Her insanın beyninin içinde bir jüri vardır. Onu daima eleştiren, yaptığı hataları yüzüne vuran ve ayıpsayan. Ve bu jürilerin rol modeli toplum ve toplumun dayatmaları.
Hikayenin ana karakteri Mrs. C 40'lı yaşlarda ona göre çok ayıpsanacak, kendini lekelenmiş hissedeceği bir yirmi dört saat geçirir. Sizce Mrs. C bu yirmi dört saati hemen hemen 20 sene boyunca hiç kimseye anlatmasa, hep kendi kafasında yaşasa ve sonrasında bir yabancıya anlatsa ne mi olur; işte bu hikaye olur efenim.
"İnsan bir kez olsun aptalca davransa ne olur..." (S. 15)
Hikayede belki de beni en çok etkileyen yer Mrs. C'nin kendi oğluna bile sarılıp öpmeye utanmasıydı.
"Lekelendiğini düşündüğüm dudaklarımın ona dokunacak olması düşüncesi bile benim için katlanılmazdı." (sf. 68)
Mrs. C'nin kendi bu denli lekelenmiş hissetmesinin en büyük sebebi toplumun bazı şeyleri sürekli olarak, Ayıp, ahlaksız, terbiyesiz, yetersiz gibi şeyleri sürekli kadınlara karşı dayatılması. En başta da dediğim gibi biz insanların beynin içinde bir jüri var ve bu jürnin en büyük rol modeli toplum ve toplumun dayatmaları. Özellikle de kadına karşı.
Kitap gayet güzeldi. Özellikle zweig'ın betimlemeleri olsun , kadın psikolojisini çok iyi hissettirmesi olsun çok güzeldi.