Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

@sevgul

@sevgul
@svgladiguzel
mantığını arşa kaldıran duygularını okyanusa gömen kadın...
endüstri mühendisliği
endüstri mühendisliği
korku ütopyası
antalya, 27 Aralık
136 okur puanı
Nisan 2015 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Düz, duygusuz, cinsiyetsiz ama kadın, dürüst, zeki...
Reklam
Kafası sessizleşmişti ama aşka vurulan darbe, balta gibi inip ilişkiyi kesmez, tohum gibi ekilip zamanı geldiğinde ilişkinin tüm pürüzsüzlüğünü bozacak şekilde yırtıp çıkardı yüzeyi. Deniz o gün kendisine ekilen tohumu ne kadar derine gömmüş ve beslememek için ne kadar gayret edecek olursa olsun, o tohum kök salıp yeşerecek kadar güçlüydü.
Sahneyi terk ederken salondan tek bir ses, ifade, alkış çıkmadı. Deniz geldiği sessizlikle çıkıp gitmişti. Seminerlere ilk başladığında istediği üç şeyden biriydi bu, konuşmaların ya da herhangi bir şeyin alkışlanmaması. “Alkış, ona ihtiyaç duyanlar için yaratılmıştır, bizim burda sessizliğe ihtiyacımız var ve tabii bir de müziğe, geri kalan her şey dışarda kalabilir.” demişti

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İşsizdi. Yorgundu. Mutsuzdu ve en sonunda umutsuzdu da. Belki hayatını sonlandırmayı düşünecek kadar umutsuz değildi ama sonlandıranların psikolojilerini anlayacak kadar mutsuzdu
1Bu yüzyılda insanlar motivasyonlarla değil olaylarla ilgilenmeyi seçiyorlardı, işte bu bile dünyanın kendi çevresinde döndüğünün bir kanıtıydı. Dönüp duran, kendini tekrarlayan bir düzen içinde kaybolmuş ruhlar.1
Reklam
“Çok yeşil. Ölürken hatırlanacak kadar yeşil gözler.”
Kendi küçük göletinde şişman bir balıktı o, şişmanlığı aslında yalnızlığını temsil ediyordu, rakipsizliğini de.
İnsanlık onların tokalaştığı gibi çiftleşebilseydi, savaşlara gerek kalmazdı.
"Ondan çiftleşmek isteyeceği biri olarak hiç etkilenmemişti, düşüncesi bile küçültücüydü, o tanımak isteyeceği biriydi."
Reklam
. Güzellik de aynı özgürlük gibi bir yanılsamaydı.
“Yanlış anlaşılmasın, ben kişinin kendi potansiyelini doldurması için sadece tek bir yöntem vardır demiyorum ama sürekli bir değişim özdeki kimliği yok eder, kendi farkındalığında olan bir bilinç ise, kimliğini kendi potansiyeli içinde deneyimlemek için var olur. Yani, ancak özde kim olduğunu bilen biri potansiyelini doldurabilir.’’
Bilge’de hiç olmayan bir şeydi şans, imrendiği ve anlayamadığı bir şey.
ı. Can Manay dersini uzun zaman önce almıştı, özel hayatını o kadar gizli tutuyordu ki, bazen kendisi bile unutabiliyordu özel hayatında kimlerin olduğunu
“Evet, bilincimiz gündelik yaşantının yapılması gerekenlerinin kuşatmasındaydı, her an bir şeylerin peşinden gidiyorduk, çalışmazsak değersizdik, hayatı anlamlandırmak için sürekli çalışıyor, çalışmadığımızda da kendimizi uyuşturmak için diğerleriyle buluşuyor, sosyalleşiyor ve merakımızı her an diğerlerine vererek potansiyelimizi kurban ediyorduk. Bir filmde izlediğimiz suni bir karakter kendi potansiyelimizden daha ilgi çekici gelebiliyordu bize. İçi boşaltılmış, gereksizleştirilmiş merakımız, kendimiz dışında her şeyin peşinden gitmeye hazırdı. Yapmamız gerektiğini düşündüğümüz, inandırıldığımız şeyleri ve yapacak başka bir işimiz olmadığı zamanlarda yapmayı seçtiğimiz şeyleri düşününce içi sıkıldı Ali’nin... İnsanlık boktan bir durumdaydı... Açlık, kazalar, hastalıklar ve ölümler yüzünden değil! Üzerinde çalışmak için geldiğimiz kimlik bilincimizin, bir köşeye itilip tüm anlamsız şeylerin merak edilir hale getirilmesindendi. Kaybolmuştuk. Kendi dünyamızda, kendimize yabancı ve gündelik yaşantının buyurduklarına teslimdik.”
35 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.