Şevval

Şevval
@theflowersofevil
ODTÜ Uluslararası İlişkiler
İzmir
İzmir, 4 Nisan
14 okur puanı
Ekim 2016 tarihinde katıldı
''Köle tiplerden oluşan bir devlet asla uzun süre devam edemez. Eski gelişim yasası hala geçerliydi. Açıklamış olduğum gibi varoluş savaşınımında güçlü olan ve güçlü olanın soyunun yaşamasıdır. Bu gelişmedir. Ama siz köleler, orada gelişim yasasının geçersiz olacağı, orada her yetersizin yok olmayacağı, istediği kadar çok yemek yiyebileceği ve orada herkesin çocuk sahibi olabileceği bir toplum düşlüyorsunuz. Bunun sonucu ne olacak? Artık her kuşağın gücü ve yaşam değeri artmayacaktır. Aksine azalacaktır. Sizin köleler toplumu, kaçınılmaz olarak zayıflayacak ve parçalanacaktır.''
Sayfa 279 - İskele YayıneviKitabı okuyor
Reklam
''Ruth onun yargıca hakaret etmiş olduğunu söylediği zaman, ''Onun hakkındaki gerçeği söyleyerek mi?'' diye sordu Martin. ''Gerçek olup olmadığına aldırmıyorum,'' diye ısrar etti Ruth. ''Belirli terbiye sınırları vardır ve senin kimseye hakaret etme hakkın yoktur.'' ''O zaman Yargıç Blount gerçeğe saldırmak hakkını nereden alıyor? diye sordu Martin. ''Gerçeğe saldırmak kuşkusuz yargıcınki gibi cüce bir kişiliğe hakaret etmekten daha ciddi bir kabahattir. Soylu ve ölmüş bir adamın adını karaladı.''
Sayfa 276 - İskele YayıneviKitabı okuyor
''Bu adamların içinde kitaplar yaşıyordu. Ateşle ve zevkle konuşuyorlar, başkalarını içkinin ve öfkenin harekete geçirmesi gibi, onlar da bilgi ve entelektüel uyarıları harekete geçiriyordu. Martin'in burada duydukları artık Kant ve Spencer gibi yarı mitleşmiş, yarı Tanrı olan basılı sözcüklerin kuru felsefesi değildi. Bu yaşayan, sıcacık, kanlı canlı felsefeydi.''
Sayfa 267 - İskele YayıneviKitabı okuyor

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
''Görüşler sık sık çatışsa da onlar görüş sahibi adamlardı; hazır cevap ve akıllı oldukları halde yapay değillerdi. Martin çabucak gördü ki, ne üzerine konuşurlarsa konuşsunlar, bu adamların her biri bilgilerin birbiriyle bağlantılılığı ilkesini kullanıyordu ve yerleşik bir anlayışları vardı. Görüşlerini onlar için başkaları hazırlamış değildi; onların hepsi, bir tür ya da başka bir tür isyancıydı ve onların dilleri, yavan ve boş sözlere yabancıydı.''
Sayfa 266 - İskele YayıneviKitabı okuyor
''Adamlar, akıllı adamlar; seni o tüccar ininde onlarla gevezelik ederken bulduğum, birer hiç olan gevezelerden değil. Sen kitaplar okudun ve kendini tümüyle yalnız buldun. İşte bu gece sana kitap okuyan başka adamlar göstereceğim, böylece artık yalnız olmayacaksın.''
Sayfa 263 - İskele YayıneviKitabı okuyor
Reklam
''Tam öyle, yüreksiz; kafalarına doldurulmuş olan küçük ahlak değerlerinin gevezeliğini yapan ve yaşamı yaşamaktan korkanlar. Onlar seni sevecekler Martin, ama kendilerinin o küçük ahlak değerlerini daha çok sevecekler. Senin istediğin, kendini bütünüyle yaşama vermek, büyük özgür ruhlar! Göz kamaştıran kelebekler değil. Eğer yeterince yaşayacak kadar şanssızsan onlardan da, bütün dişi şeylerden de bıkacaksın. Maalesef o kadar yaşayamayacaksın. Gemilerine ve denize dönmeyeceksin; böylece kentlerin bu mikroplu kovuklarında kemiklerin çürüyene kadar dolaşacaksın ve sonra öleceksin.''
Sayfa 242 - İskele YayıneviKitabı okuyor
''Çılgınlığın Felsefesi! Hassas düşler arasında dolanırken ben kendimi böyle ikna ederdim. Ama haberin olsun, bu burjuva kentleri seni öldürecek. Sana rastladığım o hainler inine bir bak. Ahlak çöküntüsü bile denemez ona. Öyle bir ortamda insan makul davranamaz. Alçalamayan biri bile yok içlerinde, tümü bir istiridyenin yüksek aklı ve artistik dürtüleri ile yöneltilen canlı mideler.''
Sayfa 241 - İskele YayıneviKitabı okuyor
''Onu yaparak ne başardığın değil, yalnızca onu yapmak sana coşku veren şey. Bana söylemene gerek yok. Ben biliyorum, sen de biliyorsun. Güzellik seni incitiyor. O senin içinde sürekli bir acı, iyileşmez bir yara, alevden bir bıçaktır. Dergilerle neden oynayasın? Bırak güzellik senin tarafında kalsın. Neden güzelliği altın sikke yapasın? Neyse zaten yapamazsın. Dergileri bin yıl okuyabilirsin, yine de Keats'ın bir dizesinin değerini bulamazsın. Ünü, parayı bırak ve yarın denize geri dön.''
Sayfa 241 - İskele YayıneviKitabı okuyor
''Güzelliği onun kendi hatırı için sev. Ve dergileri rahat bırak. Gemilere ve denize dön. Benim sana öğüdüm bu Martin Eden. Bu hastalıklı ve çürümüş kentlerin insanları arasında ne arıyorsun? Onların arasında, dergilerin gereksinimi için güzelliği kötüye kullanmaya çalışıp ziyan ederek her gün kendi gırtlağını kesiyorsun. Geçen gün bana aktardığın söz neydi? Ha evet ''Epherimed'lerin sonuncusu insan.'' Pekala, sen Epherimed'lerin sonuncusu, ünü ne yapacaksın? Eğer onu kazansaydın o sana zehir olurdu. Benim inancıma göre sen böyle bir mamayla gelişmek için fazlasıyla basit, fazlasıyla katkısız ve fazlasıyla rasyonelsin. Güzellik, hizmet edilecek tek efendidir, ona hizmet et ve kabalığı boşver!''
Sayfa 240 - İskele YayıneviKitabı okuyor
''Yazmaya çalıştın, ama başarılı olamadın. Senin başarısızlığına saygı duyuyorum. Senin ne yazdığını anlayabilirim, oysa dergilerin istediği kişiliksiz bir duygusallık. Ama bu da sende yok.''
Sayfa 236 - İskele YayıneviKitabı okuyor
Reklam
''Demek ki yazımı beğenmedin,'' dedi Martin. ''Benim yazarlıkta değil gazetecilikte şansım olduğuna inanıyorsun.'' ''Hayır, hayır; çok sevdim yazını. Güzel okunuyor. Ama korkarım senin okurlarının düzeyinin üzerinde. En azından benimkinin üzerinde. Kulağa güzel geliyor, ama ben anlamıyorum onu. Senin bilimsel deyimlerin beni aşıyor. Sen aşırıcısın, biliyorsun ve sana anlaşılır olabilen bir şey diğerlerine anlaşılır gelmeyebilir.'' ''Felsefi deyimlerin seni rahatsız ettiğini sanıyorum,'' oldu Martin'in tüm söyleyebildiği. Daha yeni sahip olduğu en olgun düşüncelerin etkisiyle alev alevdi ve Ruth'un yargısı onu sersemletti. ''Ne kadar güçsüz yazılmış olursa olsun,'' diye ısrar etti. ''Bunun içinde hiçbir şey görmüyor musun? Fikir olarak demek istiyorum.''
Sayfa 226 - İskele YayıneviKitabı okuyor
''Martin, Ruth'un yaratma sevinci ile ilgili duyguları karşı duyarsız olduğunu bilmiyordu. Ruth yaratıcı değildi, özgün değildi; kültürün ondaki görünümü başkalarının müziğini çalmaktan başka bir şey değildi.''
Sayfa 223 - İskele YayıneviKitabı okuyor
''Sen de tüm diğerleri gibiydin, genç arkadaş! Sen kendin düşünmeden, elbiselerin gibi, görüşlerin de hazır alınmaydı. Davranışların toplumsal beğeni tarafından biçimlendiriliyordu. Çetenin horozuydun, çünkü diğerleri senin olağanüstü bir şey olduğunu haykırıyordu. Dövüştün ve çeteyi yönettin, böyle yapmayı sevdiğin için değil, sırtını okşadıkları için. Peynir Surat'ı yendin, çünkü sen teslim olamazdın, sınırsız bir yaban hayvanıydın. Erkekliğin ölçüsünün, kendi cinsinden yaratıkların beden yapılarını sakatlayarak ve ona zarar verilerek ortaya konulan bir vahşet olduğuna inanıyordun. Hatta sen diğer erkeklerin kızlarını elinden aldın; bunu kızları istediğin için değil, bir yaban aygırının, bir erkek aslanın dürtülerine sahip olduğun için yaptın. Eee yıllar geçti, ne düşünüyorsun bu konuda şimdi?''
Sayfa 221 - İskele YayıneviKitabı okuyor
''Daracık küçük yaşamlarını küçük dar formüllerle yöneten kız kardeşini, onun nişanlısını, kendi sınıfının tüm insanlarını ve Ruth'un sınıfının insanlarını kederle düşündü. Bir araya üşüşen ve yaşamlarını birbirlerinin görüşleriyle şekillendiren, onları köleleştiren çocukça formüller nedeniyle yaşamı gerçekten yaşamaktan ve birey olmakta başarısız olan bir sürü yaratık! Onları kitaplardan öğrenmiş olduğu aklın ve ahlakın ölçüleriyle yargıladı. ''Gerçekten büyük olan erkekler ve kadınlar nerede?'' diye kendi kendine sordu.''
Sayfa 221 - İskele YayıneviKitabı okuyor
''Ama sık sık sosyalist toplantılara gidiyorsunuz,'' diye Bay Morse meydan okudu. ''Aynen bir casusun düşman kamplarına gitmesi gibi. Düşmanınız hakkında bir şeyi başka nasıl öğrenebilirsiniz? Ayrıca ben onların toplantılarında eğleniyorum. Onlar iyi mücadeleciler ve doğru ya da yanlış kitaplar okumuşlar. Onlardan herhangi biri, sosyoloji ve tüm diğer lojiler üzerine ortalama bir sanayiciden çok fazla şey bilir. Evet, ben onların yarım düzine toplantılarında bulundum ama bu beni cumhuriyetçi yapmasından daha fazla sosyalist yapmaz.'' ''Elimde değil. Ama yine de sizin o yöne eğiliminiz olduğuna inanıyorum,'' dedi Bay Morse. ''Aman Tanrım,'' diye düşündü Martin kendi kendine, ''Neden söz ettiğimi bilmiyor. Bir sözcüğünü bile anlamadı. Bunca eğitimi ne işe yarıyor peki?''
Sayfa 218 - İskele YayıneviKitabı okuyor
90 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.