Dört elle sarıldığımız birçok
kıymetlerin; uğrunda, sahici bir insan gibi kalbimiz ve kafamızla yaşamayı feda ettiğimiz binlerce sözde mühim olan şeylerin ne kadar kolay fırlatılıp atılabileceğini bana öğreten Yusuf! Benden de sana selam olsun.
dışımızdaki değerlerin koyduğu amaçlara ulaşmak için çabalıyoruz ama bu arada içimizdeki değerleri unutuyoruz; hayatımızdaki kopukluk buradan gelmekte.
...
“Her insan bedeninin çürüyeceğini bilir ve bundan korkar.” dedim.
“Ama çoğu insanın ruhu gövdesinden önce çürür; nedense bundan kimse korkmaz!”
... “Ama inan bana, insanların çoğunun ruhu, bedeninden önce çürür. “
her seyi insanlara anlatmak manasizdir.
insan yaşadığı ve hissettiği şeyleri bir noktaya kadar anlatabilir ve anlaşılabilir bu yüzdendir ki insanlar çok fazla cümleyle anlatmaya çalışırlar bir şeyleri,daha iyi anlaşılacağını sanma, oysa bu durum hiçbir zaman böyle değildir hakikatte.
anlatmak istediğiniz şeyi karşınızdakine anlattığınızda ‘anlamak istediğini’ anlayıp ötesine geçemeyecektir.
işte tamda bu haldeyken sizi konuşmadan anlayacak birine/bir şeylere ihtiyaç duyarsınız.
...
Sonra siyah ve çocuk gözlerini karşısındakine dikerek fısıldadı:
-Yoksa gelmem diye mi korkuyorsun?
Yusuf başını salladı:
-Gelirsin...Biliyorum...
-Öyleyse neden bırakmıyorsun?
-Lüzumu yok! dedi. Sonra dudakları titreyerek ilave etti:
-Ne olursa olsun artık seni hiç bırakmayacağım!