Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Umutsuzluklar ikilemi
Biraz daha yaşamak istemek miydi mesele ? Doya doya yaşamayı isterken. Karın soğuğunda dudaklarımı ısıtan o öpüşün müydü ? Yoksa sigaranın içimi ısıtıyor olması. Ellerin miydi ellerimi tutan? Nefesin miydi nefesime nefes katan? Mutluluk, mutluluk derken akıyor bir çocuğun damarlarından kan. Gözyaşı mı akar bulutlardan yoksa yağmur mu yağar, Gülmeyen insana? Umut mu gerekli yoksa, yoksa yürümemiz mi gerek sonralara? Başı sonu olmadığına kaptırdığımız bu yaşamda. Anlamları var mıydı sözcüklerin, Yoksa anlamı sen miydin tüm o aşk şiirlerinin? Başlangıcın sonu mu demeliyim, Ruhumun son fısıltılarında? Öldüm mü bilemem, Sen bana bir nefes vermeden!
#ogretmenhayattir
Çok eylem yapılabilir öğretmene şiddet dursun diye, çok sözlerle öğretmenin değeri anlatmaya çalışılır. Anlatmaya çalışılır diyorum dikkat edin hiçbir zaman onun değerini, fedakarlığını ; sevgisini, merhametini hiçbir zaman tam anlamıyla anlatamayacağız. Sorun yapanın Suriyeli Iraklı Filistinli olması, mülteci sorunu da değil çünkü biz Türk gencinin de vicdansız olabileceğini gördük. Bu şiddet ilk değil ne zaman son olur bilmiyorum ama şunu herkes bilmeli ki bir öğretmen kolay yetişmiyor. Aile okulundan çıktığımızda kendimizi öğretmenimizin kollarına bırakıyoruz bugüne gelebildiğimiz her günde onların emeği var çünkü biz onlarla hayatı öğreniyoruz. Bu şiddette suçlu diye gösterebileceğimiz tek bir kişi yok, aileninde çocuğun ve çevrenin de payı büyük. Yabancı türk ayrımı da değil bu olay tamamen zihniyet sorunudur inşallah bu son olur ve öğretmenlerimize bundan sonra bir nebze Umut olur. Sizlerle varız, iyiki varsınız ✍️
Reklam
Son bir umut verse biri Ve güzel olacak bir gün her şey dese Ben inanırım belki de bu yalana Ben de alışırım gözlerimi kapamaya open.spotify.com/track/3AD2aBZKR...
Hangi baharın esintisi düşürdü içime bilmiyorum. Başım dönmeye başlayalı önümü görmüyorum. Hissedilmeye değer ne varsa, gecelerden korkuyorum. Üzerimde tüm sevdaların ağırlığı, nefes alamıyorum.Yaşadıklarımı düşünüyorum bazen. Zamana sıkışıp kalmış çaresizliklerimi. Mutluluğa teğet geçen keşkelerimi ve sebeplerini. Biliyorum; Yaşayacaklarım,
“Öyle kırığım ki keşke bir yol olsa da dünyaya geldiğimi inkâr etsem, yaşamamış gibi yapabilsem diye son bir gizli umut içindeyim.”
"Ataması yapılmayan" bütün öğretmenlerime
Sanırım beni bu hayatta ayakta tutan yegâne şey "umudum" . Kimi zaman yırtık cebime koyduğum ama asla kaybetmediğim umudum... Ümitlerimizi yitirmeye çalışanlara inat her gün bir önceki günden daha dik duracağız. Hakkımızı son damlasına kadar alacağız ve çok istediğimiz mesleğimize kavuşup geleceğe ışık tutan nesiller yetiştireceğiz. Gün ola, devran döne, umut yetişe 💙
Reklam
Sınavlar üzerine kurulan sistemin ve yanlış politikaların sonuçlarını ağır ödüyoruz. Merhameti, sevmeyi, insanlığı ve en önemlisi saygıyı bilmeyen "yığınlara" dönüşüyoruz. Bugün verdiğim kitapların, anlattığım derslerin tadı yoktu. Son on senede o kadar değiştik ve dönüştük ki içimizdeki umut, endişeden fırsatını bulup yeşeremiyor bir türlü. Çevresine, ülkesine hatta dünyaya sorumlu, saygılı, sevgi dolu insanlar yetiştirmek için çabalayan tüm meslektaşlarımın daha adil şartlarda baskılanmadan, itibarsızlaştırılmadan yaşamasını diliyorum. Öğretmenlik aldığımız tüm eğitimlerin ötesinde insan sevme becerisi, umarım eski saygınlığına ve hak ettiği değere kavuşur.
Umut.
"hayat bu bir bakarsın herşey bir anda son bulur,hayat bu son dediğin an herşey yeniden can bulur.."
Beklemek
Oysa beklerdim ben seni Bir menekşe kokana Oysa beklerdim ben seni Ölüler dirilinceye kadar Bekledim de oysa kendimce Senden sonra girmedi kimse kalbime Senden sonra bilmem başka bir yol içimde Senden sonra olmadı hiçkimse Keşke düşünmeden konuşmasaydık Keşke son bir kez sarılsaydık Keşkeler pişmanlıklsa belki bir umuttur Ben umut edicem olurda gelirsin diye Gelsende boş umudum yersiz Şu gurur yokmu şu gurur Mahveder adamı yakar içinde vurur en candan... ÖMER FARUK AS
Hiçbir zaman umut ağacının dalına ipimi bağlamamam gerektiğini yine ve yeniden hatırlatıyor hayat bana. İşte diyor insan unutmak güzel bir yerde fakat hayattan alınan dersler hiçbir zaman unutulmamalı. En korunaklı deftere en kalıcı mürekkepler ile yazılmalı. Yanlışa düşmek elbette Ademeoğlunun kaçınılmaz sonudur, bunu adım gibi bilirim. Bildiğim
Reklam
Paldır küldür yıkılır bulutlar Gökyüzünde anlaşılmaz bir heybet O eski heyecan ölür An gelir biter muhabbet Çalgılar susar heves kalmaz Şatârâbân ölür Şarabın gazabından kork Çünkü fena kırmızıdır
“Gel, birlikte gidelim, bir deniz kenarı olalım” diyordum. O, yaşamı boyunca hiç denize girmediğini, güneşte gövdesini yakmadığını yazıyordu. “Gel” diyordum. “Bizi bir deniz bilir. Bir deniz bizi olduğumuz gibiliğimizle sarar, bağrına basar.” Gelmedi..." diyordu Cavit Kürnek. Çünkü Arkadaş: "BEN yüzmeyi bilmem. denizi sevmem, çünkü yüzmeyi bilmem. bacaklarımı hiç mayo giyip güneşte yakmadım. ben mayo giymedim hiç." diyordu. Sonrasında, tartışmalar, suçlamalar, kırgınlıklar ve kesilen arkadaşlık. Kürnek, 5 yıl önce bir Şubat gününde ayrıldı aramızdan. Tüm o kırgınlıkları, hataları, yanlışlıkları dünyada bırakarak gitti Arkadaşın yanına, elinde bir deste umut çiçeğiyle. Sina Akyol, Arkadaş'la, 1970 yılının Nisan ayında tanışmış. Ankara' da... Kızılay'a doğru giderken, bir şiir gecesi çıkışında... Aralarındaki bazı farklılıklar, farklılaşmalar olsa da, Arkadaş'ın son zamanlarında araları biraz açılsa da, yine de devam eden bir arkadaşlık. "Ankara'da, Zafer Çarşısında gördüm Arkadaş'ı. Arkadaşlarıyla birlikte, oturmuş çay içiyordu. Uzaktan selâmlaştık. Nasıl olsa yarın bilemedin öbür gün... yakından selamlaşırdık (!) Olmadı. Selâmlaşamadık." Yarın, belki öbür gün... Ama sonra ölüm. En az yaşam kadar gerçek ölüm, Akyol'u da, yine bir Şubat günü, aldı bizden. İki dostundan çok daha öncesinde, 1973 yılının bugününde, Arkadaş Zekai Özger hayata gözlerini yumdu. Yaşasa 76 yaşında bir ihtiyar olacaktı. Olamadı. Sonsuzluğunun 51. yılında, sakalsız oğlanı, büyük bir saygı ve derin bir sevgiyle hatırlıyoruz.
Ahmet Ünal

Ahmet Ünal

@Bloodyking
·
21 Ağustos 2021 20:05
Sina Akyol
Ankara'da, Zafer Çarşısında gördüm Arkadaş'ı. Arkadaşlarıyla birlikte, oturmuş çay içiyordu. Uzaktan selâmlaştık. Nasıl olsa yarın bilemedin öbür gün... yakından selamlaşırdık (!) Olmadı. Selâmlaşamadık. En son, morgda gördüm onu. Tabutunun içinde... Alnındaki izleri sorduğumda, yapılan otopsinin izleri olduğunu söylediler. ...................... 73 yılının 9 Mayıs günü uğurladık Arkadaş’ı. Üstüne çiçek ve toprak attık. Ve bir süre, inanamadan yaşadık ölümüne. ......................
Risale,
Kader, başka bir son bul Bu yüzden ölmedim hiç, ümidim kesilmedi Kalbime ok gibi saplanan gurbet tek bir gün eksilmedi Bu yüzden açıklarda yüzüyorum ya, bu yüzden eksiğim ve Bu yüzden sessiz gemim Seninle sarılmadık, çok şükür, satılık duygularla Başka birine, başka bahara satılmadık Kokunu bilmesem de ellerini tanımasam da Hayalin, gözlerin ve bir çay anı masamda Seninle yıldızlara bakmadım hiç, gökyüzün olmadım hiç Bir umut yazdım seni Şişenin koyup dibine mektubu yolladım, yolladım da Sanırım sahiline vurmadı hiç Acımdan uyumadım hiç Birazcık açım da boşver, seninle doymadık hiç Zaten yanında olamadım hiç Ama üzülme senden şikayetçi olmadım hiç Ne bir gün üzdün beni, ne bir gün kırdın Ne kızgınım bugün sana, ne de kırgın Ne bir gün üzdün beni, ne bir gün kırdın Ne kızgınım bugün sana, ne de kırgın İlginç
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.