Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kişisel olarak benim Zen'de ilginç bulduğum yön, örgütlendirilemez, öğretilemez, aktarılamaz, bir diplomayla belgelendirilemez, hiçbir sistem içinde paketlenemez oluşudur. Hatta onda izlenebilecek ortak bir yol bile yoktur. Herkes yolunu kendi bulmalıdır, Plotinus'un dediği gibi «Bu yalnız olanın Yalnız olana doğru yolculuğudur.» Ya da eski bir Zen şiirinde dile getirildiği gibi Onu kendinizde bulamazsanız... Başka nerede arayabilirsiniz ki?
Onun için bilgelik iyiliğin kötülüğü yenmesi için savaşmak değil, tıpkı dalgaların üzerinde dalgalarla birlikte inip çıkan bir şişe mantarı gibi, iyiliğin de kötülüğün de üzerinde kalmasını öğrenmektir.
Reklam
Çinli'nin çok açık olarak gördüğü birşey vardır: Kendi doğasına güvenmeyen kimse, kendi doğasına olan güvensizliğinin haklılığına da güvenemez, o zaman da tam bir açmaz içinde kalır.
Kendi içinizden çıkın çıkabiliyorsanız...
Ahlaksal ve toplumsal yargılar bir yana bırakılıpta insan yaşamına bu düzeyden bakılınca her şey uçsuz bucaksız evren kadar şaşırtıcı ve ürkütücü görünüyor. İnsan kendi varlığının derinliğini ölçmek için kendi doğasına, bilincinin ve davranışlarının kaynaklarına bir çekül sarkıtacak olsa bu duygu daha da keskinleşip şiddetlenecektir. Çünkü orada anlayışı aşan, ve denetiminin dışında kalan kendisine yabancı, varlığının en iç ve en büyük parçasıyla karşılaşmış olur. Biraz tuhaf ama insan bir bakıyor ki kendi çekirdeği, kendi doğası kendisinin dışındadır. Kendisinin daha derinine daha derinine, daha derinine gittikçe kendisinden uzaklaştığını görüyor. Ama asıl ben, asıl kendim bu...
Artık bir insanın hem melek, hem hayvan olmasının bir rezalet sayılması gerekip gerekmediğini sormanın zamanı geldiğini sanıyorum. Bir başka deyişle iç huzursuzluğu içinde bir şaşkın, bir kararsız olmadan, hiçbir çelişki ve çatışkı içine düşmeden, bir yandan gizemci, bir yandan da bedenin zevklerine düşkün bir kimse olunabilir mi?
Eğer Tanrı sevgisiyle dünyaya olan bağlılık birbirlerini dışlıyorlarsa tanrıbilmin kendi mantığıyla Tanrı sınırlı bir varlık demek oluyor. Çünkü ancak sınırlı varlıklar birbirlerini dışlayabilirler. Tanrı doğanın ve dünyanın karşısına konularak böylelikle tahtını da tanrılarını da yitirmiş olmuyor mu? O zaman Tanrı «bizim içinde yaşadığımız ve devindiğimiz ve içinde kendi varlığımızı bulduğumuz» bir süreklilik olmaktan çıkıp bir nesneye dönüşmüyor mu?
Reklam
Oksimoron, adamdır!
Biraz önce sözünü etmiştik, bizim toplumumuz yalnızca sanatçıda tüm yaşamın, hem ruhsal hem de bedensel aşkın kutsanmasına hoşgörüyle bakıyor. Çünkü sanatçıyı ciddiye almıyor, sanatçıyı tutarsız şeyler söyleyerek insanları eğlendirmeye çalışan bir soytarı sayıyor. Derin bir ruhsal bilgeliğe erişmiş olan kimseler de, ister herkese gülünç görünsünler ister görünmesinler toplum da tutarsız oldukları izlenimini yaratırlar. Bu yalnız bugün için böyle değildir, oldum olası, yüzyıllar boyunca hep böyle olmuştur. Çünkü yüzyıllardan beri toplum sözcüklerin ve düşünce alışkanlıklarının yanılgıya sürüklediği bireylerden oluşuyor. İnsanların temel karşıtlıklar arasında bir seçim yapabileceğine, zevkle acıdan, iyiyle kötüden, Tanrıyla şeytandan, ruhla bedenden birini seçebileceklerine inananlardan oluşuyor toplum. Ama sözcüklerle, deyimlerle birbirlerinden ayırabiliceğimiz şeyler gerçekte sınırlı içiçeliği yüzünden birbirilerine ayrılmıyorlar. Birisi çıkıp ta bu karşıtlar arasında kesin bir seçim yapılamayacağını söyleyecek olsa topluma ters düşüyor. Çünkü böyle bir kimse politikacıların da reklamcıların da yanılgısını paylaşmıyor demektir. Politikacıların da reklamcıların da inanışına göre daha kötü ve daha kötü olmadan daha iyi ve daha iyi olamaz ve bir mal bir kez istek uyandırmışsa o malın her zaman için isteklisi çıkar.
158 syf.
10/10 puan verdi
·
12 günde okudu
Cevaplar.
Parça ve bütün. Zihin ve benlik. Duygular ve düşünceler. Siyah ve beyaz. Işık ve ses. Dünya ve Güneş. Sevgi ve acı. Sen ve ben. İçlerinde anlamlarını bilmediğiniz herhangi bir kelime var mı? Yoktur herhalde. İkili kavramların tanımladıklarının yakın ve uzak ilişkilerini de biliyorsunuz dimi? Peki hepsini karman çorman hâle getirdiğimizde de
Taoculuk Zen ve Batı Kültürü
Taoculuk Zen ve Batı KültürüAlan Watts · Yol Yayınları · 199654 okunma
158 syf.
4/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Hikmet'in kaynağının bir olduğuna şahit oluyorsunuz. Yer yer sıkıyor olmakla beraber İslam tasavvuf literatüründen aşina olduğumuz değinileri biraz rahatlatıyor. Tasavvufa dair ileri okumalar yapanlar okumaMAkla birşey kaybetmez, hatta zaman kazanır.
Taoculuk Zen ve Batı Kültürü
Taoculuk Zen ve Batı KültürüAlan Watts · Yol Yayınları · 199654 okunma
Reklam
Bilgelik; iyiliğin kötülüğü yenmesi için savaşmak değil, tıpkı dalgaların üzerinde dalgalarla birlikte inip çıkan bir şişe mantarı gibi, iyiliğin de kötülüğün de üzerinde kalmasını öğrenmektir.
66 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.