Mekanlar da tıpkı insanlar gibi; doğuyorlar, belli bir süre yaşıyorlar, sonra ölüyorlar. Ama sadece bazı mekanlar ve bazı insanlar öldükten sonra da yaşamaya devam ediyorlar. Derviş Odası onlardan biridir.
“Suya düşen tüm resimler kırılıyor,
bulanıyor gözlerim gözlerine karışınca
ellerimi sakınarak
yüzündeki resmi değiştiriyorum,
Genzimde toz ve duman kokusu
hüznünü devirip
yüreğinle seviştiğim gecelerden
derin kazılmış siperlerde uyanıyorum.
Sevdam kan kaybediyor,
çok uzağa gidemem.”
"Saltanat, ilahi adalete dayanmayan bir düzendir. " diye sürdürdü sözlerini İmam Hüseyin. Bu düzenin hedefi, üsttekilerin konumlarını korumak adına alttakileri koyunlaştırmaktır. Ben bu sürüleşmeye baş kaldırıyorum başım mı gidecek?İlahi adalet için feda olsun. Bana 'sus' diyorlar, susamam çünkü vakit daralıyor. Her şeyin kökü kazınıyor. Bana "dilini tut" diyorlar, başını belaya sokma," diyorlar, tutamam, gerçekler gizleniyor haklar çiğneniyor, değerler yok ediliyor, davet ortadan kaldırılıyor, halk aç bırakılıyor, işkence görüyor ve sürgün ediliyor. İsraf, eğlenceler, ayrımcılıklar, altın ve servet biriktirmeler, hakaretler, sömürüler, övünmeler ve daha birçok cahiliye adeti... İşte bütün bu cinayetlere karşı koyarak mücadele etmek ve İslam adaletini korumak bu ailenin sırtına yüklenmiştir."