Sonbahar, ağaçlar için bir tür ölüm sürecini temsil eder. Yapraklarını döker, incinir, bazen doğanın kuvvetlerine karşı direnemez ve yıldırımlara maruz kalır. Bu dönemde ağaç, büyüleyici güzellikten uzaklaşarak kara kuru bir objeye dönüşür. İnsan yaşlandığında, istenmeyen durumlarla karşılaştığında, benzer bir değişim yaşar, biçimi dönüşür ve yaşlılık, istenmeyen bir durum gibi algılanabilir.
Ağaca çarpan yıldırım, insana ise zamanla gelen yaşlılık, incinmeler, hayatın zorlukları gibi etmenlerden kaynaklanan dönüşümlerdir. Ağacın doğası gereği zorlukları kabullenip yaşamaya adapte olması gibi, insanlar da hayatın getirdiği zorlukları kabullenmeyi ve onlarla uyum içinde yaşamayı öğrenmelidir.
Sonbaharın ağaca olan etkisiyle benzer bir şekilde, insanlar da yaşamın getirdiği zorluklarla yüzleşir. Ancak insanlar genellikle zorluklara karşı direnç gösterme eğilimindedir. Ağacın hüzünlü sonbaharı, insanların yaşamın iniş çıkışlarına daha uyumlu bir şekilde yaklaşmayı öğrenmeleri için bir öğüt olabilir.
Ağaçlar, sonbaharda yaşadıkları değişime karşı direnmezler, aksine bu dönemi bir yaşam biçimi olarak kabul ederler. İnsanlar da belki de zorluklarla daha uyumlu bir şekilde yaşamayı öğrenirlerse, hayatın getirdiği değişimlere daha olumlu bir perspektiften bakabilirler. Ağacın yaşamındaki sonbaharın, insanlar için de yaşamın kaçınılmaz dönüşümlerini kabullenmek ve hatta onlardan öğrenmek için bir fırsat olabilir.