Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Her şeyin sonu tek tik.
dün sabah işe giderken bir adam çıktı karşıma, ' abi annem rahatsız İzmit'e gideceğim 25 liram eksik tamamlayabilir misin' dedi. Seve seve kardeşim dedim istediği ücretin bir tık fazlasını vererek uzaklaştım. Az evvel aynı adamı başka bir adamdan ' abi kızım okula gidemiyor çanta alıcam 45 liram eksik verebilir misin ' derken gördüm. Resmen enflasyona göre dilenmenin nasıl olduğunu canlı canlı gördüm vay be.
Reklam
Bir plan herkese göre oluşturulduktan sonra farklı işlere öncelik verilmesi Bi tık kırıcı oluyor. Ki ben bu tarz buluşmaları çok önemserim o yüzden plan yaptığım kişilerle bir şeyler planlandığında benim de önceliğim olmaya başlıyor. Bi de demezler mi "Canım başka bir zaman yaparız". Benim için bunu sindirene kadar başka bir zamanı yok.
İçim soğudu. Ne oldu tam olarak bilmiyorum ama bu hissi başka türlü anlatamıyorum. Sadece içim soğudu. Yani, içim şey oldu böyle, eksildi gibi oldu. Kendime dair umudum bir tık daha azaldı. Neden derseniz, ben de bilmiyorum. Üzüldüm, belli etmedim ama, çok üzüldüm.
İçim soğudu. Ne oldu tam olarak bilmiyorum ama bu hissi başka türlü anlatamıyorum. Sadece içim soğudu. Yani, içim şey oldu böyle, eksildi gibi oldu. Kendime dair umudum bir tık daha azaldı. Neden derseniz, ben de bilmiyorum. Üzüldüm, belli etmedim ama, çok üzüldüm.
Ne kadar özgürlükten bahsederseniz bahsedin. Hiç bi zaman asla tam kapasite özgürlük kavramına ulaşmayacağınız gerçeğini değiştirmiyor. Belki bi tık fazlası hepsi bu.
Reklam
Feminizm
Feminizm ve LGBT+ bir yönüyle sendikal hareketlere benzerlik gösterirken öbür taraftan doğma ve Türkiye'de revizyonistleşmiştir. Hiç şüphe götürmeksisin kadın ve lubunya bireyler ezilmiştir ama bundan çıkarılacak sonuç pozitif ayrımcılık ile teraziye daha fazla yük kolayım dengelensin mantığı saçma ve ütopiktir ve Türkiye yerelindeki deneyim
Lakırdı
Erdem enflasyonu yükselmişse, erdemlilik-erdemsizlik bahsi doğal olarak dillere pelesenk olur. Erdemin hacminin kendini belli etmediği, göze fazla değmediği, yani öteki nesnelerin kalabalığında -erdemsizlik dahil- gözükmediği uzayda erdemli olmanın zorluğundan dem vurmak, şikayet etmek, erdemsizlerle hemdem olmanın dışavurumudur. Hemdem olmaklık, kişilerin, yirmi dört saate bölünmüş günün tik taklarıyla kurdukları ilişkideki ortaklık değildir. Hemdem olmaklık, zamanı algılayışta, zamanı izafi kılan statikliğin ve dinamikliğin idrakindeki ortaklıkla ilintilidir. Varlık, öteki varlıkla kaçınılmaz bir şekilde hemdemdir zaten. Bunun şuuruna müdriktir ya da değildir, bu önemsizdir ya da ikincildir. Varlık, hangi varlık ya da varlıklarla hemdem olacağına karar verebilecek iradeye sahiptir. Sınırsız iradenin altındaki muhtariyet budur. Dır'lı dir'li ifadeler niçin sevimsiz gelir? Bildirdikleri için. Oysa erdemlilik-erdemsizlik ayırımı derecelendirme, rütbelendirme, seviyelendirme meselesi değildir. Sözcüklere değil, işaret ettikileri yöne odaklanmak, yani sözden anlam çağırmak mühimdir. Aksi takdirde bir bilgenin dediği gibi kişi yön tabelasına tırmanmaya başlayabilir. Yön tabelasına ve tabelanın işaret ettiği yöne bakanların gözlerine ilk çarpacak olan şey, tabelaya tırmanıp, tabelanın işaret ettiği yönde yürümeyi bırakanlar olacaktır. Bengütaşlarda, dikilmek, doğrulmak, ayakta durmak eylemleri için "tur" sözcüğü kullanılmışsa da, -tır, -dır, -tir, -dir, -tur, -dur, -tür, -dür bildirme ekine dönüşümesi Uygurcada gözlemlenmiştir.
Unutulmayan hatıraların izinde
Buğday sarısı saçların, deniz mavisi gözlerin hep aklımdaydı, bir türlü unutamıyordum. Saat gecenin üçüydü, gözlerime uyku girmiyordu. Duvardaki saatin tik taklarıyla, elimde tek parçalık fotoğrafa bakıyordum. Belki de delirmiştim, evet, seni sevmekten vazgeçmediğim için. Gülüşünü, bakışını, duruşunu bir türlü unutamadığım için delirmiştim. Fotoğrafın ardında saklanan anılar, zamanla soluklaşıp kayboluyordu.Anılarımızın izleri hala yüreğimde canlıydı, ama artık onları hatırlamak yerine, seni unutmak için yaşamaya karar vermiştim. Şimdi, her hatıra gibi, sonsuzluğa karışıyordu. Geride sadece bir gülümseme, bir hüzün ve belki de bir umut kalıyordu. Ve şimdi, yıldızlarla süslenmiş gecenin sessizliğinde, içimdeki fırtınaların yerini huzura bırakıyordum. Seni sevmek, seninle geçirdiğim her anı hatırlamak, beni bir zamanlar mutlu etmişti; ama artık o mutluluk, acının gölgesinde kaybolmuştu. Belki de bir gün, bu acı yerini huzura, yüzümdeki gülümsemeye bırakacak. Belki de bir gün, seni hatırlamak yerine, geleceğe bakacak kadar güçlü olacağım. Ve o gün geldiğinde, buğday sarısı saçların ve deniz mavisi gözlerin, artık sadece birer hatıra olacak. Ama unutma, seni sevmekten vazgeçmek, asla seni unutmak anlamına gelmeyecek. Çünkü bazı hatıralar, unutulduğunu düşündüğümüzde bile kalbimizde sonsuza kadar yaşarlar.
Kısacası...
Bir kere bir tür ameliyat için çarşamba erken çıktım kimseye de bir şey demedim. Perşembe cuma raporluydum pzt okula geldim. Kimse bir şey demedi. Bir derste bir arkadaş sınıfta yokken sınıftan çıkmıştım teneffüste bana birilerini sordu(en yakın arkadaşlarımdan okulda) neredeydin dedi sonra, ben de (tabi biraz tripliydim kırılmıştım bi tık) dedim raporluydum ameliyat (gibi bir şey) oldum dedim onu değil dersi sormuştum neyse benim gidip onları(bana sorduğu kişileri) bulmam lazım dedi gitti. Velhasılı kelam, arkadaşlarınıza sorun nerdeydin lan haber vermedin diye
Reklam
Bir genç kardeşimiz, göbekli; tik tokta bu göbeğini oynatıyormuş bir şiki şiki diye şarkı eşliğinde. 20 milyon takipçisi varmış ve kazandığı serveti sayacak muhasebeci bulamıyormuş. Haberi okuyunca "Yok yahu! Bu kadar da değildir, kim ne yapacak bu tosuncuğun şarkı eşliğinde göbek atmasını" dedim ve araştırdım ki toplumumuz bu konuyla yakından ilgiliymiş ve bu kardeşimizi gerçekten zirvelere taşımışlar. E o halde biz dağılalım; ne şiiri be kardeşim.
Kızlar size her koşulda iltifat eden arkadaşlarınız olsun erkeklere hiç ihtiyaç yok 😂 Safiye Soyman Seda Sayan dostluğunun bir tık altı ama olsun idare eder 🙂
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.