Bilimkurgu, özellikle distopik konuları içeren kitaplara karşı bir merakım olduğunu belirterek, kitap hakkındaki düşüncelerime hemen geçiyorum. Fikir ve konu çok ilgi çekiciydi açıkçası. Kurgu karmaşıktı diyemem. Üslup başlangıçta gereksiz sert geldi. "PR" için kullanılan çirkin kadının dramını tam olarak hissedemedim. Aşk hikayesi vardı kitabın ortalarında, daha adamı tanımadan aşık olduğunu öğrendik. Herşey birdenbire oluverdi. Sanırım kitabın aslında bir öykü olmasından kaynaklanıyor bu. Tiptree'nin öyküleri kitaplaştırılsaymış daha iyi olurmuş. Açıkçası sonunu da tahmin edebiliyorsunuz. Çok da olağanüstü bir durum yoktu. Edebi dilini, türünün erken örneklerinden olması, yazarın o dönemde bu kadar ilginç bir konuya değinmesi takdir edilebilir. Topu topu 50 sayfaydı, ama ben açıkçası çok sıkıldım okurken. Güney Amerika yazarlarına yine dönüş yapıyorum. Tanrıların Alacakaranlığından sonra ikinci hüsranım oldu bu kitap.