Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
"Baston yükte hafif, pahada ağırdır. Bilhassa süratle indirildiği vakitlerde."
İnsan zamanın akışını etüd edebilmek için yaratmaya mecburdur.
Reklam
"Hayat" doğumun toprağında yeşeren ve ölümün göğüne büyüyen ağaçtır.
Sayfa 407 - epsilonKitabı okudu
"Kaplumbağa Terbiyecisi ufuklara elinde bir tutam otla değil, şeklen bastonu hatırlatan neyiyle bakar. Kaplumbağalar, hadisenin farkındadır."
Her lafımda galeyana gelmeyiniz. Fıtri'den farkınız kalmadı,ayıplıyorum.
Sayfa 552 - epsilonKitabı okudu
İnsan zamanın akışını etüd edebilmek için yaratmaya mecburdur.
Sayfa 510 - epsilonKitabı okudu
Reklam
Bilir misiniz,insanlar üçe ayrılır? Bazılarımız direkt akım gibidir. Başı öne eğik matadora saldıran boğalardır,kayıplarının farkına varmadan yaşarlar. Bazılarımız da alternatif akımdır,çiçekten çiçeğe uçan arıdır,sonraki adımı kainatın raslantılarına bırakarak hayatın özünü toplar. Üçüncü türse efendim? İşte onu bilemiyorum. Matematikte her daim bir bilinmeyen vardır.
Sayfa 511 - epsilonKitabı okudu
640 syf.
9/10 puan verdi
Okuduğum en "özgün" kitaplardan birisi. Tür olarak herhangi bir sınıfa sokmak zor. Kah Jules Verne romanlarını kah Arthur Conan Doyle'un Sherlock'unu hatırlatıyor. Ancak ne yazık ki kitabın hak ettiği ilgiyi göremediğini düşünüyorum. Kısaca kitaptan bahsetmem gerekirse; Osmanlı'nın son döneminde geçen bu hikayenin başrollerini kendini doğu gizemleri ve okültizmaya adamış Tevfik efendi ve onun kadim dostu Kıyam bey paylaşıyor. İkilinin başından geçen entrika, heyecan ve aksiyon dolu macera, yazarın ilgi çekici mizahıyla birleşince ortaya keyifle okunacak bir kitap çıkmış. Eryürek'in kelime oyunları, komik açıklamalarla dolu dipnotları, karakterlerin kullandığı üslup, kitabı tarihi bir romandan ziyade bir mizah kitabına dönüştürmüş. Tevfik efendinin üslubu yer yer Sherlock'u hatırlattı bana. Elbette Sherlock'un sakar versiyonu :) Onun dışında, İhsan Oktay Anar'ın "Yedinci Günü"nü de anımsattığını söyleyebilirim. Bence okunmayı hak eden bir kitap ve üzerine daha çok yazılması gereken bir türü sunuyor bize yazar. Okumanızı tavsiye ederim.
Tarumarname
TarumarnameMeriç Eryürek · Epsilon · 201220 okunma
Napoleon portrelerinde topla tüfekle değil, bastonla durur. Bilir ki top tüfek fani, baston ebedidir. Waterloo'da metresiyle keyfederken çadıra destursuz giren uşağını bizzat aynı bastonla kovalamıştır.
640 syf.
3/10 puan verdi
·
24 günde okudu
Kitapta Crowley’in Ay Çocuk havasını aldım. Aynı şekilde dili çok kuvvetli , çok zeki olan yazarımız okültixm propagandası yapıyor. Bunu yaparken de önce eleştirel bir karakter kullanarak okuyucuyu yanına çekiyor. Kitabın sonlarına doğru okültizmanın zırvalık olduğunu düşünen karakterimiz de güya hakikatı kavrayıp okültizmaya yöneliyor. Satır aralarında Mustafa Kemal’e ve ittihatçılara da ağır eleştiriler var. Daha sonra kitabın bitiminde yazar ucunu açık bırakmış ki isteyen istediği sonucu çıkarabilsin. Sonuç olarak yine bir okültizm vakası.
Tarumarname
TarumarnameMeriç Eryürek · Epsilon · 201220 okunma
Reklam
%59 (350/584)
·
Puan vermedi
Ne yazık ki bu kitap bende hayal kırıklığı yarattı. Yazarı ilk romanı olan Tarumarname'de tanımış ve çok sevmiştim. O eseri özgün, oldukça farklı ve daha önce okumadığım türde bir romandı. Onu yazabilen yazarın, ikinci romanında da aynı başarıyı sergileyeceğini umardım. Ancak bu kez beni etkilemeyi başaramadı :/ Bilirsiniz, arada sırada geceleri ekranlara gelen, IMDB puanı 3-4 civarı olan kötü filmler vardır. Bu kitap da o tür bir filmin konusu olur gibi geldi bana. Ancak beni asıl rahatsız eden bu değildi. Kitabını tipik bir Amerikan macera romanı tarzında yazmayı tercih etmiş yazar. Birkaç sayfada bir değişen bölümler, her bölümde farklı karakterler ve sahneler...Bir türlü kitabın içine giremedim. 350 sayfa okudum, direndim ama devam etmekte bir anlam görmüyorum. Yazarın yeteneğine inanan bir okur olarak, bir sonraki kitabında farklı hisler yaşamayı umuyorum.
Tanrının Saati
Tanrının SaatiMeriç Eryürek · Epsilon Yayınları · 201412 okunma
Rus çalışma kamplarına gulag adı verilirdi. Bugün "kulaktan kulağa yayılmak" olarak kullandığımız lafın kaynağı, o çalışma kamplarıdır. Rusya'nın geneline yayılmış kamplarda haberler, kampların arasında yolculuk edenler tarafından gulagdan gulaga yayılmıştır. Özdeyişin aslı budur.
Sayfa 93
Kardinal Mazarin'le ortak kumpas kurup tarihin ilk piyangosunu tertipleyen İtalyan dolandırıcı Lorenzo Rico Tonti'nin büyük büyük torunuydu. Piyango enteresan, ikramiye takdire şayandı. Talihliler birer bilet alıyor, ölen hakkını kaybediyor, ikramiye hayatta son kalana veriliyordu. Rico Tonti işi talihe bırakmayıp bilet sahiplerini yataklarında gırtlaklamaya meyledince mecburen başka bir çekilişe dahil olmuş, darağacına çekilerek a morti'yi (*) bulmuştu. * İtalyanca "mortoyu" çekmek. O vakitten beridir amorti kelimesi "en beter ikramiye" manasında kullanılmaktadır.
Sayfa 70
Napoleon portrelerinde topla tüfekle değil, bastonla durur. Bilir ki top tüfek fani, baston ebedidir. Waterloo'da metresiyle keyfederken çadıra destursuz giren uşağını bizzat aynı bastonla kovalamıştır.
Sayfa 12
23 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.