Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
210 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
169 günde okudu
20.YY 'ın en etkili kitaplarından demiş Time. Kolay bir okuma değil ,bir ders kitabı ya da kuramsal boğmaca gibi de değil. Anlaşılır bir yerden çok sıkmadan kısa parçalanmış bölümlere ayrılmış 200 küsur sayfacık bir bileklerini dikine kesmeme meydan okuması. Meydan okuma çünkü maalesef çok tanıdık. Türkiye'de yaşayan herkesin doğar doğmaz üzerine giydiği doğru-yanlış ele aldığı siyasi,politik kitle ve birey hareketlerini bazen nazilerden bazen dinsel yaklaşımlardan ele almış yazar. Uğraşmış o kadar. Köşedeki kahveye gitseydi söylerlerdi ,bunların kimin oyunu olduğunu. Can sıkıcı dedim,çünkü akla mantığa uymayan bunlara kim oy veriyor hala ya ;bunca rezalete rağmen kim gidiyor bu tarikatların peşinden ya serzenişlerimize açıklamalar getiriyor. Körü körüne bağlanmayı,bu amansız inadı,bir topluluğun içinde olma halini,yalana inanma ve yalan eylemi var etme üzerine yaklaşım sergileyen insanları anlatıyor. Anlayamıyorum ,öfkem hala çok diri. Bu kadar kötü olup gizli bir düşmana,bir fikre,bir inada tutunan sevgisiz ve öfkeli insanla empati kuramadığım için anlamıyorum. Etkileyici çok fazla satır var, Bütünüyle farklı fikirlere bağlı olsalarda aslında fanatiklerinin birbirinin aynı olduğunu,kitle hareketlerinin cazibesini,iktidarları değiştiren hareketlerin sebebini ,insanın ait olma ihtiyacını ve daha bir sürü şeyi anlatıyor. Kitapda da bolca geçiyor kitlesel hareketler ilginizi çektiyse Alexis de Tocqueville hakkında da okuma yapabilirsiniz. 1951 yılında yazmış,keşke bu kadar tanıdık olmasaydı.
Kesin İnançlılar
Kesin İnançlılarEric Hoffer · Olvido Kitap · 20192,755 okunma
Bu evrensel tek tiplik manzarası karşısında üzülüyor ve donakalıyorum, yitip gitmiş olan topluma yanmadan edemiyorum.
Reklam
Geçmiş geleceği aydınlatmadığından zihin alacakaranlıkta ilerliyor.
Bir devletin her köşesinde ve orada yaşayan tüm insanlara aynı yasanın aynı biçimde uygulanmaması akıllarından bile geçmemiştir.
Siyaset dünyası değişiyor; artık yeni dertlere yeni dermanlar aramak gerekiyor.
Bu sistemde yurttaşlar bir an için bağımlılıktan sıyrılıp efendilerini belirliyor, sonra tekrar tutsaklıklarına geri dönüyorlar.
Reklam
Kendi kendini yönetme alışkanlığını tamamen terk etmiş insanların, kendilerini kimin yöneteceğini doğru seçmeyi nasıl başarabileceğini anlamakta güçlük çekiyorum. Kölelerden oluşan bir halkın yapacağı seçimlerden özgürlükçü, enerjik ve akılcı bir hükümetin çıkabileceğine inanmak mümkün değil.
Özetle tüm işleri kendine bağlamak devlete asla yetmiyor, artık giderek bu işler hakkındaki kararları da hiçbir denetime tabi olmaksızın ve hiçbir yardım almaksızın kendisi veriyor.
Diğer tüm alanlarda olduğu gibi eğitime de tek tiplik hakim. Özgürlük gibi, farklılıklar da günden güne yok oluyor.
Tüm koşullar eşitsiz olduğunda hiçbir eşitsizlik kimsenin gözüne batacak kadar büyük görünmez.
Reklam
Eşitlik çağlarında kimse benzerine kendi gücünden katkıda bulunmak zorunda olmadığından ve kimsenin de benzerinden büyük bir destek beklemeye hakkı olmadığından, herkes aynı zamanda hem bağımsız hem de güçsüzdür.
Hükümetler birbirlerine hiç benzemeyen topluluklara aynı yasaları ve aynı teamülleri dayatmak için debeleniyor.
Zaten demokratik halkların zihni, felsefede ve dinde olduğu gibi siyasette de basit ve genel fikirleri severek benimser. Karmaşık sistemler onu iter ve tüm yurttaşlarının tek bir tipe benzediği ve tek bir iktidarca yönetildiği büyük bir ulus hayalinden hoşlanır.
1.500 öğeden 5,3bin ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.