Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

sleepsleeslesls

sleepsleeslesls
@sleepsleeslesls
“ve ben her şeyi kucaklayabildikten sonra, iyi sarılmasam da ne çıkar? “ Ruhu mütemadiyen öğrenci
Sabitlenmiş gönderi
İçinin gülmesi mühim. Bütün hücrelerinin sevmesi mühim. Aklının yeniye ermesi mühim. Gerisi yalan dolan.
Reklam
İlgi duymuyordum. Hiçbir şeye ilgi duymuyordum. Nasıl kaçabileceğime dair hiçbir fikrim yoktu. Diğerleri yaşamdan tat alıyorlardı hiç olmazsa. Benim anlamadığım bir şeyi anlamışlardı sanki. Ben de bir eksiklik vardı belki de. Mümkündü. Sık sık aşağılık duygusuna kapılırdım. Onlardan uzak olmak istiyordum. Gidecek yerim yoktu ama. İntihar? Tanrım çaba gerektiriyordu.
Turgenyev ya çok ciddi bir yazardı ama beni güldürüyordu, çünkü bir gerçekte ilk karşılaşma gülme duygusu uyandırıyordu insanda. Başka birinin gerçeği sizin de gerçeğinizse ve bu onu sizin için dillendiriyorsa müthiştir.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Ve Hemingway geldi. Ne heyecan! Bir cümleyi oturtmayı biliyordu. Müthiş bir çoşku ile okudum onu. Sözler cansız değildiler, insan beyninde mırıldanan şeylerdi sözler. Onları okuyup sihrine varabilirsen acı çekmeden yaşayabiliyordun, başına ne gelirse gelsin ümidini yitirmeden.
sleepsleeslesls
Bir kitabı okumayı düşünüyor
Beni Kör Kuyularda
Beni Kör KuyulardaHasan Ali Toptaş
7.3/10 · 10,2bin okunma
Reklam
İç döküş*
“Bir dizinin yüreğime dokunan bir sahnesinde kendimi deli gibi ağlarken buldum. Ağladıkça ağladım, ağladıkça hatırladım. Hatırladıkça içimin en derinlerinde bir taş yerinden oynadı. Canım öyle yandı ki kendimi durduramadım.. Daha çok ağlamak istedim. Sanki daha çok ağlarsam gözyaşlarım içimdeki bu koca taşı söker atarmış gibi hissettim.” 9/3/4 ithafen^
Babam bendeki değişikliği hissetmiş olmalıydı, daha kuvvet vurmaya başladı. Ama vurdukça daha az hissediyordum. Zavallı bir konumda olan oydu sanki. Bir şey olmuştu, bir şey değişmişti. Babam soluk soluğaydı. Kayışı astığını duydum. Kapıya doğru yürüdü. Döndüm. “Hey” dedim. Babam dönüp baktı. “Kendini iyi hissedeceksen birkaç tane daha vur.” dedim ona.
Tekrar vurdu. Gözyaşı yoktu ama bu kez. Gözlerim tuhaf bir şekilde kuruydu. Onu öldürmeyi düşündüm. Onu öldürmeni bir yolu olmalıydı. Birkaç yıl sonra yumruklarımla yapabilecektim bunu. Ama o anda istiyordum onu öldürmeyi. Bir hiçti. Beni evlat edinmiş olmalıydılar. Tekrar vurdu. Acıyı yine duyuyordum ama korkum gitmişti.
Kötüysen kötü rolü yapman gerekmez, kötüsündür. Kötü biri olmak hoşuma gidiyordu. İyi olmaya çalışmak hasta ediyordu beni.
5.sınıftan 6.sınıfa geçtim ve evden kaçmayı düşünmeye başladım, ama babaların çoğu işsizken bir buçuk metre boyumla ben nasıl iş bulacaktım?
Reklam
İstedikleri buydu demek: yalanlar. harikulade yalanlar. Buna ihtiyaçları vardı. İnsanlar ahmaktılar.
Kayışın sesi verdiği acı kadar kötüydü neredeyse. Kayış tekrar indi. O kayışı sallayan bir makineydi sanki babam. Bir mezarın içinde olma duygusunu anımsıyorum. Kayış bir daha indi ve bu sonuncusudur mutlaka diye düşündüm. Ama değildi. Tekrar indi. Ondan nefret etmiyordum. İnanılmazdı sadece, tek isteğim ondan uzak olmaktı..
Dünya dışarıdaydı ve her şeye kayıtsızdı ama önemi yoktu. Milyonlarca insan vardı dışarda, köpekler, kediler, sincaplar, binalar, sokaklar ama önemsizdi. Sadece bir baba, ustura kayışı, banyo ve ben vardım. O kayışı usturasını bilemek için kullanırdı ve sabahın erken saatlerinde aynanın karşısında sabunlu yüzü ile traş olurken ondan nefret ederdim.
Mutsuz olup olmadığımdan emin değildim. Mutsuz olamayacak kadar bedbaht hissediyordum kendimi.
“Ve bu kadar mutsuz görünme yoksa gerçekten mutsuz ederim seni!”
4.610 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.