Mekanik Melek - Cassandra Clare
Herkese selam. Ölümcül oyuncaklar serinin yazarının diğer serisi olan cehennem makineleri serisine başladım. Bu kitap 1800lü yılların Londrasın da geçiyor. O zamanların o kasvetli havasını, mekanları, edebiyat seven karakterleri çok güzel işlemiş.
Kitabın konusu, kurgusu, aksiyonu gayet yerindeydi. Tessa, Will ve Jem'i çok sevdim. Gerçi Will'e okurken baya bir sinir olduğum yerler vardı. Karşısındaki kişiyi sevse de kaba davranarak kendinden uzak tutmaya çalışıyor. Yine de Tessa'ya kaba davranmaya çalışsa da ona değer verdiğini bir şekilde hissettiriyor. Jem ise çok farklı ya.. Onun o naifliğini okumak çok güzeldi. Umarım bu hikaye de yanan Jem olmaz...
Ve bu arada Magnus ve Camilla'yı görmek çok keyifliydi. Son sahne baya merak uyandırıcı şekilde bitti. Devamı için baya heyecanlıyım..
“Oradan baktığında savaşmayı umursayan birine mi benziyorum?”
Hiçbir şey söyleyemedim. Hazar tam şu saniye bir kralın vârisinin, tek oğlunun; bir prensin zindan kararını vermiş, gemilerini çoktan yakmıştı...
Bazen içinizde bir şeyler ölür ve onlar yine sizin içinizde bir yerlere gömülür... Hepimiz içimizde hem renkli çiçek tarlalarını hem de hayal kırıklıklarımızın mezar taşlarını taşırız. Benim hayal kırıklıklarım öyle arttı ki artık içimde çiçek tarlalarına
yer kalmadı. îçim artık bir çiçek mezarlığı.
“Hayat bu,” dedi Hazar. “Her şey her saniye değişiyor.”
“Doğru,” dedim. “Herkes ve her şey, her an değişiyor. Haftalar önce kalbimdeydin Şimdi aklımda bile değilsin.”