736 syf.
·
Not rated
BOLCA SPOİLER VE HGOİ4 TEORİLER
HGOİ3 bitti ve ben hiç iyi değilim. Nova'ya ne olacak şimdi? O kadar bomboş hissediyorum ki, çok kırgınım, paramparçayım. 4'de bizi ne bekliyor? Daren'i Nova'ya bağlayan tek şey o ikiz alev bağlıydı. Ötesi yok. Hep ondan alınanları ona vermesini bekledi, yalan yok. Aldı da, ve Nova'yı saraydan çıkarıp öylece yıkımın
Deliler ve Cellatlar
Deliler ve CellatlarN. G. Kabal · Dex Yayınevi · 2024140 okunma
"Seçtiğim manzaranın karşısında boş tuvalim ile oturuyorum. Manzaraya bakıyorum ve kendi kendime diyorum ki şu boş tuval o manzara haline gelmek zorunda. Düşkınklıgı içinde eve geliyorum, tuvali bir süreliğine bir kenara kaldırıyorum, sonra temkinli bir şekilde ona bir kez daha göz atıyorum. Hala memnun degilim... Karşısında oturduğum harika manzarayı hala görebiliyorum, ama bak onu ne hale getirdim! Yine de, bilmiyorum, tuvale bir daha bakıyorum, belki de manzaranın yansıması var orada... Doğa benim aracılıgımla, bir çeşit stenografiyle kendini yeniden üretmiş."
Sayfa 40
Reklam
No panic
-Şuranda birazcık dert kalmış. Orası değil ya biraz sağ, azıcık yukarı, heh işte tam orada. -Geçti mi? -Hayır, dur ya ben alayım. -Olmaz Tolga! -Neden, ne olacak? -Çünkü o zaman dert sana geçmiş olur. -Canım o sendeyken dert. Bana geçince benimkilerin arasında belli olmayacak kadar küçük ve yitik kalacak. -Yine abartmıyor musun? Biraz daha
Günümüz insanını ne bilgisizlik ne doğa ne de hastalık öldürecektir. Şimdiki muazzam ve silahlı uygarlığı yok etmekle tehdit eden tehlike yine insanın kendisidir. "O her zamankinden iyi yaşayabilir, ama nasıl yaşaması gerektiğini her zamankinden daha mı az bilmektedir?" İnsan kim olduğunu bilmeden başka bir şeyden nasıl söz edebilir?17
Sayfa 28 - Fecr Yayınları: 811 / 1. Baskı: Mart 2024
«Sohbet bittikten sonra dışarıda kimse bu konuyu bir daha konuşmayacak. Her şey orada kalacak, kimseye bahsedilmeyecek. Bu güven duygusu da bir o kadar önemli. Öyle bir ortam olacak ki, şu bir iki saat içinde istediğin gibi kendin olabileceksin. Söyleyin bana, bu tür bir sohbet ortamı kaç ailede vardır?»
Sayfa 118
1/10 puan verdi
YARIM PUANLIK BİR KİTAP DAHA
Allah'ım ben ne okudum? Bu herif de kim ve neden bu kadar ünlü? Nasıl bu kadar yüksek puanlar alabilmiş? Kimler okuyor lan şu herifi? Kafamda deli sorular... Zeus Kabadayı... Waaoow ne kadar da karizmatik bir isim, dibim düştü. Bu yüzden bir kez daha Waoow çekeceğim müsaadenizle -ama öyle sıradan bir wow değil, Milyoner yarışmasındaki
Beni Neden Sevmedin?
Beni Neden Sevmedin?Zeus Kabadayı · Hayy Kitap · 20171,153 okunma
Reklam
Barnabas İncili’nin akibeti nereye varacak?
Barnabas İncili’nin akibeti nereye varacak? 1983 Kışında, Şırnak'ın Uludere kazasına bağlı "Kela Memo" mevkiinde av köpekleriyle avlanmaya çıkan Timurhan Ağa ve adamları bir ara köpeklerini kaybederler. Köpeklerinin yeraltı gibi bir yerden seslerini işitirler. Mağara gibi bir yerden girdiklerinde aşağıya doğru yol olduğunu
Ölümün eşiğinde
Kim çekiyor damarlarımı yine Kim sökmeye çalışıyor İskeletimi? Boynumu sıkan gece Yine ne istiyorsun benden? Huzurunda mıyım?
Ben çok üzgünüm," dedim bütün içtenliğimle. "Bana sadece ne yapabileceğimi söyle." "Onlara yakın ol," dedi bunu beklermiş gibi. "Başka bir planı var, ne yapmaya çalıştığını öğrenmem gerek." "Bana söyleyeceğini mi sanıyorsun, yüzüme bile bakmıyorlar." Duruşu dikleşti, güven verici bakışlarını yalancı bir gülümseme taçlandırdı. Kollarımdan tutup beni destekledi. "Onlara bunu söyleteceğine inanıyorum, sende akıldışı bir zekâ var" Kontrolsüz bir şekilde kahkaha attım. "İnan bana ben hiçbir zaman zeki olan olmadım." "Sen kendinin farkında değilsin, insan dünyasında aptalın teki olabilirsin ama zekâ burada başka bir şeydir. Başka renkte akan bir su gibi." şimdilik sadece dikkatlerini kötü yönde çekmememe nedersin?" diye sordum. "Çabalayan ve mütevazı bir su vârisini oynamaya?" Çünkü benim planım bu, benden alınanları nasıl geri alacaktım bilmiyorum ama en azından ölürken onları ısırdığıma emin olacaktım. Tıpkı bir deli gibi. Çarpık bir şekilde gülümsedi. "İzlemek için orada olacağım." Karnımda huzurlu bir nehir akmaya başladı. Bunun onunla ya da benimle alakası yoktu. Bunun bir müttefik kazanmakla ve bir şey yapabiliyor olmakla ilgisi vardı. Her şey olabilirdim ama hiç kimse benden işe yaramaz bir şekilde kenarda durmamı bekleyip, bana ne yapacağımı söyleyemezdi. Kendime böyle bir kötülük yapmayacaktım, onların çerçevesinde boş bir çizim olmayacaktım, orayı gerekirse kendi ellerimle boyayacaktım.
Sayfa 149Kitabı okudu
Münzevi kelimesini ilk olarak Misvak dergisindeki bir yazıda okumuş ve tabiatıyla anlamını bilmediğim bu kelimenin manasına bakınca kendimi görmüş ve vurulmuştum. Kendini görüp vurulmak... Keşke Yunus'un deyişiyle hakiki anlamıyla kendimi görüp vurulsam, bilsem. Umulur ki ufak da olsa bir adımdı o sözcük tevafuku. Aradan geçen yıllar münzevi ile karşılaştığım anı aklımdan silemedi. Ben, olmuş olsun diye değil; karakterim, hayatın beni - ittiği demeyeceğim - ilerlettiği yolum ve biraz da tercihimle bütünleşmiştim onunla. Kalabalığı sevmeyen, pek dostu olmayan, kyk bursundan biriktirdikleriyle aldığı kitapları ve filmleri arkadaş edinen üniversiteli bir genç olarak itiraf etmeliyim ki bunu biraz da havalı buluyordum. Gün kararıp gece çöktüğündeyse yatağıma geçtiğimde havam söner ve yerine daima orada olan ama köşeye itilen hüzün çökerdi bünyeme. O benim yastığımı pay ettiğim gözü yaşlı arkadaşımdı. Bana esas beni hatırlatan arkadaş; vurulan ben. Sözdür uzar, kısası, ben bundan azad oldum. Vurulan ben yine var ve fakat bu daha büyük, pek büyük, çok büyük bir adım, hatta adım denmeyecek bir yükseliş olduğuna inandığım bir benle; onunla. İstemek büyük bir nimet, isteğin peşinden gitmekse ayrı bir nimet. Ne denli şükrünü eda ettim, ediyorum bilmiyorum ama istiyor ve arıyordum. Zaman su misali. İnsan da öyle, zamanda akıyordum ama bulamıyordum, halbuki hemen her yere yazdığım ve hemen her yerde söylediğim kadar bilmeliydim ki bulanlar arayanlardır.
Reklam
RİSALE-İ NUR’UN İÇYÜZÜ) ABDULLAH TEKHAFIZOĞLU
İbn Kayyım el-Cevziyye, İgasetu’l-Lehfan fi Mesayidi’ş-Şeytan adlı eserinde der ki: Peygamberlerden başkaları, şahsî düşüncelerinde ve ilhamlarında hata da ederler, isabet de. Onların zan ve ilhamları, düşünceleri ve hatıraları 80, Allah’ın kulları için delil ve hüccet niteliği taşıyamaz. Allah’ın ilhamına mazhar olanların sadatı, ashab-ı
Şimdi, şu anda, hayalden daha önemlisi var mı? Daha güzel bir gerçeklik var mı düşten başka? Ben gözlerimi kapatıp, bu gerçeklik dünyasından hayaller dünyasına seyahat edeceğim. Orada imkansızlıklar yok çünkü.
176 syf.
9/10 puan verdi
Yabani Kalbin Yakınlarında
………………………………………………………………………..… Clarice Lispector'un (1925-1977) 17 yaşında yazdığı ilk romanı olan Yabani Kalbin Yakınlarında, 1944 yılında yayımlandı. Radikal olarak yeni tarzı, Brezilya edebiyatından, bölgeselci damarından daha sonra onu zirveye hareket ettiren büyük psikolojik yoğunluğa sahip içgözlemci bir literatüre geçişini işaret
Yabani Kalbin Yakınlarında
Yabani Kalbin YakınlarındaClarice Lispector · Monokl Yayınları · 201973 okunma
Sümerler de Balıkçılık
Sümer'de balıkçılık da çok önemliydi. Dicle ve Fırat nehirlerinde ve kanallarında tatlı su, denizde tuzlu su balıkçılığı yapılıyordu. Balık cinsleri yazılı listelerde 300'e yakın balık cinsi bulunuyor. Balıklar olta ve ağlarla tutuluyor. Su kenarında olan şehirlerin balık tutma sınırları saptanmış. Tutulan balıklar önce saraya götürülüyor. Orada fiyatlar tespit ediliyor. Ve alınacaklar alınıyor, sonra satışa çıkarılıyordu. Balıklar taze satıldığı gibi tuzlanıp kurutularak da satılıyordu. Balıkyağı yapımı da biliniyordu. Yazının ilk icat edildiği çağlardaki tabletlerde bir balık resmi karşısında kaç adet olduğu yazılmış. Bunlar mabede teslim edilen balıklar, çünkü bu kayıtlar mabet arşivlerinde bulunuyor. MÖ 2400'lerde balıkçıların bir loncası var, loncanın başına da ba-ba deniyor. Bir belgede 3600 balığın ihraç edildiği, bir başka belgede de 360 suhur-balığının 1 şegel ( 8.5 gr.) gümüşe satıldığı yazılıyor.
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.