Bir süredir Berlin’in Nar Çiçeği ve Kırk Yedi’liler’i okuyordum. Kitapları okumayı mı bitirdim yoksa biten ben miydim pek emin olamıyorum. Galiba bir süre kendime gelemeyeceğim🥲
“…bir güzel, bir iyiydin ki Seçil! Yalnız güçlü değildin. İnan buydu yolunu yordamını sana yitirten.”
Kırk Yedi'liler (s.513)
“Bahardı. Berlin bir taş yığınıydı. Çocuklar, bu büyük yıkıntıyı da oyun gibi algılamışlardı.”
Berlin'in Nar Çiçeği (s.33)
“… ben de bir anlamda onunla öldüm. Mutluluk, sayın Lemmer ölüme karşı koyabilen tek güç.” (s.81)
“Savaş, ömrümün mutlulukla yaşadığıma inandıklarımı kökünden söktü dağıttı.” (s.109)
“Şimdi ölsek. Daha uzun yaşamak anlamsız. Mutluluğun doruğunda ölmek, yaşanmış acıları bağışlatır insana. Ölsek, göle, ormana, yamaçlara, toprağa karışsak birlikte.” (s.220)
Rahmetle Füruzan🌷
3 Haziran 1963
Bir pazartesi sabahı…🥀
Nazım Hikmet her gün olduğu gibi o sabah da erkenden uyanır,
Vera’yı uyandırmamaya özen göstererek yatağından doğrulur,
Günlük gazetesini almak için kapının dışındaki posta kutusuna yönlenir.
Ve…
Birdenbire dizleri çözülüp yere yığılıkalır…
Sevgi ve saygıyla…🤍