Tolstoy
Bana hastanede “ Karın öldü !” dediklerinde ne yapacağımı, nasıl tepki vereceğimi bilemedim, içimden eve gidip karıma olanı anlatmak ve bana ne yapmam gerektiğini söylemesini istedim”
16 yaşındaki Lyosha, "Bak cildim, plajdaki kum gibi değil mi?" derken kıkırdıyordu. Bu esprisine nasıl tepki vereceğimi bilemedim. Ben de gülmeli miydim? Bu bir şekilde doğru gelmedi. Lyosha, Rusya'nın kuzey doğusundaki Sibirya'da uzak bir köyde dünyaya geldiğinde kaderi buradaki yoksulluk ve alkolizm ile çizilmişti. 2005 yılında,
Reklam
Eskiden büyük tepkiler vereceğim olaylara neredeyse hiç tepki vermiyorum artık. Bu yaptığın şey bana bunu hissettirdi diye saatlerce kendimi anlatmaya çalışırken bulurdum artık hafifçe gülümseyip o an ne yapıyor idiysem onu yapmaya devam ediyorum. Büyüyor muyum, değiştim mi yoksa kabulleniş mi bütün bunlar bilmiyorum. Ve evet günün sonunda herkes kendi hayatına döndüğünde ben ayaklarıma bakarak yürüyorum.
Tepki ve kınama, icraate geçmediği müddetçe eylemsizlik ile eş değerdir.
Yatırıldığı akıl hastanesinde ölü olduğuna inanan bir hasta, bu nedenle yemek yemiyor ve hiçbir yaşamsal faaliyete katılmıyor. Akıl hastası, birçok uzman psikiyatristin giriştiği çabaya rağmen bir türlü ölü olmadığına inandıramazlar ve hastanın durumu giderek kötüye gider. Durumun gitgide kötüleştiğini düşünen bir psikiyatristin aklına bir fikir gelir ve hastaya "ölülerin kanayıp kanamayacağını" sorar. Hasta bir süre düşünür ve "tabii ki kanamaz, çünkü ölülerin tüm hayat fonksiyonları durmuştur" yanıtını verir. Bunun üzerine psikiyatrist küçük bir iğne alıp hastanın parmağına batırır. Bir müddet şaşkınlıkla parmağına bakan ve kanadığını gören hasta ilginç bir tepki verir: "Lanet olsun! Ölüler de kanarmış" der. İbni Sina’nın dediği gibi: Hiç kimse görmek istemeyen biri kadar kör olamaz.
"Hayatınızın %10'u başınıza gelen olaylar iken, %90'ı buna nasıl tepki verdiğinizdir." Charles R. Swindoll
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.