"Mutlak ve despotik bir hükümetin sadece insanları ezmekle kalmayacağını, uzun vadede bu insanların her birini insaniyetin temel sıfatlarının çoğundan mahrum bırakacağını düşünüyorum.."
İradesinin kesin işaretlerini keşfetmemiz için Tanrının bizzat konuşması gerekmez, doğanın alışılageldik ilerleyişini ve olayların gösterdiği sürekli eğilimi incelemek yeterlidir; Yaradan yüksek sesle söylemese de yıldızların uzayda onun parmağının çizdiği eğrileri izlediğini biliyorum.
O zaman herkesin yasayı kendi eseri gibi görüp benimseyeceği ve ona zorlanmadan boyun eğeceğini, hükümetin otoritesine tanrısal olduğu için değil gerekli olduğu için saygı duyulduğu ve devlet başkanına duyulan sevginin bir tutku değil muhakeme edilmiş ve dağdağasız bir duygu olacağı bir toplum tasarlıyorum. Böylece bir toplumda herkes haklara sahip olup haklarının korunacağına güveneceği için, tüm sınıflar arasında mertçe bir güven ve aşağılık duygusundan da kibirden de uzak, karşılıklı bir tür alçak gönüllülük ilişkisi kurulacaktır.
"Din adamları özgürlükle mücadele ediyor, özgürlük yanlılarıysa dinlere saldırıyorlar; soylu ve yüce gönüllü zihinler köleliği överken bayağı ve alçak ruhlar bağımsızlığı savunuyorlar; onurlu ve aydın yurttaşlar tüm ilerlemelere düşmanken yurtseverlikten ve ahlaktan uzak insanlar uygarlığın ve aydınlanmanın havarileri oluyorlar!"
Lüks zevkler, savaş aşkı, modanın egemenliği, insan yüreğinin en derin tutkuları kadar en yüzeysel tutkuları da zenginleri yoksullaştırmak, yoksullarıysa zenginleştirmek için elbirliğiyle çalışıyor gibidir.
Şu veya bu halkın çoğunluğu tarafından değil, tüm insanların çoğunluğu tarafından yapılmış ya da en azından benimsenmiş genel bir yasa vardır. Bu yasa adalettir