Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sonra nesri hakkında ne düşündüğümü sordu. Doğrusu, dedim, bana nesrin de şiirin kadar tesir etmedi. Sonen, tumturaklı bir Arap saçından ibaretti. Mukaddemende ise öyle yakası açılmadık tâbirler, halkın iz'anına sığmayacak öyle kelimeler, öyle eciş bücüş cümleler var ki sorma. Bir kelime ile, üslûbun pek tuhaf. Bizim o iyi ve eski
Sayfa 102 - III. CiltKitabı okudu
İnsan düşüncesinin bir dönüm noktası olan Sokrates'in kim olduğunu, nasıl yaşayıp öldüğünü az çok biliyoruz: Milattan önce 468 yılında doğmuş ve 400 yılında ölmüş. Bütün ömrü Atina'da geçmiş. Babası heykel ustası, anası ebeymiş. Erkenden dökülmüş saçları, yuvarlak yüzü, irice burnu ile kaba görünüşlü, filozoftan çok hamala benziyen bir adammış. Gelişigüzel giyinir, yaşar, kendi evinden çok başkalarının evinde yer içer, karısına, çocuklarına boşverir, her gün çevresini saran gençlerle şurada burada akşamlara kadar çene çalarmış. Bir savaşta Alkibiades'in hayatını kurtaracak kadar gözü pekmiş. Her çeşit insanla ahbapça, dobra dobra konuşur, her düşündüğünü herkese açıkça söyler, Devlet'in politikasına da yalnız seyirci ve tenkidci olarak karışırmış. Konuşmalarında asıl güttüğü amaç, herkesi bildiği, inandığı şeyden şüphe ettirmekmiş. En çok söylediği iki sözden biri: Benim tek bildiğim, bir şey bilmediğimi bilmektir, öteki de: Kendini tanı; sözü imiş. Gençliğin ahlakını bozuyor diye 275'e karşı 281 oyla edildiğinde kurtarmak için düşüncelerinden kısıntı yapmış, ne de kaçabileceği halde kaçmış; dostları arasında baldıran zehirini, şarap içer gibi içmiş!
Reklam
İnsan düşüncesinin bir dönüm noktası olan Sokrates'in kim olduğunu, nasıl yaşayıp öldüğünü az çok biliyoruz: Milattan önce 468 yılında doğmuş ve 400 yılında ölmüş. Bütün ömrü Atina'da geçmiş. Babası heykel ustası, anası ebeymiş. Erkenden dökülmüş saçları, yuvarlak yüzü, irice burnu ile kaba görünüşlü, filozoftan çok hamala benziyen bir adammış. Gelişigüzel giyinir, yaşar, kendi evinden çok başkalarının evinde yer içer, karısına, çocuklarına boşverir, her gün çevresini saran gençlerle şurada burada akşamlara kadar çene çalarmış. Bir savaşta Alkibiades'in hayatını kurtaracak kadar gözü pekmiş. Her çeşit insanla ahbapça, dobra dobra konuşur, her düşündüğünü herkese açıkça söyler, Devlet'in politikasına da yalnız seyirci ve tenkidci olarak karışırmış. Konuşmalarında asıl güttüğü amaç, herkesi bildiği, inandığı şeyden şüphe ettirmekmiş. En çok söylediği iki sözden biri: Benim tek bildiğim, bir şey bilmediğimi bilmektir, öteki de: Kendini tanı; sözü imiş. Gençliğin ahlakını bozuyor diye 275'e karşı 281 oyla ölüme mahkûm edildiğinde ne kendini kurtarmak için düşüncelerinden kısıntı yapmış, ne de kaçabileceği halde kaçmış; dostları arasında baldıran zehirini, şarap içer gibi içmiş!
“Tyreli Maksimos, Söylevler Kim Lesboslu kadının aşkını Sokratik bir aşk sanatından ayrı tutabilir? Bana öyle geliyor ki onlar aşkı kendi tarzlarıyla yaşadılar. Sappho kadınların aşkıyla, Soktrates erkeklerin. Çünkü ikisi de çok sevdiklerini ve bütün güzel şeylerden büyülendiklerini söyledi. Alkibiades, Kharmides ve Phaedrus Sokrates için neyse, Gyrinna, Atthis ve Anaktoria Sappho için aynı şeydi.” Alıntı Şuradan FRAGMANLAR SAPPHO-Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları Bu malzeme telif hakkı ile korunuyor olabilir.
"Kendini Tanı" öğretisi bu diyaloglarda çok iyi işlenmiş.
SOKRATES: Kişinin kendisinin ne olduğunu bilmesinin bilgelik olduğunu söylememiş miydik? ALKİBİADES: Evet. SOKRATES: Ne olduğumuzu bilmiyorsak, yani bilge değilsek bize ait iyi ve kötü şeyleri ayırt edebilir miyiz? ALKİBİADES: Nasıl yapabiliriz bunu! d SOKRATES: Alkibiades'i bilmeyen bir insan, Alkibiades' e ait olan şeyin gerçekten de ona ait olduğunu bilemez değil mi? ALKİBİADES: Tabii ki bilemez Sokrates. SOKRATES: Bizler de kendimizin ne olduğunu bilmezsek bize ait olan şeylerin gerçekten bize ait olup olmadıklarını bilemeyiz, değil mi? ALKİBİADES: Bilemeyiz. SOKRA TES: Kendimize ait olanları bilmiyorsak, bunlara ait olanları da bilemeyiz değil mi? ALKİBİADES: Tabii ki bilemeyiz. SOKRATES: O halde biraz önce, kendilerinin ne olduğunu bilmeyen ama kendilerine ait şeyleri bilenler vardır, derken yanıldık. Çünkü bilgi ile ilgili olan bir insan, kendisine ait olanları ve kendisine ait olanlara ait olan şeyleri ayırt edebilir. ALKİBİADES: Söylediğin gibi olmalı. SOKRATES: Kendisine ait olanları bilmeyen, başkalarına ait olanları da bilemez.
Her iki Alkibiades'te de Sokrates'in başka birtakım felsefi görüşlerine de değinilir. Sokrates, her ne kadar insanı bir bütün olarak değerlendirse de beden ile ruh arasında bir ayrım yapar ve gerçekten var olanın ruh olduğunu söyler. Sokrates bütün yapıp etmelerin ve felsefi soruşturmaların ruhun iyiliğine ve esenliğine hizmet etmesi gerektiğini savunur. Diğer bütün görüşlerini söz konusu ayrımdan türeten filozof, politik görüşlerinde de bu zemine dayanır. Sokrates, iyi bir politik düzenin adil olması ve insanlara manevi varlıklarını geliştirecek şekilde hizmet etmesi gerektiğini bildirir; halka yaltaklanan, halkın manevi varlıklarına değil, maddi yönlerine hitap eden demokrasiye eleştirisini Birinci Alkibiades' te yoğun bir şekilde gündeme getirir.
Sayfa 26 - Önsöz, Ahmet CevizciKitabı okudu
Reklam
Gerçek aşkta aşığın sevgilisini sömürmek veya kullanmak yerine, onun iyiliği ve gelişmesi için çalıştığını söyleyen Sokrates, manevi aşk ile cinsellik arasındaki farkı anlatabilmek için pek çok yerde kullandığı bahçe ya da çiftlik analojisini burada da en azından ima eder. Fiziksel ya da tensel aşk bir çiftliği ya da toprak parçasını, kısa sayılabilecek bir süre içinde olabildiğince çok ürün elde etmek amacıyla kiralamaya benzer; amaç orayı kullanmak, sömürmek, kısacası o araziden mümkün olduğunca çok fayda temin etmektir. Oysa manevi aşk, aynı bahçeye sahip olmaya, ona insanın, kendi içinde bir değer olarak gözü gibi bakmasına, onu sınırsızca geliştirip güzelleştirmesine benzer.
Sayfa 25 - Önsöz, Ahmet CevizciKitabı okudu
27 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.