kendi kuyruğunu kovalayan köpek misali insanın nasıl da aynı hatalara düştüğünü ve tarihten hiç ders çıkartmadığını sürükleyici bir polisiye kurgusuyla harmanlayarak okuruna sunuyor.
Dikkat! Bu kitabı okuyacak olan, iki ana karakter uzun süre aklından çıkmayacak ve sen, insan olmanın bulantısını bir süre hissedeceksin midende.Elif Şafağın mükemmel üslubuyla sıra dışı bir kurgu bekliyor seni olaylar karakterlerin geçmişine pencereler açarak ilerliyor ve her pencere biraz daha şaşırtıyor.
