Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Virüs çok ömür kısa! Yani bundan böyle her el ölümü parmak uçlarında taşır. Aynı anadan doğmuş gibi, Birimize bulaşsa hepimize ulaşır.
Reklam
Bir boşluğu doldurmayı öğrendim Şeklini aldığım boşlukla yaşamayı.
İşçi sınıfının böylesine güçlü bir hareketinin başındaki komünistler iktidarı kolaylıkla alabilirlerdi, almalıydılar.
Sendika liderleri düzene dönülmesinden memnuniyet duyarken taban direniyordu.
Reklam
Fransa'da o öğrenciler, Türkiye'de de Vedat Demircioğlu, Taylan Özgür...
7 Haziran’dan sonra hâlâ direnenler yalnız kaldılar ve bu yüzden yine en sert baskılara maruz bırakıldılar. Flins’deki Renault işgalini son erdirmek için girişilen bir çatışmada Seine nehrinde bir öğrenci boğuldu ve Sochaux’daki Peugeot fabrikasında iki işçi vurularak öldürüldü. Ayın 12’sinde hükümet çeşitli öğrenci örgütlerini ve bazı “sol” grupları yasakladı. Ulusal Öğrenci Birliği tüm sokak etkinliklerinde “bundan böyle çatışmalardan kaçın­ma” çağrısında bulundu. Hareket ivmesini neredeyse yük­seldiği hızla yitiriyordu. Ardından ayın 16’sında Sorbonne büyük bir polis saldırısıyla nihai olarak geri alındı. Latin Mahallesi’nde birkaç çatışma oldu ama barikatlar yoktu. Hareket nihayet sona ermişti.
“işçile­rin de bir partisi olsun’’ değil, “işçi sınıfının partisi olsun’’
TİP’in meclisteki varlığı muhafazakâr milletvekillerin­ce tepkiyle karşılandı ve gerginliğe yol açtı. TİP milletvekil­leri birçok defa fiziksel saldırıya uğradı.
Ülke henüz antiemperyalist, antifeodal bir “milli demokratik devrim” aşamasındaydı.Bu mücadelenin öncülüğünü de “asker-sivil-aydın zümre”nin üstlenmesi gerekiyordu. Bir sınıf partisi ancak bu devrim başarıya ulaştıktan sonra kurulabilirdi.
Reklam
Savaşma Seviş!
Dünya geneline bakıldığındaysa, 60’ların başında ABD’de siyahların ırkçılık karşıtı sivil haklar mücadelesi, aynı dönemde Fransa’nın Cezayir’ de yürüttüğü katliamla­ra karşı büyüyen tepki, 1965’te ABD’nin Vietnam işgalinin ardından gelişen savaş karşıtı hareket, özellikle öğrenci gençliği, içinde yaşadıkları ‘refah toplumu’nun nasıl bir ahlak dışı zemin üzerine kurulduğunu sorgulamaya yö­neltti. Kişiye özgürlük alanı tanımayan; yaşlı, geri kalmış ve temsilci kurumlarıyla bireyi karar süreçlerinin dışına iten,daha fazla tüketmek dışında herhangi bir seçenek sunma­yan sistem, Batı toplumlarının özellikle eğitim görmüş genç kuşaklarında başka türlü bir hayat ve dünyanın mümkün olabileceği düşüncesini en uç noktasına kadar kışkırttı.
Üniversiteyi fikirlerin özgürce tartışıldığı ve aktarıldığı ideal bir kültürel ortam olarak sunan yönetim anlayışıysa özgürlük aşkıyla yanıp tutuşan gençliği baskı altında tutmaya çalışırken, ilerici id­dialarıyla çelişik bir görüntü sergilemekteydi. Özgür dü­şüncenin var olduğu iddia edilen son kalenin yönetim kad­roları da statükodan yana tavır almıştı.
“Memleketin gençleri çorba bile içemezken...”
Afişler 68 hareketinin ideolojik motiflerini yansıtmak­tan geri kalmıyordu. “İşçi gençlik el ele”, “Boğaza köprü değil Hakkari’ye okul”, “Özel okullar devletleştirilmelidir” “Halka dönük eğitim”, “NATO’ya hayır” afişleri bun­lardan sadece bir kaçıydı. Afişlerde tersine mantık hareke­tinden yola çıkarak yerli üretimin önemi ve gerekliliğine vurgu yapılmaya çalışılırken, “devrim için eğitim” afişiyle eğitimin amacı açıklanıyordu. 6. Filo’ya karşı da ilginç tep­kiler dile getiriliyordu. “GO HOME” yazılı afişler duvarla­rı kaplamıştı. Harun Karadeniz’in anılarında aktardığı biçimde “Memleketin gençleri çorba bile içemezken, Beyoğlu’ndaki barlarda eğlenen Amerikan askerlerine duyulan tepkinin afişlere ve duvarlara yansıması”ydı.
Nokta KitabeviKitabı okudu
23 Eylül 1969’da Taylan Özgür katledil­di. Taylan Özgür, ODTÜ Sosyalist Fikir Kulübü üyesiydi ve Sosyalist Fikir Kulübü’nün düzenlediği “köy çalışmaları”na ilk katılan ve başarılı sonuçlar elde eden bir devrim­ciydi. İnsanların güven duyduğu, fedakâr ve gözü pek bir kişiliğe sahipti. Taylan, 6 Ocak 1969’da Amerikan Elçisi Kommer’in makam arabasını yakan devrimci gençlerden biriydi. Taylan, öldürülen ilk 68’li değildi. 68’in gençlik hareke­ti, Taylan’ın öldürülmesinden yaklaşık bir yıl önce, işgal gücü 6. Filo’nun İstanbul’a gelişi sırasında çıkan olaylarda öldürülen Vedat Demircioğlu, gençlik hareketinin ilk kaybıydı.
Nokta KitabeviKitabı okudu
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.