Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Soner Aydın

“Sekiz uçmağın hurisi eğer bezenip geleler Senin sevginden özgeyi gönlüm hiç kabul etmeye” | Bir Kez Yüzün Gören Kişi
Sayfa 36 - DergahKitabı okuyor
Reklam
“İki cihan dopdolu bağ u bostan olursa Senin kokundan iyi gül bostan içinde bitmeye” | Bir Kez Yüzün Gören Kişi
Sayfa 36 - DergahKitabı okuyor
“Aşık olan miskin olur Hak yoluna teslim olur Her ne dersen boyun tutar çare yok gönül yıkmaya” | Sensiz Yola Girer İsem
Sayfa 33 - DergahKitabı okuyor

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İran hududuna yakın köylerin birindendi. Bütün dertlerini, yüz kelimelik bir kamus içinde anlatabildiği için; dertsiz denebilirdi. Saçında bir tek ak olmadığı halde kırk yedi yaşındaydı. İnce, kara ve uzun bıyıkları vardı. Kaya kadar kuvvetli idi. İskelenin en ağır yükünü omuzlarına yükledikleri zaman, bir gurur duymasa homurdanır, hiç olmazsa suratını buruşturur; yahut, çocuk gözlerinde bastırılmış bir hiddetin alevi parlardı. Böyle şeyler olmazdı! Kuvvetini muhafazaya mecbur insanların insiyakı haliyle gülerdi. Ne memnun, ne de mağrurdu, denemez. Yüzünden hiçbir şey anlaşılmazdı. Adeta esrarengizdi.
Sayfa 64 - YKYKitabı okudu
Susuzluk - Gassan Kenefânî
Susuzluk Ah! Keşke kederli insan bir yere gidebilse. Peki nereye? Bu önemli değil. Sadece gidebilse. Dört duvar arasında amaçsızca dolandı. Sonra karyolanın üzerine çöktü. Plaktan yükselen kederli şarkı artık gönlünü titretmiyor, şarkı soğuk bedenine dokunuyor ve duvara tutunmak istercesine geri çekiliyordu. Bir zamanlar şarkının her şey olduğuna
Sayfa 113 - LorasKitabı okudu
Reklam
Birbirlerine söz söylemelerine imkân olamayacak nice ağızlar, uzaktan birbirlerine en sevgili buselerini verirler. Nice eller uzak başlardaki saçları okşar. Gönülden gönüle hitap eden nice sözler telaffuz edilmemeye, duyulmamaya mahkumdur. Bazı vücutların yanlarında duyulan temellük ihtiyaçları öyle ihtiraslıdır ki, bunlar ruhta en devamlı temellüklerden daha çok iz bırakır. Üstümüzde bir dakika dinlenmemiş nice bakışları biz senelerle üstümüzde her saniye, her an şahitlerimiz, sıyanet meleklerimiz gibi duyarız. Sevgililerimizin gönlümüze en sadık olanları ölmüş olanlardır. Sevgililerimizin en kutsîleri kendilerine değmemiş olduklarımızdır. Bazan bir ruhun tek sırrı, bir çocukluk aşkı, bütün ömür boyunca devam eden bir gönül hatırasıdır.
Sayfa 150 - Everest YayınlarıKitabı okudu
…zülfiyâr için değil, fisebilillah için konuşuyorum! Bunu duyarsanız, sözlerimi beğeneceksiniz; fakat bir de sükutumu duyabilseniz, daha çok sevecektiniz.
Sayfa 133 - Everest YayınlarıKitabı okudu
hakikati anlamanın ve duymanın muhtelif tarzları vardır. Aklımıza varmış bir haber ruhumuza ermiş sayılmaz. Rüyada bazı gördüğümüz nahoş şeylere inanırız. Fakat daha derinliğimizde hiç çalkanmamış bir tabakamızda hiç bozulmamış bir emniyet, "Üzülme. Bu sıkıntı daha fazla sürerse sen de uyanıverirsin!" diye bize rüya görmekte olduğumuzu temin eder.
Sayfa 51 - Everest YayınlarıKitabı okudu
Bir geçmiş zamanı böyle bütün hususiyetleri, renkleri, şekilleri ve insanlarıyla göstermek bütün bir felsefe ayarında tutulacak bir muvaffakiyet değil midir? Zira bütün iddialarına rağmen felsefe sistemleri bile, olsa olsa filozofların zamanlarını ve ruhî haletlerini göstermek ve söylemek değil midir? Siz bütün kâinatın esaslı sırrını bulup asıl hikmetini söylediğinizi umarsınız. Halbuki ifade ettiğiniz ancak kâinatın bir tek köşesinde, bir an için açmış bir tek ve muvakkat hakikatten ibarettir. İşte, muvaffak olunca sanat da, en yüksek felsefe gibi, bunu mükemmel olarak gösterir!
Everest YayınlarıKitabı okudu
Çocuk gözlerinin kondukları yerde keşfettikleri güzellik ve sanat hazineleri hudutsuzdur. Çocukken seyrettiğim bu resimleri gözlerime çarpan sanat nükteleriyle o kadar kıymetli ve ehemmiyetli bulurdum ki, sonraları dünyanın en meşhur müzelerinde, Louvre'da ve British Museum'da hayretle temaşa ettiklerimi ancak bunlara kıyas edebildim.
Everest YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Zaten çocukların kalplerinde bitmez tükenmez bir hürmet hazinesi vardır. Yumuşak kalpli çocuklar etraflarında, birbirleriyle bağlaşan büyüklerin aralarında daima daha fazla muhabbet bulunduğunu görmek isterler.
Everest YayınlarıKitabı okudu
…ruhu vücudunun cürufundan kurtulunca asıl mayası meydana çıkmıştı.
Sayfa 81 - Everest YayınlarıKitabı okudu
…bulduğuna kanmak bulmak demektir. Asıl saadetin içimizdeki kanaatten ibaret nispi bir şey olduğu esastır.
Sayfa 82 - Everest YayınlarıKitabı okudu
Hayatımızın maruz olduğu en büyük değişmelerden biri, zaman ölçümüzün değişmesidir.
Sayfa 95 - Everest YayınlarıKitabı okudu
Fakat çıldırmış olduğu söylenenlerin ne zaman çıldırdıklarını tayin edebilmek nazik bir meseledir. Gecenin içinde birdenbire parlayan bir şimşeğin gidip aleviyle karanlıklar içindeki uzak mesafeleri aydınlatması gibi, bu cinnet de Ali Nizamî Bey'in geçmiş zamanlarından bir kısmını başka bir ışık altında göstermiyor, şimdi hastalık halindeki bu tezahür, bütün o züppe maziyi de bir hamlede, bir başka mana ile aydınlatmıyor muydu? Bu hastalığın meydana çıkması o gurur, azamet, benlik ve gösteriş zamanlarında biçarenin her hareketi takdir ve tasviplerle alkışlanırken bile belki bu hastalığın tesiri altında bulunduğunu, onun yarı mevcut bir iradeyle ne yaptığını pek bilemediğini, yahut tıpkı şimdiki gibi gene saçmaladığını, şimdiki kadar zavallı ve mazur, çünkü malul olduğunu düşündürmüyor muydu? Hayat fecaatini bize en iyi gösteren Shakespeare'dir. Zira daima trajedinin koynunda bir komedi gizlenir ve -gerçi insanda gülmeye cesaret kalmazsa da- facia, her zaman muthikeden nükteler kapar.
Sayfa 98 - Everest YayınlarıKitabı okudu
616 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.