Beş farklı karakterin gözünden beş farklı ölüm hikayesi, o noktaya nasıl sürüklendiği ve ölümünün sonrası anlatılıyor. Suadiye sahilde gece yarısı bir oturuşta bitirdiğim, okuması kolay biraz çerezlik sayılabilir bir kitap.
İlk hikayede ana karakterin ölümü üzerinden, zayıf aile bağları ve toplumun insanlara yüklediği roller anlatılıyor. Ailenin diğer üyelerinin yapması gereken ölü yakını rutinlerini yaptığını görüyoruz.
İkinci hikayeden bir alıntı bırakmak istiyorum: "İçlerinde, cimriliği ve parası çalınca korkusuyla ölmüş anneleri uyanmıştı. Para ölümü zehirler, size ölümden bir tek öfke çıkar. Tabutların üzerine insanlar dövüşür."
Üçüncü hikayedeki kadının kocasına karşı özverisi beni etkiledi.
Dördüncü hikaye en etkileyicisiydi. Aslında çizilen aile portresi tam olarak rus romanlarını andırdı bana. Açlık, işsizlik, soğuk, ufacık bir ev, hasta bir çocuk... Aile yardım için başvurmasına rağmen çocuk, yardım gelemeden öldü. Öldükten sonra yardım gelince baba "Morisseau yardım bürosu treni hep kaçırır" diyerek aptal aptal güldü. Çocuk ölünce komşular bir anda evlerine sosis içki vs. getirdi, ardından yardım parası geldi, cenaze sonrasında neşeli bir gece geçirmek için şaraphaneye içmeye gittiler.
Beşinci hikayeye çok anlam yükleyemedim. Sapasağlam bir adamın 'Sen hastasın' denilerek, istemsizce manipüle edilerek zamanla ölümüne sebep olunmasıydı kısacası.