Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Berk Burak Selim

Berk Burak Selim
@toprak_dan
İlkem: Yurtta barış dünyada barış MKA... Bisiklet sürmeyi ve kitap okumayı, doğayı ve evreni seven bir insanım. Sevgi ve bilgi paylaştıkça çoğalır. Instagram antalya.kitap.severler
Ego
Ego bir buzdağıdır. Onu erit. Onu derin sevginin içinde erit, böylelikle o kaybolsun ve sen okyanusun parçası hâline gel.
Reklam
Makyaja Övgü
"Büyüleyici ve doğaüstü görünmeye çalışmak kadınların hakkı- dir ve hatta bu, bir bakıma kadınlık görevini yerine getirmektir; kadının şaşırtması ve cezbetmesi gerekir; kendini idol olarak gö- ren kadın, hayranlık uyandırmak için süslenir. Yürekleri kendi boyunduruğu altına almak ve zihinleri şaşırtmak için, doğanın üstünde yer almak için
Tarım Alanları Hızla Düşüyor
1950 lerden şimdiye geldiğimizde toplam tarım alanı ülkemizde yarı yarıya düşmüş. Çok ilginç değil mi? Nüfus neredeyse 3 katına çıkarken tarım alanları yarı yarıya düşmüş. Dünya genelinde de buna yakındır büyük ihtimalle.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Tarım işletmeleri
Genel anlamda işletme denildiğinde ekonomik anlamda mal ve hizmet üretmek amacı ile faaliyette bulunan kuruluşlar akla gelmektedir. Bir başka bakış açısıyla ise işletme; üretimde kullanılan girdileri bilinçli ve uyumlu bir şekilde bir araya getirerek, mal veya hizmet şeklindeki ürünleri ortaya çıkaran ekonomik birimler olarak ifade
Sadakatsizlik
Sevdiği, beraber olduğu erkekten başka erkeklerin de parasını alan bir kadın, er geç sevdiği erkeği, onun kendisine sağlayabileceği iyi geleceği kaybedecektir. Kaybı bu kadarla da kalmaz. Sadakatsizliği, değer bilmeyişi yüzünden o erkekle ilişkisi kalmayınca, başka erkekler de ona karşı tavır alırlar. Kısaca söylemek gerekirse, bir kayıp, beraberinde başka kayıpları da getirir.
Reklam
Türkiye de kentlerde park ve bahçeler
2000'li yılların başında Dünya Sağlık Örgütü (DSO), yaptığı projeksiyonlarda, 2050 yılında tüm dünyada insanların % 70'inin kentlerde yaşayacağını tahmin etmişti. Ama günümüzde gelinen nokta 2050'ye kalmadan bu oranın yakalanacağını gösteriyor. alanlarda, doğal çevreyi tahrip ederek bu kadar çok insanın bir arada yaşaması
ÇED Ne oldu Türkiye de
Çevresel etki değerlendir- mesi (ÇED) çalışmaları kapsamında yapılan halkı bilgilendirme toplantıları oldukça tartışmalı geçiyor. Bazen toplantılar tartışma- lar nedeniyle hiç yapılamıyor. Peki, ÇED nedir ve pek çoğumuza anlatıldığı gibi ekosistemleri, çevreyi ve insan sağlığını koruyacak bir yasal düzenleme midir? Baştan söyleyeyim,
Gezegeni kurtarmak için
Yaşamı ve insanlığı kurtarmak için gezegeni kurtarmak istiyor- sak öncelikle kapitalist sistemi ortadan kaldırmak zorundayız. Iklim değişikliğinin, enerji, gıda ve mali krizlerin korkunç etkileri genel olarak insanlardan değil, sınırsız endüstriyel kalkınma düşüncesi ile insanlık dışı olan kapitalist sistemden kaynaklanmaktadır. İkinci olarak
Toplumsal ekolojinin ilkeleri
Toplumsal ekolojinin ilkeleri Toplumsal ekoloji birbirleriyle ilişkili bazı önermeler üzerine ku- ruludur: • Insan doğanın bir parçasıdır, ancak eşsiz bir toplumsal farkında- lığa sahiptir. • Çevresel kriz toplumumuzun merkezindeki hiyerarşik iktidar ya- pılarından kaynaklanmaktadır. • Bu iktidar yapıları insanlara da, en azından çevreye verdiği kadar zarar vermektedir. • Toplum yapısını ekolojik ilkelere dayandırarak doğa ile ilişkileri- mizi değiştirebiliriz. • Bu ekolojik ilkeler eşitlikçi ve karşılıklı yardıma, şefkate ve toplu- lukçu değerlere dayalıdır. • Bu değişim radikal kolektif eylem ve işbirliğine dayalı toplumsal hareketlerle elde edilecektir
Derin ekolojinin sekiz ilkesi
1- Yeryüzündeki insan ve insan dışı yaşamın refahı ve ge- lişimi kendi içinde değer taşır. Bu değer insan dışı dünyanın insan amaçları için taşıdığı faydadan bağımsızdır. 2-Yaşam biçimlerinin zenginliği ve çeşitliliğı bu değerlerin gerçekleşmesine katkıda bulunduğu gibi aynı zamanda kendi içlerinde de değerlidir. 3- Insanların, yaşamsal ihtiyaçlarını karşılamanın dışın- da bu zenginliği ve çeşitliliği azaltmaya hakkı yoktur. 4- Insan yaşamının ve kültürlerinin gelişimi insan nüfu- sunun ciddi oranda azaltılmasına engel değildir. Insan dışı yaşamın gelişimi için bu azalma gereklidir. 5- Insanların insan dışı yaşam üzerindeki şu an sahip ol- duğu müdahale düzeyi aşırıdır ve durum hızla kötüye gitmek- tedir. 6- Bu nedenle politikaların değiştirilmesi gerekir. Politi- halardakı değişiklikler temel ekonomik, teknolojik ve ideolojik yapıları etkileyecek, sonuçta ortaya çıkacak durum ise bugün- künden çok farklı olacaktır. 7- Ideolojik değişim gittikçe artan bir yaşam standardı ta- kıntısı yerine (içkin değer durumlarında olduğu gibi) niteliğe önem verilmesi Sayısal olarak büyük olan ile ni- telik olarak büyük olan arasındaki ayrıma yönelik derin bir farkındalık oluşacaktır. 8- Yukarıdaki hususlara katılan kişiler gerekli değişimle- rin gerçekleştirilmesi girişimine doğrudan ya da dolayı ola- rak katkı yapmak zorundadır.
Reklam
Yeşil Politika nedir?
Jonathon Porritt'in yeşil politikanın temel ögelerini tespit için kullandığı ölçütler şunlardır. • Yeryüzü ve üzerindeki tüm canlılara karşı saygı, • Dünyanın zengınlığını üzerinde yaşayan tüm halklarla paylaş- maya istekli olmak, • Refahın ekonomik büyüme yarışı yerine, sürdürülebilir seçenek- lerle elde edilmesi; • Nükleersiz savunma
Dünya Gezegeni Bitkilere ait
Dünya gezegenine ve Dünya üzerindeki hayata bakma şeklimiz ile bilişsel varlıklar olarak bitkilerin incelenmesi arasında verimli bir eşleşme olabilir. Zekâ yalnızca bir insan özelliği değildir; zekâ farklı organizmalarda çeşitli şekillere bürünebilir. Eğer bitkilerin kapasitelerine açık bir zihinle bakarsak, onların kendi başlarına zeki organizmalar olduklarını fark etmememiz mümkün değil. Bitki zekâsına yönelik bakış açısı ve özgürleşme için gastronominin özünde yer alan vizyon değişikliği, dünyayı "baş aşağı" gözlemleyerek bakış açımızı değiştirmemizde yardımcı olabilir. Yediklerimizi kontrol ederek, yani türümüzün hayatta kalmasına yardımcı olacak mümkün olan tek şeyi yaparak, Dünya üzerindeki değerli varlıkları korumada olumlu etki yapabileceğimize inanırsak, bir sonraki adımımız bitki dünyasını kökten bir yenilikle ele almak olur. Bu sebeple, bitkilere temel haklar verilmesi ihtiyacı ile ilgili tartışmanın artık daha fazla ertelenemeyeceğine inanıyorum çünkü bitkiler canlı, karmaşık ve evrimsel organizmalar. Bunlar doğanın ve bütün bitkilerin faydalanması gereken haklar. İster insan ister hayvan, isterse de bitkilerin yaşam hakları olsun, bu hakları korumak gerektiğini hatırlatmak istiyorum ve kendimizi diğer canlı organizmaların kaderinin mutlak efendileri konumuna taşımanın etik olarak savunulamaz olduğunu düşünüyorum.
Yavaşlığa Övgü
Tahmin edebileceğin gibi bitkiler üzerinde çalışırken, yavaşlık konusuna ayrı bir ilgi duyuyorum. Bitkilerin davranışlarının takdir edilmemesi (onların kendi gerçek davranış- ları olan sofistike organizmalar olarak kabul edilmediği gerçeği vb.), tüm eylemlerinin bizimkinden farklı zamanlarda, normal- den çok daha yavaş yürütüldüğü gerçeğinden kaynaklanmakta- dır. Hız, bugün belirleyici bir faktör; bu bir erdem olarak kabul ediliyor. Ancak ben bunda bir erdem göremiyorum. Star Trek dizisinde, Enterprise uzay gemisinin aşırı hızlı hareket eden var- lıkların yaşadığı bir gezegene vardığı bir bölüm vardı. Bunlar, uzay gemisindeki mürettebatı organik olamayacak kadar hare- ketsiz varlıklar olarak algılayan yüksek hızda hareket eden var- lıklardı. Mürettebatın herhangi bir hareketini algılayamadıkları için onların zeki olmadığı sonucunu çıkarıyorlar ve keyifli bir şekilde onları yok etmeye başlıyorlardı. Bu sıradan bir hikâyeydi belki, fakat bir bakıma biz insanların bitki dünyasına karşı tav- rını mükemmel bir şekilde ortaya koyduğu için ilginçti. Bitkiler bizimkinden çok daha yavaş sürelerde hareket ettikleri için, bu organizmalara hak ettikleri değeri vermiyoruz. Hızın, karma- şıklıkla ya da sağlıkla veya zekâyla hiçbir ilgisi yoktur. Çünkü saniyede seksen kere kanat çırpan bir sinek kuşu biz insanlardan daha karmaşık bir yapıya sahip değildir.
Biyoçeşitlilik
Yirminci yüzyılın başında iki binden fazla armut çeşidi yetiş- tirilirken, bugün manav tezgahlarındaki armutların �'sını yalnızca iki çeşit oluşturuyor. Tıpkı binden fazla çeşide sahip patatesin yerini dört tanesinin alması gibi. Süt makinası olarak algılanan Hollandalı Friesian ineğini yetiştirmek için kurban edilen diğer tum inekler de armut ve patateslerle aynı akıbeti paylaşıyor. "Verimlilik" adı verilen düşünce biçimi, gıda üretiminde odaklanılan biricik kavram olmaya devam ederse domates, mısır, çilek ve daha nicesi aynı kaderi paylaşmaya mahkûm olacak, hatta çoktan oldu bile. Bitkiler üzerine yaptığı olağanüstü çalışmalarla adını duyu- ran botanikçi bilim insanı Mancuso ile "Slow Food" ve "Terra Madre" oluşumlarının fikir babası, gazeteci-yazar ve aktivist Petrini, iki İtalyan, biyoçeşitliliği iki farklı bakış açısından ve olağanüstü bir sezgiyle gündeme taşıyorlar. Yoksullaşıyoruz. Dünya'nın kaderini kendine dert edinmiş insanların zihinlerini harekete geçiren Mancuso ile Petrini artık gelecekte değil gündelik hayatımızda karşı karşıya kaldığımız yoksulluğu tersine çevirmeye çabalıyorlar. Okuru. bir ilham kaynağı olarak doğaya bakmaya davet ediyorlar. Bitkilerin kapasitesine açık zihinle ve sevgi dolu bir yürekle bakmayı becerebilirsek, insanlığın önüne yeni bir yaşam biçimi serilebilir. Biyoçeşitlilik bitkisinden hayvanına, gezegenin yeniden kazanmak zorunda olduğu bir zenginlik Yeter ki insanlık, gerçek zenginliğin bu olduğuna ikna olsun.
Ütopya mı yoksa gerçek mi?
Bizi bir yağmur ormani ekosistemi olarak düşünmek hoşuma gidiyor. Üst kaplama veya katmanda birbirine geçen ağaç dalları sanki bütün, tek bir yeşil okyanusudur. Eğer toplum seviyesinden bakarsanız EVI de birleşik bir bütüne benzer. Yağmur ormanının orta katmanında fark lılıklar vardır. Ağaç gövdeleri farklıdır ama yine de ağaçlar arasında
57 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.