Aşkımı asla sözlerle açıklayamamıştım ama bakışların da bir dili varsa dünyanın en aptal insanı bile benim bakışlarımdan, ona deli divane olduğumu anlayabilirdi.
"Sen de mavi bulutları seviyor musun Thomas?" diye soruyorum.
Bana bakıyor, önce dudaklarında bir gülümseme beliriyor ve sonra da gözlerinde. Bulutlari her gün maviye boyayacağım. O zaman Thomas da bana her gün gülümseyecek.
"Pemcereye o kadar yakın duruyorum ki nefesim soğuk camı buğulandırıyor. Edebi benzetmelerde kırık bir kalp genelde parçalanmış simgelerle tasvir edilir. Benim kalbim ise kırık parçalar halinde değil, donmuş gibi."
"Korkmuyorum sadece... kızgınım. Dünyada bir şeyler yapman gerek, çocuk sahibi olmak ya da orman yetiştirmek gibi. Ben daha hiç böyle bir şey yapmadım. Arkamda darmadığın bir aile bırakmak dışında başka ne anlamım var?"
Scottie ''Keşke annem de burada olsaydı'' dedi. Ben de aynen onun gibi düşünüyordum. Sanırım birini sevdiğinizi bu şekilde anlıyorsunuz. Onun da yanınızda olmasını dilemeden bir şey yaşayamadığınız anlarda.