Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kur'an haddini bilmezliği "cahiliye" olarak adlandırır ve ebediyen mahkûm eder. Zaten başörtüsü emrini de " haddini bilmezlik çağı" ile "Allah'a kayıtsız şartsız teslim olan insan " anlamındaki "Müslüman" kadına bir kişilik ve kimlik kazandırmak için emreder. Aynı zamanda O'nun "Rabbimin emri basım gözüm üstüne!" deyip demeyeceğini imtihan için emreder.
Bir şeyin varken olmaması ile gerçekten olmaması arasındaki farkı artık anlayalım. Tesettürün Türkiye'de bir zamanlar gerçekten ol(a)maması ile şimdi varken olmaması-tesettür adı altında güya var ama yok ya- arasındaki farkı... Bir zamanların imkân verilmediği için değerlerinden ödün vermeyip okuyamayan nesliyle, imkânlara rağmen okuyup adam olamayan, değerlerini kaybetmiş nesil arasındaki farkı... Sevdiklerine ulaşmak için dakikaları, günleri sayan insanlarla, bir saniye uzağındaki sevdiklerini aramaya tenezzül etmeyen insanların farkını.... Anlayalım! Kazanlarla su taşınarak pişen aşın, binbir zahmet yıkanan çamaşırın farkıyla; anında değiştirdiğimiz, binlerce kere yıkadığımız kıyafetlerimizin, sofrada elli çesit olup beğenmediğimiz, üstüne çöpe döktüğümüz yemeklerimizin farkını....Yorgun argın eve gelince, mutfağa giremeyecek kadar yorgun olduğunu söyleyip, manikürlü, bakımlı elleriyle yemek sipariş eden anneler ve onların sağlıksız çocukları ile, tarlasında, bahçesinde, çalışıp, evde yorgunum demeden, nasırlı elleriyle evladına hemen çorba yapan anneler ve onların hârika çocukları arasındaki farkı.... Her türlü imkân verilip de binlerce seçenek arasından bir yol bulamayan, kendini hebâ eden bir gençlik ile pek bir seçeneği  yokken bir şeyler yapan, yapmaya çalışan gençlik arasındaki farkı... Bunlar arasındaki kalite farkını bir zahmet anlayalım.
Reklam
Kafaları karıştırmak için akla atılan taşı çıkarmak, kör kuyuya atılan taşı çıkarmaktan bin kat daha zordur.
İslam, estetik bir form olan kadın bedeninin, cinsler arası ilişkide kişiliğin önüne geçmesini istemez. İnsanlar arası ilişkiyi şahsiyetin değilde cinsiyetin belirlemesine, kamusal ilişkilerde dişiliğin kişiliğin önüne geçmesine engel olur.
Modern akıl daha beterini de yaptı. "Nikahta keramet vardır" diyerek, zinaya karşı nikah dâîliğine soyunan Saint Valentine gibi bir "aziz"in hatırasından, zinaya özendiren bir " gün" icat etti(Sevgililer günü). Ve sonuçta sevgi, özel bir emanet olan cinselliği kamu malı bir metaa dönüştüren aklın elinde zehirlendi.
Reklam
Sevgiyi "sebil" etmekle, "zibil" etmek arasında fark var.
Söz emanettir. Bazen bir tek cümle bir hayat değiştirir. Sözlerim okurunu bulmusşsa, emanet yerini bulmuş demektir.
İnsanın söylemeyince öleceği sözlerinin olması ne güzeldir. Bu, söyleyecek sözü olmanın da ötesinde bir şeydir.
Gölgeler... Gölgeler de secdeler... Gölgelerle konuşuyor, gölgelerle yazıyor, gölgelerle yaşıyoruz. Düşünce hakikatin zihne düşmüş gölgesi, söz düşüncenin dilde yankılanan gölgesi, yazı kağıda düşen gölgesi...
Reklam
Unutmayalım ki tesettür, görünmek için değil örtünmek içindir. Normal günlük hayatta, sokakta, pazarda, iş hayatında tesettürlü bir kadının yüzünün açık olması gibi durumlar zaruret halleridir. Bu zamanlar kesinlikle sosyal medyada fotoğraf paylaşımı ile bir tutulamaz. Çünkü sosyal medyada bir zaruret hali söz konusu değildir.
Sayfa 53
Genç kardeşim! İnsanın kendi özel anlarının fotoğraflarını, ailesinin ve aile hayatının fotoğraflarını, hanımının, kızının, annesinin fotoğraflarını yüz binlerce el ilanı şeklinde bastırıp sokak sokak dağıtması, reklam panolarına asması, duvar afişi yapıp alın bakın demesi ne kadar garipsenecek bir durumsa aynı fotoğrafları sosyal medya aracılığı ile yüz binlere göstermesi de o kadar garip bir durumdur. Normal şartlarda bir başkasının cebinde ya da evinde görünce çıldıracağımız bize veya yakınlarımıza ait mahrem fotoğrafları başkalarının cep telefonunda ya da bilgisayarında görünce normal karşılamak bir akıl tutulmasından başka ne ile ifade edilebilir ki. Unutmayalım, bu fotoğraf çılgınlığı ile birlikte tesettür ve mahremiyet gibi iki önemli değeri bilerek veya bilmeyerek büyük ölçüde tahrip etmekteyiz.
Sayfa 50
Ölüm İndiren Göklere Siper Edilen Bedenler
Ecdadın, senin yani harîm-i namusu için "ölüm indiren göklere" bedenini siper etmişti: Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer, O ne müthiş tipidir: Savrulur enkâz-ı beşer... Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak, Boşanır sırtlara, vadilere, sağnak sağnak."
Mehmet Akif Ersoy
Mehmet Akif Ersoy
Bugünse onların kabirleri üzerinden geçen yollar da kadınlar; "Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, par-mak, el, ayaklarıyla" sağnak sağnak sokaklara, gözlere yağıyor. Her sabah lise talebeleri kaldırımlarda, duraklarda en bakımlı halleriyle mahremiyetlerini erkeklerin bakışlarına arz ediyor. Bir taraf arz-ı endâma, diğer taraf ise gözleriyle haramdan keyif almaya koşuyor. Koşturanlar da, koşanlar da gayret-i ilahiyi kıyamete çağırıyor.
Sayfa 126Kitabı okudu
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.