Şair bir söz ustasıdır ama ondan önce bir fikrin taşıyıcısıdır. Zira fikri olmayan sözün derinliği yoktur. Söz sanatı ancak bir fikire dayanıyorsa anlamlı ve etkili hale gelir. Aşık Veysel'in birkaç kelimeyle ifade ettiği manalar dil kıvraklığının değil, fikir derinliğinin neticesidir. "Uzun ince bir yoldayım / gidiyorum gündüz gece" şiirsel olarak insanın hayal gücüne hitap eder ve biz hayatımızın anlamlı üzerine düşünmeye sevk eder. İfade ettiği mana yani insanın yeryüzündeki hayatını "İki kapılı bir handa" devam eden bir yolculuk olduğu fikri aklımıza ve kalbimize dokunur.
Düşünce yanlış ise dil de bundan nasibini alır. Dil asaletini yitirmişse düşünce de fakirleşir. İstikamet kaybolmuşsa, ne düşünce ne de dil bizi hakikate götürebilir.