İnanmak, ona inanmak için yaratıldı. Allah, inanmayı, insanla kendi arasında bir açık kapı diye bırakmasaydı, münkir, sabahleyin aynada kıravatını bağlarken, gördüğü şeklin kendisi olduğuna bile inanamazdı. İnanmanın ruhu, özü, cevheri, Allaha inanmak...
Reklam
Bugüne kadar insanlık, her neye ve nasıl inanmış olursa olsun, yalnız inanmanın eserini vermiş..
Batmıyacağına inanarak, dedi, suya bas, yürür gidersin. İmkânsız olan belki buna inanmandır; su üstünde yürüyebilmen değil.
Mesafelerin gide gide ulaşamadığı, sayıların yüksele yüksele yetişemediği, hadlerin bitişe bitişe yekpareleştiremediği son, büyük son; her şeyi mantosunun içinde sımsıkı saran ve sınırlaştıran nihaî sebep ve netice, Allahtır.
Bize, kendi başına ve her defa ayrı ayrı mevcut gibi görünen her şey, asli, esaslı ve tek bir mevcut önünde ya bütün varlığından soyunuyor, o zaman korkunç bir yokluk uçurumuna düşüyoruz, yahut mutlak ve sonsuz varlığın her mevcudu kahredici büyük tecellisine kavuşuyor, o zaman da prensiplerin, sistemlerin, neşelerin ve aşkların en üstüne erişiyoruz.
Reklam
970 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.