68 syf.
·
Puan vermedi
·
1 saatte okudu
Kitap boyunca iki kişinin bir konuşmasını okuyoruz. Bunlardan birisi kitapta anlatılan öykümüzün ana karakteri olan bir kadın. Bu kadın, bir tanıdığına 20. yaş gününde başından geçen olayı anlatıyor. O gün onunla vardiyasını değiştirmeyi kabul eden iş arkadaşının hasta olması üzerine işe gidiyor. Bir restoranda garson olarak çalışıyor. Bu restoran
Doğum Günü Kızı
Doğum Günü KızıHaruki Murakami · Doğan Kitap · 20191,047 okunma
Seleften; “Allâh’ım güdeni de güdüleni de ıslah eyle!” (el-Âmirî, el-Ciddü’l-hasîs) şeklinde bir duâ aktarılır. İmam Gazali rahimehullah ihya-u ulumiddin adlı eserinde bu dua hakkında: “burada, güden’den kalb, güdülen’den de azalar kastedilmiştir” [İmam el Gazzali – İhya u Ulumuddin,c.4,syf.765,769] diye buyurur. Bu böyledir eğer kalbin ıslah olmuşsa azaların muhakkak ona göre hareket eder. Mesela böyle bir kalbe ait namaz seni kötülüklerden alıkoyar. Yani kişi kalbinin temiz (!) olduğunu iddia edip haramlara devam ediyorsa bu ancak boş bir aldanmadan ibarettir. Yine aynı şekilde kişinin amelleri varsa ama kalbi amellerine tabi olmuyorsa bu da sadece boş bir yorulmadan ibarettir. Her yere eğilip kalkan namaz kılmış olmuyor mesela değil mi ? Hareketi ibadete çeviren konumu kalp olan niyettir. Öyleyse ikisinin de uyum içerisinde dosdoğru olması mühim. Rabbim müyesser eylesin.
Reklam
508 syf.
10/10 puan verdi
·
10 günde okudu
İKİ ŞEHRİN HİKAYESİ “Gelmiş geçmiş en iyi günlerdi, gelmiş geçmiş en kötü günlerdi; hem bilgelik çağıydı hem ahmaklık; hem inancın devriydi hem şüpheciliğin; hem Aydınlık hem Karanlık bir mevsimdi; umudun baharı, umutsuzluğun kışıydı; hem her şeyimiz vardı hem hiçbir şeyimiz yoktu; hepimiz ya doğruca Cennete gidecektik ya da tam aksi istikamete
İki Şehrin Hikâyesi
İki Şehrin HikâyesiCharles Dickens · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202259,6bin okunma
Giderek arkadaşlığın neşe ve hayat veren sıcaklığına inanç kaybolmakta, derinlikli ilişkilerin yerini geçici, yüzeysel, kısa, sanal, niceliğe dayalı, gözden çıkarılabilir/silip üzerine yazılabilir ilişkiler almaktadır. Bugün en değerli an, sahip olma anıdır ve herşey parladığı hızla gözden düşmektedir. Canlı kalması gereken tek şey tarzdır; bu
KİŞİNİN EVLENMEYİP KENDİNİ ALLAH YOLUNA ADAMASI DOĞRU MUDUR? Herhangi birinin kendini ibadete verip evlenmemesi kesinlikle doğru değildir. Bizim için örnek ve ölçü Resulullah (s.a.v.) Efendimizdir. Bilindiği üzere Resulullah (s.a.v.) Efendimiz tekrar tekrar evlenmiştir. Dolayısıyla bazı Hristiyanların yaptığı; ama bunun da gereğini yerine getiremedikleri ruhban hayatını yaşamak doğru değildir. Allah ayet-i kerimede “ruhbanlığı biz onlara farz kılmadık, onlar kendileri bunu çıkardılar (biz sadece ibadet yapacağız dediler) buna da gereği gibi uymadılar” 14 buyurur. Eğer biri ruhban hayatı yaşamaya çalışırsa ne olur? Kazanırım derken kaybeder ve kulluğun gereğini yerine getiremez. Dolayısıyla Resulullah (s.a.v.) Efendimiz’e uymamış, tabi olmamış olur ki bu da “ben ondan daha iyi, daha güzel yaparım” demek manasına gelir. Bununla beraber öyle insanlar da var ki evlenme imkânı bulamamış, böyle bir fırsatları olmamıştır. Onlar için de yanlış yaptı demek doğru değildir. Herkes hesabını Allah’a verir. Dolayısıyla kul bir şeyi yaparken Allah’a göre hesap yapmalıdır. Rabbimiz bize “kulum bunu neden böyle yaptın” diye sorduğunda verecek bir cevabımız varsa, o cevabı verecek yüzümüz varsa sorun değildir. Bir başkasının hesabını görmek de bize düşmez. Pîrim Muhammed Hüseyin, Söz Hakkı, I, 75.
Herkese göre bir bakış mutlaka vardır. Herkes kendi gönlüne, ilmine, marifetine ve anlayışına göre nasıl anlamışsa öyle bakar, kararını öyle verir tercihini de öyle yapar. Doğru bakış, doğru tercih ise; bütün kulların Allah’a göre bakıp tercihini ona göre yapması, Allah’ın onun için tercih ettiğini tercih etmesidir. Peki, doğru tercih nasıl
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.