Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Şevval

Şevval
@theflowersofevil
ODTÜ Uluslararası İlişkiler
İzmir
İzmir, 4 Nisan
14 okur puanı
Ekim 2016 tarihinde katıldı
''Siz hala eşitliğe inanıyorsunuz ama şirketlerin işini yapıyorsunuz ve şirketler günden güne eşitliği gömmek için uğraşıyorlar ve siz bana eşitliği yalanladığım için, sizin onun için yaşadığınızı söylediğim için bana sosyalist diyorsunuz. Cumhuriyetçiler eşitliğin düşmanıdır, onların çoğu eşitliğe karşı savaş verdiği halde o sözcük slogan olarak dudaklarındadır. Onlar eşitlik uğruna eşitliği yıkarlar. Onlara aptal dememin nedeni budur. Bana gelince, ben bir bireyciyim. Ben yarışın hızlı olana, savaşın kuvvetliye ait olduğuna inanırım. Bu benim biyolojiden öğrenmiş olduğum ya da en azından öğrenmiş olduğumu düşündüğüm derstir. Ve bireycilik sosyalizmin kalıtsal ve ebedi düşmanıdır.''
Sayfa 218 - İskele YayıneviKitabı okuyor
Reklam
''Kendisinin eski çevresi tarafından engellenmiş olduğu açıkken, şimdi seziyordu ki Ruth da benzer bir biçimde engellenmişti. Gelişmek için fırsat bulamamıştı. Babasının raflarındaki kitaplar, duvarlardaki tablolar, piyanoyla müzik, bunların hepsi, cicili bicili gösterişlerdi. Gerçek edebiyata, gerçek tabloya, gerçek müziğe, Morse'lar ve onlar gibi bakamıyorlardı. Muhafazakar geniş görüşlülük maskelerine karşın, onlar yorumlayıcı bilimlerde iki kuşak gerideydiler; düşünce süreçleri orta çağa aitti. Varoluşun mutlak bilgisi ve evren üzerine düşünceleri, en genç ırk kadar genç, mağara adamı kadar eskiydi.''
Sayfa 216 - İskele YayıneviKitabı okuyor
''Martin, büyük kafalar, derin ve doğru düşünen düşüncelerin olduğunu biliyordu. Bunun kanıtları kitaplarda vardı. Ve biliyordu ki dünyada, Morse'ların çevresindekilerden daha yüksek akıl sahipleri bulunabilirdi. Politika ve felsefe konuşan kadın ve erkeklerin görünümlerini yakaladığı, İngiliz toplum romanlarını okudu. Birleşik Devletlerde bile, büyük kentlerde içinde sanat ve aklın toplandığı salonlar hakkındaki yazılarını okudu. Eskiden işçi sınıfının üstünde tüm iyi giyimli kimselerin, aklın gücüne ve güzelliğin enerjisine sahip kişiler olduğunu düşünürdü. Üniversite eğitimi ile üstünlüğün aynı şeyler olduğuna inanarak aldanmıştı.''
Sayfa 216 - İskele YayıneviKitabı okuyor

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
''Martin boş yere övünen biri değildi. Onların dar kafalarını okuduğu kitaplardaki düşünürlerin kafaları ile kıyaslıyordu. O evde Profesör Caldwell dışında, büyük bir kafayla hiç karşılaşmadı. Geriye kalanlar yüzeysel, dogmatik ve cahil budalalardı. Onu şaşırtan, onların cahillikleriydi. Martin'in okuduğu kitaplar onların da elindeydi. Nasıl olmuştu da onlardan hiçbir şey çıkaramamışlardı?''
Sayfa 215 - İskele YayıneviKitabı okuyor
''O zaman açıklamaya çalışayım. Mısır tarihini okurken, önce toprak sorununu incelemeden, Mısır sanatı anlaşılmaz anlamında bir şey okumuştum. Bana öyle geliyor ki, buna karşılık toprak sorunu ve aslında tüm sorunların bilgisine önceden, yaşamın yapı taşları ve bileşimi bilinmeden sahip olunmaz. Yasaları ve kurumları, dinleri ve töreleri, yalnızca onları yapan yaratıkların doğasını anlamadan değil aynı zamanda bu yaratıkların yapıldığı maddelerin de doğasını anlamadan nasıl anlayabiliriz? Yazın, Mısır yapı sanatı ya da yontularından daha az mı insansaldır? Bilinen evrende evrim yasalarına konu olmayan bir tek şey var mıdır? Çeşitli sanatların evriminin ayrıntılı olarak ortaya konulmuş olduğunu biliyorum, ama bu bana fazla mekanik geliyor. İnsanın kendisi dışarıda bırakılmış. Arp'ın, müziğin, şarkının ve dansın evrimi güzel bir biçimde işlenmiş; ama insanın kendisinin evriminden, ilk şarkısını mırıldanmadan önce içinde var olan asıl temel parçaların gelişmesinden ne haber? Sizin dikkate almadığınız ve benim biyoloji dediğim şey budur. Bu en geniş görünümüyle biyolojidir. Biliyorum görüşlerimi birbiriyle bağlantısız bir biçimde anlattım, ama fikri geliştirmeye çalıştım. Bu fikir bana siz konuşurken geldi, böylece onu sunmaya önceden hazırlıklı ve hazır değilim. Siz kendiniz tüm unsurlardan, insanın zayıflıklarından söz ettiniz. Ama buna karşılık siz, ya da bana öyle geliyor, tüm sanatların dokusunun örülmüş olduğu, tüm insan eylemleri ve başarılarının atkısı ve çözgüsü olan asıl şeyi, biyolojik unsuru dışarıda bıraktınız.''
Sayfa 192 - İskele YayıneviKitabı okuyor
Reklam
''O, hiçbir zaman sürekli olarak kalacağı yeri bulamamıştı. İşte ve oyunda yılmamasından, hakları ve yetkilerine saygı gösterilmesi için mücadeleye istekli ve yetenekli oluşundan dolayı, her zaman ve her yerde gözde olarak, kendini nerede bulduysa oraya uymuştu. Ama hiçbir yere kök salmamıştı. Her zaman bir huzursuzluk duygusuyla rahatsız olmuş, her zaman ötelerden bir şeyin çağrısını duymuş ve onu arayarak yaşamın içinde dolaşıp durmuştu; kitaplar, sanatı ve aşkı bulana dek.''
Sayfa 202 - İskele YayıneviKitabı okuyor
''Bu saçma bir şey. Bu işten konuşmaya karşı çıkış. Eğer içlerindeki en iyi şeyin alışverişi için değilse, yeryüzünde hangi nedenle adamlar ve kadınlar bir araya gelirler? Ve içlerindeki en iyi şey, ilgili oldukları şeydir; onunla yaşamlarını sağladıkları şeydir; üzerinde uzmanlaştıkları, üzerinde günler geceler geçirdikleri hatta hakkında düş kurdukları şeydir.''
Sayfa 199 - İskele YayıneviKitabı okuyor
''Ruth yine onun düşüncelerini, dış görümünün kıyaslamaları ve kurulu düzene inancına göre ölçtü. O kimdi ki haklı olacak ve bütün bir kültürlü dünya yanlış olacaktı. Onun sözcükleri Ruth üzerinde hiçbir etki yapmadı. Ruth devrimci fikirlere sempati duymayacak kadar çok sağlam biçimde kurulu düzende sabitleşmişti. Her zaman müziğe alışkın olmuştu ve çocukluğundan beridir operadan zevk almıştı. O zaman Martin Eden, zenci orkestralarının müziği ve işçi sınıfı şarkılarından daha yeni çıkıp ne hakla dünya müziği üzerine yargılar ileri sürüyordu. Ruth ona sinirleniyordu. En iyimser düşündüğü zaman, onun düşüncelerinin anlatımını, bir kapris, kararsız ve gereksiz bir şaka olarak kabul ediyordu.''
Sayfa 177 - İskele YayıneviKitabı okuyor
''Ama kendini bütün müzik eleştirmenlerinden üstün tutmuyor musun?'' diye Ruth karşı çıktı. ''Hayır. Ben yalnızca bir birey olarak hakkımı koruyorum. Madame Tetralini'nin fil gibi atlayıp sıçramalarının neden benim için orkestranın müziğini ziyan ettiğini açıklamak için, sana yalnızca düşüncemi söylüyorum. Ama ben zevkimi insanların çoğunun yargılarına tabi kılmayacağım. İnsanların çoğu ondan hoşlandığı ya da hoşlandığına inandırıldığı için ondan hoşlanmış taklidi yapmam için hiçbir neden yok.''
Sayfa 177 - İskele YayıneviKitabı okuyor
''Sen kabul görenin türbesine tapıyorsun.'' dedi Martin ona bir keresinde, Preps ve Venderwater üzerine bir tartışmalarında. ''...(...).... Ama asıl söylemek istediğim, onlar kabul gören notayı seslendiriyorlar ve öylesine güzel ve ahlaksal ve öylesine durumlarından memnun olarak seslendiriyorlar ki. Onların incelemeleri bana British Sunday'inkini hatırlatıyor. Onlar kabul görenin sözcüleri. Onlar İngiliz Profesörlerine arka çıkıyorlar ve sizin İngilizce Profesörleriniz de onlara arka çıkıyor. Ve hiçbirisinin kafasında özgür bir fikir yok. Onlar yalnızca geçerli olanı biliyorlar. Aslında onlar geçerli olanın kendisi. Ve onların işlevi, üniversiteye giden tüm genç insanları yakalayıp, kafalarında rastlantı sonucu bulunabilecek parlak, özgün görüşleri onların kafalarından sürüp çıkarmak ve onların üzerine kurulu düzenin damgasını basmak.''
Sayfa 173 - İskele YayıneviKitabı okuyor
Reklam
''Yaşam bu,'' dedi. ''Ve yaşam her zaman güzel değildir, ama ben belki garip yaratıldığım için bunda güzel bir şey buluyorum. Bana göre güzellik, orada bulunduğu için değer kazanıyor.''
Sayfa 109 - İskele YayıneviKitabı okuyor
''Ama Martin düş kırıklığına uğramıştı. Onun eleştirileri haklıydı, bunu kabul ediyordu, ama yapıtını onunla paylaşmasının nedeninin o dershane düzeltmeleri olmadığını hissediyordu. Ayrıntılar önemli değildi, onlar kendiliğinden çözümlenirdi. O, yaşamdan kimi büyük şeyler yakalamış ve onları öykünün içine yerleştirmişti. Ona okumuş olduğu, yaşamdan çıkarılmış bu büyük şeydi, yoksa cümle kuruluşları ve noktalı virgüller değildi. Onun kendi gözleriyle görmüş olduğu, kendi beyniyle kavramış olduğu ve sayfanın üzerine kendi elleriyle yazmış olduğu o büyük şeyi Ruth'un onunla birlikte hissetmesini istemişti. Ama başaramamıştı.''
Sayfa 108 - İskele YayıneviKitabı okuyor
''Güzelliğin önemi var, ama ben daha önce onun önemini hiç bilemedim. Ben güzelliği anlamsız bir şey olarak görüyordum. Ama şimdi biliyorum, daha doğrusu öğrenmeye başlıyorum. Şu ot, benim için onun ot olmasını sağlayan tüm gizli kimyasını bildiğim için şimdi daha güzel. Bir otun yaşam öyküsünde romantizm ve serüven var. Bunu düşünmek bile bana heyecan veriyor. Maddenin ve gücün rolünü, tüm o muazzam savaşı düşündüğüm zaman bu ot üzerine bir destan yazabileceğimi hissediyorum.''
Sayfa 106 - İskele YayıneviKitabı okuyor
''Yazmak istedin, yazmayı denedin ve hakkında yazacak hiçbir şeyin yoktu. Ne vardı içinde? Çocuksu, yarı pişmiş birkaç düşünce, birçok özümlenmemiş güzellik, bir büyük kara cehalet yığını, taşana kadar sevgiyle dolmuş bir yürek, aşkın kadar büyük ve cehaletin kadar boş bir tutku. Ve sen yazmak istedin! Sen daha yazacak bir şeyler edinmeye başlamanın eşiğindesin. Sen güzellik yaratmak istedin, ama güzelliğin doğası hakkında hiçbir şey bilmezken nasıl yapabilecektin bunu? Yaşamanın temel niteliğini hiçbir şey bilmeden yaşam üzerine yazmak istedin. Azıcık biliyorsun ve şimdi daha çok öğrenmek için doğru yoldasın. Eğer şansın varsa, bir gün bilinecekleri bilmeye çok yakın olacaksın.''
Sayfa 96 - İskele YayıneviKitabı okuyor
''Her şey, uzay boşluğundaki en uzak yıldızdan, birinin ayağının altındaki kum tanesinin sayısız atomuna kadar tüm diğer şeylerle ilişkiliydi. Bu yeni kavram (bilginin karşılıklı ilişkisi) Martin'i sürekli olarak hayran bırakıyordu ve Martin kendisini hep yeryüzünde ve güneşin ötesinde olan şeyler arasındaki ilişkileri izlemekle meşgul buluyordu. En ilişkisiz görünen şeylerin arasında yakınlık kurmayı başarana kadar rahat edemiyordu; aşk, şiir, deprem, ateş, çıngıraklı yılan, gökküşağı, değerli taşlar, canavarlar, gün batımları, cinayet, sevgi, kaldıraçlar, tütün... Böylece evreni birleştiriyor ve ellerinde kaldırarak ona bakıyordu. Ve bilgisi arttıkça, evrene, yaşama ve tüm bunların içindeki kendi yaşamına tutkuyla hayran oluyordu.''
Sayfa 96 - İskele YayıneviKitabı okuyor
90 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.