Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

muhammed ali bal

muhammed ali bal
@skandalkemal
eğitim görevlisi
ESKİŞEHİR ANADOLU ÜNİVERSİTESİ HALKLA İLİSKİLER VE REKLAMCILIK BÖLÜMÜ
kütahya
kütahya / taşanlı
349 okur puanı
Kasım 2019 tarihinde katıldı
Kaykaylarımızın üstündeydik, alışveriş merkezindeki bir minibüsün arkasında bir ileri bir geri gidip geliyorduk. Önce, dedi Nick, burnunu kırdırman lazım. Neden? diye sordum. Çünkü bir kere burnunu kırdırırsan, kimse seni dövemez. Hadi ya? dedim. Tabii, senden önce burunları kırılmışsa başka. Ama çoğu herifin burnu kırık değildir. İri kıyım heriflere bakarsan çoğununki kırık değildir. Neden? diye sordum. Hep irikıyım oldukları için kimse onlara sataşmamıştır da ondan, anladın mı? Bu yüzden hiç sıkı bir yumruk yeme şansları olmamıştır. Bizim gibi tipler için harika bir şeydir bu. Durumu dengeler, dedi. Onların burunlarını kırdırmamış olması ve senin çoktan kırdırmış olman. Yine de anlamıyorum, dedim. “Feleğini şaşırırsın” dedi. Gözlerin şişer ve yaşlarla dolar, nefes alamazsın, suratından şarıl şarıl fışkıran kan gırtlağından aşağıya akar, kusmak istersin, kısacası tamamen boktan bir deneyimdir. “Ve böyle bir şeyi istemeliyim, öyle mi?” diye sordum. Evet dedi. Çünkü o zaman kimse durduramaz seni. Ve kimsenin sana bok gibi davranmasına maruz kalmazsın. Hiçbir kavgayı kaybetme korkusuyla yaşamazsın, çünkü sonucun ne olacağını hep bilirsin. Hep bilirsin.
Reklam
“Babamın öfkeye eğilimi olması, özellikle de -anlaşılmıyor ya da bozulmuş- kendi sinirinden ve evde şiddet göstermeye olan eğiliminden korkarak defalarca acile gitmesi, belli bir zaman içinde bir birikime yol açtı ve sonunda, bir süre sonra ve başarısız terapi süreçleri ardından bizimle birlikteyken ne zaman kendini kaybedecek olsa bileklerini arkadan kelepçelemeye başladı. Evin içinde. Aile arasında. İnsanın sinirini zorlayan o küçük aile içi hadiselerde, falan. Bu kendi kendini dizginleme zaman içinde öyle bir hale geldi ki içimizden birine ne kadar öfkelense, o kadar zorla dizginlemeye başladı kendini. Genellikle günün sonunda zavallı adam salonun ortasında eli kolu bağlı halde debeleniyör, o lanet olası taşak kılıklı tıkacı ağzına tıkmamız için öfkeyle bağırıyor olurdu. Orada olma ayrıcalığını tatmamış biri için bu geçmiş bitmiş hadise nasıl bir önem arz ederse artık. Isırılmadan ağzına tıkacı sokmaya çabalamak. Ama elbette, bu sayede benim eğilimlerimi açıklayıp kökenlerine kadar uzanabilir ve her şeyin sizin için güzelce, sağlam ve sevimli bir şekilde derlenip toparlanmasını sağlarız, değil mi.”
sütle giren huy canla çıkar ( atasözü )
Sayfa 130 - insan ve hayat kitaplığı fazilet neşriyatKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
kulluk vazifelerini ifa eylemek birer hazinedir. anahtarı dua ; anahtarın dişleri ise helal lokmadır..)))))
Sayfa 104 - insan ve hayat kitaplığı fazilet neşriyatKitabı okudu
10 numara muazzam bi söz )))....
haram lokma yiyen kimsenin azaları kendisine isyan eder ,helal lokma yiyenin azaları da kendisine itaat eder ve hayırlı işleri yapabilmeye muvaffak olur...
Sayfa 76 - insan ve hayat kitaplığı fazilet neşriyatKitabı okudu
Reklam
kemale erenler , ancak midelerine girenlere dikkat etmekle kemale ermişlerdir..
Sayfa 24 - insan ve hayat kitaplığı fazilet neşriyatKitabı okudu
Unutmayın, tertemiz nesilleri, helalinden beslenen tertemiz insanlar dünyaya getirir.
" Corolina bana eskiden gazeteci olduğunu söyledi." "Bir zamanlar...." "İlginç iş olmalı" "Evet. Eğlenceliydi" Bakışlarını sol elime çevirdi. İki tırnağım kırılmış ve içine çökmüştü. Ortalarında, bir daha asla iyileşmeyecek, beyaz bir yara izi göze çarpıyordu "Bunlar savaş yaraların mı?" Tırnaklarıma baktım. "Hayır bunlar çok yeni oldu." "Peki, neden işi bıraktın?" Önce James'e ardından Caroline'a baktım. Eşim ölüyordu.....
"Bu şarkılar, yersiz yurtsuz, ne yeşerecek bir toprak ne de sığınacak bir kalp bulabilenlerin sığındığı, aşırı doz keder taşıyanların sesi aslında. Vatansızlık kadar, birinin kalbinde yer bulamamak da ölümcül bir acıdır. Giden gider, kalan kalır, arada kalan ölür." (sf. 233 )
"Bütün hatıraların bir sesi ve bir kokusu vardır ve en son kokular unutulur, derler.." (sf. 218
Reklam
Unuturum diye korkuyorum. Yalnız kalırım diye değil, inan.. Ben hep yalnızdım oğlum. Unuturum diye korkuyorum. Dedenin sesini hatırlayamıyorum artık. Ya seni de unutursam? Ya bilemezsem nerede doğduğumu? Ya hatırlayamazsam kim olduğumu.." (sf. 65)
"Benim acım bir başkasının şifasına yol olmayacaksa neden açıldı bende bu yara?" (sf. 416)
Çok zor günler geçirdik be Gavras, mutlu yaşamak için gizli yaşamayı öğrendik." (sf. 153)
"Sana güzel bir yaz günü gelmiştim. Karlı bir sabahta gidiyorum. Beş mevsim yaşamışız beraber Beş mevsim bir "iç denizi" karartmaya yetti. İşte böyle sevgili... Biz artık seninle haritada iki küçük su lekesi... Hiçbir nehir kavuşturamaz bizi."
Erkekler de Derdini Gizli Yaşar... Aslında, dertsiz erkek de yok, ya da çok az var. Ne olurdu, şu üç günlük dünyada erkekler kadınların, kadınlar erkeklerin derdine ortak olsa veya artırmasalardı da, şu kısa ömürde hem mutlu hem huzurlu yaşansaydı...
Gûnûl tezgahını ustaca kullanıp, yeni bir ilmek daha atmak ister misin? “Evet” diyorsan, o hasretin susuzluğunu çeken Naibimde, sevdanın en mükemmel nahifim tamamlayacaksın
Reklam
MUAZZAM GÜZEL BİR SÖZ ÇOK HOŞUMA GİTTİ ..
KURAL 73 : KÖTÜ GÜNÜNDE ELİNDEN TUTANIN , KALBİNDEN TUT ! ÇÜNKÜ O , SENİ AYDINLIĞA GÖTÜRECEK OLAN KİŞİDİR ...
Sayfa 53 - YAKAMOZKitabı okudu
ÇOK DOĞRU BİR SÖZ =)
KURAL 48 : ÖDEYEMEYECEĞİN BORCUN , YÜRÜYEMEYECEĞİN YOLUN ,TUTAMAYACAĞIN SÖZÜN VEDE KALDIRAMAYACAĞIN YÜKÜN ALTINA GİRME .....
Sayfa 33 - YAKAMOZKitabı okudu
hayat soluk aldığımız anlarla değil nefesimizi kesen anlarla ölçülür...
Bizi en doğru tanımlayan şey, elimizde olanlarla neler yapabildiğimizdir.
Nasıl öleceğimi hiç düşünmemiştim ancak sevdiğim birisi için can vermek,ölmek için güzel bir yol gibi görünüyordu
Hayat size beklentilerinizin üzerinde bir düş sunduğunda,sona geldiğinizde üzüntü duymanız mantıklı değildir.)))))))
Reklam
Nihayet bireyselleşip bencilleştik Herkes kendi kazandığını yiyor.. Gücü olan güçsüz olanı eziyor.. Büyük balık küçük balığı yutuyor.. Herkes kendi kuyusunda boğuluyor.. Her kaptan kendi gemisini kurtarmaya çalışıyor.. Ama kendi gemisini kurtarırken, çevresindeki gemileri batırmakta sakınca görmüyor..