Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
"İhtilal evlatlarını yer" Bu bir değişmez kuraldır. Anadolu ihtilali, Türkiye'de bir yeni dönem açmış; bir çağı değiştirmiştir. Böylesine bir olayda ihtilalcilerin yollarının ayrılmaları doğaldır. Doğal olmayan bu olaylar üzerindeki yasakların şu ya da bu nedenle bugün bile sürmesi ve sürdürülmesidir! Ulusal Bağımsızlık Savaşı'nın başkomutanı ve devrimlerin lideri Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile açıksözlü asker ve yurtsever komutan Kazım Karabekir'i bugün bir kez daha saygıyla anıyoruz. Uğur Mumcu, Kazım Karabekir Anlatıyor, Sunuş bölümünden
Satın aldığım muhteşem ajandanın sunuş bölümünden,
Basından umudu kestikçe içine gömüldüğümüz sosyal medya da gözlerimizi miyoplaştırır; sadece kendimize benzerlerle iletişimde kalmamıza, görüşlerimizi destekleyenler dışındaki olgulara kulağımızı kapatmamıza yol açar. Bu arada çilek aromalı sakızlar gibi yaygınlaşan o "kime göre neye göre" atarlanması, dayak yiyen bir çocuğun, taciz edilen bir kadının, özgürlüğü iftiralarla elinden alınanın sesini bastırmak için son derece işlevseldir. Hakikat arayışından vazgeçmek bir açıdan özgürleştirir bizi: İki dakika fazla düşünmek, kararlarımızın sorumluluğunu almak gibi sıkıntılardan kurtuluruz. Zulmün ortağı olmak gibi küçük bir bedelle tabi... -Metis Yayınları
Reklam
Varlık Yayınları arasında çıkması dişeğiyle İstanbul’da kendi elimle götürüp bıraktığım öykülerimin basılmayacağını anlayınca oturup bir mektup döşenmişim Yaşar Nabi’ye Ankara’dan; öykülerimi, küstah bir dille, geri istemiştim. O da, eksik olmasın, elyazısıyla – evet, hem de elyazısıyla- sarı bir defterde topladığım o öyküleri hemen adıma postalamış. Ardından da Varlık Dergisinde, adımı bile anmadan, bir başyazı döşenmiş bana; Genç Bir Sanatçıya Açık Mektup(1.8.1957) O yazıyı okuyunca nasıl şaşırmıştım. Hiç beklemiyordum çünkü. Adımı anmıyor, ama bana ve benim gibi edebiyata burnunu sokmaya çalışan nice yeniyetmeye incelikle de olsa veryansın ediyordu. Yaşar Nabi, koskoca Varlık Dergisinde, adımı anmasa, güzel şeyler söylemese de, benden söz ediyordu; evet o uzun başyazı, bana verilmiş bir yanıttı ve yazının konusu bendim. “…Ben eserinize bir eleştirmeci gözüyle bakarsam onu beğenebilirim. Ama bana kitap halinde yayınlanmak üzere bir eser teklif ettiğiniz zaman ona bir editör gözüyle bakmak zorundayım…. Firmama güvenerek aldığı kitaptan sıkılarak daha ilk sayfalarında onu ellerinden, atacakların sayısını hesaplamak zorundayım. Onlara sanat adına, burnunuzu sıkıp bunu hintyağı gibi için, faydasını sonra görürsünüz diyemem.” Yaşar Nabi, yayımladığı açık mektubunun bir yerinde bunları söylüyordu. Erdal Öz / Havada Kar Sesi Var ( Kitabın sunuş bölümünden alıntı)