Bir örnekte, genellikle önemsiz olmayan şeylere
ilgi duyan hayalperest ya da istekli kişi, yaptığı çıkarımların
ve önerilerin boşluğunda bu nesneyi belli belirsiz
görmeye başlar, ta ki sevk-i ilahiye ulaşana dek,
yahut tamamen yok olup unutulana dek derin düşüncelere
dalmasının ilk nedenini bulana dek. Benim
durumumda, her ne kadar hastalıklı hayal gücümden
ötürü, kırılmış ve gerçek dışı bir öneme sahip olsa da,
esas gayem hep önemsizdi.