Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hayret ederim: Sultan Abdülhamid, yalnız başına, Yahudi denen bu güçlerle nasıl savaşmış; otuz üç sene nasıl dayanmış. Ne kuvvetli imanı varmış.
Muhammed Emin el-HüseyniKitabı okudu
Kudüs'te her Filistinli bir Hz. Ömer, Selahaddin Eyyubi, Osmanlı gözler..... Bir gün gelecekler ve biz kurtulacağız der.
Sayfa 156
Reklam
Osmanlı Kudüs'ten gidince,
Kudüs'te, Bir Osmanlı vakıf hamamı (Hürrem Sultan hamamı) göz göre göre nasıl kiliseye dönüştürülebilir? Her şey Osmanlı'nın zayıflaması ile başlıyor elbette.
Sayfa 130
Kiliseye dönüştürülen Osmanlı hamamı,
Kudüs'te Hürrem Sultan hamamı, Dünya'nın en kudretli hükümdarı Kanunî Sultan Süleyman'ın eşi Hürrem Sultan'ın Kudüs'ün göbeğinde inşaa ettirdiği hamamın, bir kiliseye dönüştürülmesini hangi vicdan kabul edebilir...
Sayfa 128
"Zaten sizin olan bir yere gelmek için izin mi istiyorsunuz? Si- zin ecdadınız tasavvuf ehline hürmet ederdi. Onlar buralara itibar ederek kıymet kazandı, siz de hizmet edin kıymet kazanırsınız."
Sayfa 118
"Ecce Homo" (İşte bu adam!) :
Kutsalların paylaşım savaşları dünya üzerinde hiç durmadı, belki de birgün yavaşlar. Ama Kudüs'teki mücadele sanıyorum hiç durmayacak gibi.
Sayfa 100
Reklam
Üçü bir arada,
İşte paylsilamahan değerler muammasınin düğümü karşımızda duruyor. Önce bu kemerin sağındaki binalara bakın, Şimdi de solundaki binalara ve kemere. Sağdaki yapılar Katolik kilisesi Soldaki binalar bir nakşibendi Tekkesi Bu iki yapı topluluğunu birine bağlayan kemerli yapı ise Pagan Roma imparatorluğu Hadrian'ın yaptırdığı bir zafer takı. İşte Kudüs'ün hem Zor hem de büyüleyici bir şehir olmasının sebepleri.
Sayfa 100
Artık önümüzde Ecce Homo var,
Üzeri pencereli bir kemer. Putperest Roma'dan Hristiyanlara Nakşi Müslümanlara kadar bir kemer...
Sayfa 99
Kudüs'te Osmanlı gidince;
Biz Yavuz Sultan Selim'in Kudüs'ü fethettiği 1516 yılından, bu şehri terk etmek zorunda kaldığımız 1917'ye kadar bu şehir de tam 401 sene kalmıştık. Sadece Mescid-i Aksa civarında gözümüze takılan her on yapıdan sekizi bize ait yani bizim yönetim yıllarımızın eseri.....
Sayfa 79
Yeryüzünde Allah'a en yakın olma noktalarından biridir Muallak Kayası.
Reklam
Türklerin tarihinde Kudüs, Şam ve Halep,
Önce Atsız Bey'in Büyük Selçuklu devleti Sultan Melikşah'ın kardeşi Tutuş tarafından öldürülmesi , sonra Artuk ve Tutuş tarafından 1085 yılında Halep'i kuşatmaya yürüyen Anadolu Selçuklu Devleti'ni kuran Süleyman Şah'ın Halep yakınlarındaki Ayn Seylem savaşını kaybetmesi ile burada öldürülmüştür. Sonra şahsi hırslarına yenik düşen ve büyük Selçuklu Devleti'ne kafa tutan Tutuş; Büyük Selçuklu devleti tahtına geçen Melikşah oğlu Sultan Berkyaruk ile Rey şehri yakınlarında savaşı kaybederek Tutuş savaşı kaybetti ve öldürdü. SONRA, Şam ve Halep yine Tutuş'un oğulları Rıdvan ve Dukak arasında taht kavgasına sahne olmuştur.
Sayfa 72 - Şam ve Halep....
TÜRK tarihinin ilk KUDÜS fatihi: ATSIZ
Girdiği bütün şehirlerde (Kudüs, Filistin ve Şam) saygı ile karşılanan, mazlumu ezmeyen, ganimet peşinde koşmayan bu dürüst adam ne yazık ki Tutuş'un şahsi ihtirasları neticesinde öldürülmüştür....
Sayfa 70 - 3 Mayıs
Ne yazık ki,
Türk-İslam coğrafyasının en nadide, en köklü toplumu olarak Türkiye'yi bir türlü hazmedemeyen şer odakları son bir asırdır bize, Orta Doğu Arap'ın, Balkanlar Yunan'ın, Bulgar'ın diyerek fevkalade aymaz bir şekilde yaklaşık bin yıllık mirasımızı bize unutturmayı başarmıştır..
Sayfa 66
Kudüs'ün Türkler tarafından Fethi:
ATSIZ Bey, Kudüs'ü kan dökmeden almak istiyordu. İstediği gibi de oldu. Fâtımiler adına Kudüs'ü yöneten vali Türk kökenli idi ve bağışlanması durumunda şehri teslim edeceği mesajını gönderdi. Selçuklular şehri kansız bir şekilde aldı. Takvimler 1073 yılını gösteriyordu. Fetih sonrası kılınacak bu ilk cuma namazın- da Sultan Melikşah ve Abbasi halifesi adına Sünni usulde hutbe okundu. TÜRKLERİN KUDÜS hâkimiyetinin başlangıcı bu şekilde oldu.
Sayfa 66
Orta Doğu'da Türk varlığı:
[.......] 868 yılında Filistin topraklarını ziyaret eden Bernard adın-daki bir Hristiyan din adamı hatıralarında Tulunoğlu Ahmet döneminde Orta Doğu'nun nasıl bir huzur ve emniyet ortamı hâline geldiğini şu ibretlik cümlelerle anlatır: "Seyahatte ya da ticarette olan bir kişinin atı ölse, o kişi bütün eşyalarını mallarını yol kenarına bırakıp yeni bir at aramaya gitse, üzerinden günler geçse de KİMSE O EŞYALARA DOKUNMAZ." demektedir. Hatta memleketi İtalya'da böyle bir şey olsa her şeyin yağmalanacağını da vurgulamaktadır.
Sayfa 62
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.