Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Soner Aydın

…ruhu vücudunun cürufundan kurtulunca asıl mayası meydana çıkmıştı.
Sayfa 81 - Everest YayınlarıKitabı okudu
Reklam
…bulduğuna kanmak bulmak demektir. Asıl saadetin içimizdeki kanaatten ibaret nispi bir şey olduğu esastır.
Sayfa 82 - Everest YayınlarıKitabı okudu
Hayatımızın maruz olduğu en büyük değişmelerden biri, zaman ölçümüzün değişmesidir.
Sayfa 95 - Everest YayınlarıKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Fakat çıldırmış olduğu söylenenlerin ne zaman çıldırdıklarını tayin edebilmek nazik bir meseledir. Gecenin içinde birdenbire parlayan bir şimşeğin gidip aleviyle karanlıklar içindeki uzak mesafeleri aydınlatması gibi, bu cinnet de Ali Nizamî Bey'in geçmiş zamanlarından bir kısmını başka bir ışık altında göstermiyor, şimdi hastalık halindeki bu tezahür, bütün o züppe maziyi de bir hamlede, bir başka mana ile aydınlatmıyor muydu? Bu hastalığın meydana çıkması o gurur, azamet, benlik ve gösteriş zamanlarında biçarenin her hareketi takdir ve tasviplerle alkışlanırken bile belki bu hastalığın tesiri altında bulunduğunu, onun yarı mevcut bir iradeyle ne yaptığını pek bilemediğini, yahut tıpkı şimdiki gibi gene saçmaladığını, şimdiki kadar zavallı ve mazur, çünkü malul olduğunu düşündürmüyor muydu? Hayat fecaatini bize en iyi gösteren Shakespeare'dir. Zira daima trajedinin koynunda bir komedi gizlenir ve -gerçi insanda gülmeye cesaret kalmazsa da- facia, her zaman muthikeden nükteler kapar.
Sayfa 98 - Everest YayınlarıKitabı okudu
Hayata bazan vücut gibi zihin de tahammül edemiyor. Vücut gibi zihin de bozuluyor. Burada beşer talihinin acı bir safhasıyla karşılaşıyoruz. Zihin bozulunca bütün oyun değişiyor. Zihnimizin bir kıvamıdır ki, dünyaya çarpan güneş ışığının havamızı aydınlatması gibi- bize hayatı bu kadar güzel ve cazibeli gösterir. Zihnimizin bu kıvamı değişince dünyanın da, hayatın da manası başkalaşıyor. Bütün dünya ve hayat kıymetleri alt üst oluyor. O zaman artık her şey abes, nafile ve hazin gözüküyor. Hayat bir felaket oluyor.
Sayfa 96 - Everest YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Hayal oyununda bir elinde fener ve bir ayağında tek bir nalınla görünen deli, gülünç gösterilmek istenirken bile belki biraz da veli görünmez miydi? Şifahi edebiyatımız ise bir nevi delilik menkıbeleriyle doludur. Halk bizde bazı meczuplara birer evliya kıymeti vermez miydi? O kadar ki sokaklarda, düşünün! O sıkı kaçgöç zamanlarında, tamamıyla çıplak dolaşanlara bile delidir diye dokunulmazdı.
Sayfa 97 - Everest YayınlarıKitabı okudu
…umudu yaralamamak için bir şey söylemeye cesaret edemedi, çünkü en çok sevdikleri av söz konusu olunca kelimeler acımasız birer avcı kesilirler.
Sayfa 162 - Sel YayıncılıkKitabı okudu
Bunalım olmazsa yaratım da olmaz. Hatta diyebilirim ki insan da olmaz. Bağışlanmaz bir suç olur bu.
Sayfa 157 - Sel YayıncılıkKitabı okudu
İnsanlık bana acılarını verdi, ben de karşılığında ona bir kitap verdim. Ödeştik.
Sayfa 153 - Sel YayıncılıkKitabı okudu
Söz sürüleri her gece toplanıyor ve ertesi gün için hile güçlerini kılı kırk yararak inceliyorlardı. Aşırı sakınımlı davranıp soluk almamacasına susmak gerekiyordu, çünkü güç artık içerideydi, onun egemenliği altına girmemek için şairler bile susarak ölmeyi tercih ediyorlardı.
Sayfa 121 - Sel YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Kafam yerinde değil. Fazla görünür olduğum için paramparça oldum, dağıldım, ama kalemi tutan sağ elimi buldum ve görüldüğü gibi yazmaya devam ediyorum, çünkü yazdıkça sorumsuz ruhsal unsurların işgaline uğramaktan geçici olarak kurtuluyorum. Kafamı bulmaya çalışmadım bile, nasılsa bana ait değildi. Beni gizlemeyi iyi beceriyor, ama benim kafam değil. Kendime bir yetişkin suratı uydurdum.
Sayfa 34 - Sel YayıncılıkKitabı okudu
Her şeye rağmen bir kez daha yazmaya koyuldum, çünkü yazmazsam ilaç tedavisi görecektim.
Sayfa 31 - Sel YayıncılıkKitabı okudu
…edebi otonomluğu elde edebilmek için Flaubert , başyapıtlarının ilki olan Madam Bovary’de büyük bir deha ile kullandığı iki tekniğe başvurmuştu: bunların ilki anlatıcının kişilerüstülüğü ve görünmezliği; ikincisi ise le mot juste, yani dilin tasarruflu ve isabetli bir şekilde kullanılarak yazılan her şeyin kesinlikle gerekli olduğu hissinin verilmesiydi; hiçbir cümle eksik ya da lüzumsuz değildi ve anlatılan olayın en kusursuz ifade edilmiş haliydi. -Mario Vargas Llosa
Sayfa 49 - İletişimKitabı okudu
Nietzsche’ye göre trajedi (ya da kurmaca) insanların umutları ve dünyanın gerçekliği arasındaki uzlaşmazlıktan doğar. İnsanlar kaderlerine boyun eğdiklerinde trajedi diye bir şey olmayacaktır ama insanlar dünyanın anlamını nihilist acıdan alır.
Sayfa 53 - Bülent Ayyıldız - Edebiyatın Yapay Zekayla İmtihanıKitabı okudu
deli miyim yoksa ben yalnızlığa ne diye söz vereyim yıldızlar ışıl ışıl güneş sımsıcak ay güzel yüzlü, iyi de insan diyorum insan, gökten daha büyük daha bir ümit ama ben yorgunum yalnızlığa zorlanandım gecenin tapulu malım olduğuna yemin bile ederim
Sayfa 224Kitabı okudu
620 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.