Zamanımızın bu modern Don Kişot'unu iki ateş arasında oturtan mağrur kayalar bile şaşkınlık icindeydi. Bu adam, Solohov'un Don Kazaklarından cok şeyler öğrenmişe benziyordu. Acıları Lezgi kaması gibi parlayan engin ruhlu insanların mı soyundandı yoksa. Ona Balzac'ı, Tolstoy'u, Steinbeck, Rivera'yı, Nazım'ı ve Bostanlı köyünden Süleyman Nakış'ı bu denli sevdiren neydi acaba?