Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ahmet Soysal

Ahmet SoysalBeyaz Özel yazarı
Yazar
Derleyen
Çevirmen
7.4/10
42 Kişi
152
Okunma
14
Beğeni
2.276
Görüntülenme

Hakkında

Ahmet Soysal (d. 1957, İstanbul), felsefe yazarıdır. İstanbul Saint-Joseph Fransız Lisesi'nde ve İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü'nde eğitim gördü. Herhangi bir üniversiteye bağlı olmadan çalışmaktadır. Metinlerini Türkçe ve Fransızca yazar. 1976'ya kadar Paris, Brüksel, Beyrut ve yeniden Brüksel'de yaşadı. 1976'dan beri İstanbul'dadır. İlk felsefe yazısını, dört arkadaşıyla birlikte kurduğu Beyaz dergisinin 1. sayısında yayımladı (Spinoza, Kurumlar ve Özgürlük, 1982). 1983 yılında Fazıl Hüsnü Dağlarca ile tanışan Soysal, şairin üstüne denemeler yazdı, şairin eserlerinden Fransızcaya çeviriler yaptı, onun yayın işlerinin sorumluluğunu üstlendi. Ahmet Soysal, 1995'e kadar 20 sayısı çıkan Beyaz dergisinde kendi yazılarının yanı sıra Fransızcadan çevirdiği felsefe ve şiir metinleri yayımladı. Böylece Antonin Artaud (1982'den itibaren), Gilles Deleuze (1983), Jacques Derrida (1986), Maurice Blanchot (1983'ten itibaren), Emmanuel Levinas (1989) gibi yazarların ilk çevirileri ya da ilk çevirilerinden bazıları bu dergide yayımlandı. 1992-1996 arasında Paris'te Ecole Normale Supérieure'de Alter fenomenoloji dergisi çevresinde düzenlenen seminerlerde konuşmalar yaptı. 1994'ten beri İstanbul Fransız Kültür Merkezi'nde Fransa Dışişleri Bakanlığı'nın Yayına ve Çeviriye Destek programını yönetmektedir. Soysal Türkçe kitaplarında ve Fransızca makalelerinde ağırlıklı olarak zaman, vücut ve "kendilik" temalarını işlemektedir "Kendilik, "ben" sözcüğünden ya da "kavramından" önce, öznenin vücuduyla, ya da vücut olarak özneyle, ilgili bir niteliktir, daha doğrusu ona içkindir. Vücutsal birey (ya da vücut olarak özne), "kendi"dir; ancak "kendi" olarak vücutsal bireydir: ve bu "kendi" belirlenimi dilden öncedir ve her çeşit dili (daha doğrusu, dilin her çeşit öznel kullanımını) taşır. Başka deyişle, vücutsal bireyin "kendi" olabilmesi için dile ve kurumlara ihtiyacı yoktur; o, özü itibarıyla "kendi"dir, "kendilik" olarak vücutsal bireydir." Ölüm Yazı Vücut, 2004, s. 28). Ego sorusu, çalışmalarında merkezî bir yer tutmakla birlikte, öznelerarasılık, başkalık, toplum gibi konulara da açılmaktadır ("Eğer birlikte-oluş, transendental nitelikliyse, bu birlikte-oluş'un üç temel boyutu olarak görünen başkası-ile-ihtiyaç ilişkisi (ki aynı zamanda nesneler-ile-ihtiyaç ilişkisi'dir), başkası-ile-arzu ilişkisi, başkası-ile-dilsel iletişim de, değişken bir iç içeliği kapsayarak, indirgenmez bir nitelik taşımaktadır." Birlikte ve Başka, 1999, s. 15). Birey ile toplumu, vücut temelli fenomenolojik bakış açısında bir arada düşünen Ahmet Soysal'ın yaklaşımında siyasi bir açılım vardır. Bu açılımda, öne çıkardığı kavramlardan biri "konum" kavramıdır: "Yer'in, insan öznelerinin "karşı karşıya" ve "bir araya" gelmesiyle oluşan belirlenimine konum (position) diyebiliriz. (...) Konum, sadece yer'le ilgili değil, yine temel olarak zaman'la da ilgilidir. Konum, zamansal'dır. Konum'un bir oluş'u (devenir) vardır. (...) Konum, başka konumlara "değmektedir" ya da onlarla bağlantılıdır, hatta iç içe'dir. Bu çoğul-konumluluk, bütünler ve bütünlerin toplamı olarak ele alındığında (...) konum, en genel anlamıyla, Tarih'in bir şimdiki-zamanı'nın somutluğu demektir. (Buna göre de, Tarih genel anlamıyla konumsallıktır.)" (Devrim Düşüncesi, s.29) Soysal'ın çalışmalarında, düşünce tarihinde ve çağdaş felsefede değişik biçimlerde süregelen kimi karşıtlıkları ya da ayrımları diyalektik yaklaşımdan bağımsız olan özel yollarla aşma çabası göze çarpmaktadır. Buna göre, Soysal'ın öne sürdüğü "konum" kavramı, ego/toplumsal, yer/zaman ikiliklerini, onları oluşturan terimlerden her birine aynı önceliği tanıyarak bağlantı ya da birlik durumunda ele almak zorunluluğunu dile getirmektedir. İtkisel Mantık (2012) kitabında, Soysal, itki ve mantık kavramlarını genişleterek, "jenealojik" bir bakış açısıyla, ve en yeni bilimsel çalışmalara göndererek, temel gördüğü üç itki tipini ele almaktadır: kozmolojik itki, biyolojik itki, dilsel itki. Çalışma, üç itki tipinin birliği sorusuyla birlikte bir ontolojik düşünceye, ve buradan da yenilenmiş bir ego düşüncesine açılmaktadır. "Ekran-ego" ya da "ego'sal eşik" kavramlarıyla, artık bedenselin de berisinde bir ego söz konusu olmaktadır. Buna göre, kendiliğin içkin yaşamı, gücül ve genel bir içkinlik düzlemine "kaydolan" bir yaşamdır. Burada iki "aynı'lık" kipi bağ oluşturmaktadır: eşiğin aynı'sı ile gücülün aynı'sı. Öznenin olumsal ve sonlu yaşamı, bu iki aynı'lık "arasında" meydana gelen bir süreçtir. Ahmet Soysal'ın felsefe tarihine değinen çalışmaları da vardır (bkz. Birlikte ve Başka I ve II). Edebiyat ve sanatla ilgili çalışmalarında felsefi yaklaşımını korumakta, söz konusu alanların temel sorunsallarını, uç anlatımlarını ele almaktadır. Çağdaş şiir ile çağdaş görsel sanatlar bu tür yazılarının önde gelen odakları olsa da hat sanatı, klasik ve çağdaş Batı müziği de ele aldığı konular arasındadır. Ruh Sorusu (2013) kitabında, Ahmet Soysal, bir yandan (kitabın ilk bölümü), Ruh (pneuma), Nefs (psükhe), Akıl (nous) kavramlarının yaşamsal deneyimde ayrılmasını ve kesişmesini, diğer yandan (kitabın ikinci bölümü), bu kavramların (öncelikle Ruh kavramının) üç tektanrıcı gelenekte ve felsefe tarihinde ortaya çıkışını ele almakta. Canlı Alev (2015), önceki iki kitabın tema'ları olan itki ile ruh tema'larını bu kez birlikte - karmaşık bağlarında - ele alma çabası içinde. İtki ile Ruh'un birlikte sorunsallaştırılması, önceki iki kitabın yaklaşımlarını derinleştirirken, özellikle yaşam, beden gibi temel sorulara odaklanıyor. Kitap, çağdaş fiziğin keşifleriyle birlikte matematiksel aklın belirlenimini ele aldıktan sonra, sırasıyla Herakleitos, Ahmed Gazali, Mevlana, İsmail Hakkı Bursevi, Freud, San Juan de la Cruz, Tevrat, İncil, Kuran'dan metinleri yorumluyor. Soysal, Ekim 2015'de Yolun Farkı (Bir Tao Tö King Okuması) yapıtını yayımlamıştır. Bu kitap ünlü Çin düşünürü Lao Zi'nin Tao Tö King (Yolun ve Erdemin Kitabı) adlı klasik yapıtının sunumunu, çevirisini ve kapsamlı bir yorumunu ortaya koymaktadır. Çalışmanın amacı, bu antik düşünceyi Batı felsefesinin kategorilerine indirgemeden kendi farkında ele almaktır. Bunu yaparken, Batı felsefesinin özellikle çağdaşlığında öne çıkan içkinlik, gücüllük, yaşam, beden kavramlarıyla ilgili ve genel olarak etika ve politika alanlarıyla ilgili yeni düşünce olanaklarının sınanması kaçınılmaz duruma gelmektedir. Böylece yorum, Tao Tö King metninde, çağdaş tartışmaları besleyecek kozmolojik, etik ve politik eksenleri ortaya çıkarmaktadır. 2016'da yayımlanan Nagarjuna'nın Düşüncesi, Budizm'in Mahayana öğretisine bağlı Orta'nın Sistemi'nin Hint düşünür Nagarjuna (1. - 2. yüzyıllar) tarafından yazılmış kurucu yapıtının çevirisinden ve sistematik sunumundan oluşmaktadır. Sistematik sunum sırasıyla mantıksal yöntem ve aklın statüsünü, türeyiş sorunsalını, Orta'nın fiziğini, fenomenin yapısı ve canlı öznenin fenomenolojisini, öz doğa ve bağımlı varoluş sorunsalını, etiko-mistik sorunsalı ele almaktadır.
Unvan:
Felsefe Yazarı, Çevirmen
Doğum:
İstanbul, Türkiye, 1957

Okurlar

14 okur beğendi.
152 okur okudu.
4 okur okuyor.
125 okur okuyacak.
3 okur yarım bıraktı.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Reklam
Ece Ayhan
Dedi ki (kolay kolay böyle konuşmazdı): "Bazen yemek yiyecek param olmuyor; böyle yapıyorum; bir ekmek satın alıp onu yiyorum".
Sayfa 49
Söylenemez olana değmektir yazı, çıplak yazı, kendi kendine koşan ya da sürünen yazı: ve bu söylenemez olan vücuttur, ve Tanrı’dır, ya da ikisinin kaynaştığı içkin Hayat… Ama söylenemez olan Hayat ise, aynı zamanda, onun her anki kıyısı ve uçurumu, sonsuz kuyusu, ölümdür de. Ama söylenemez olan vücut, Hayat, Tanrı, ölüm ise, aynı zamanda yazıdır da, çünkü yazı bir hayattır, ölümü taşıyan…
Sayfa 11
Maurice Blanchot
Belki de ölen her şey, gün bile, insana yaklaşıyor, insana ölme gizini soruyor.
Maurice Blanchot
Kendisi için fazla güçlü bir ölüm ile işi olan [aurait affaire à] bir insanın başına ne gelir? Şiddetli ölümden kurtulan her insan, bir an bu yeni boyutun yansımasını taşır.
Reklam
Büyük Orta Yol Sistemi
Ahmet Soysal'ın incelemesi en büyük ustalardan olan Orta'nın Sistemi'nin kurucusu Nagarjuna'yı ele alıyor. Nagarjuna'nın Düşüncesi Orta'nın İncelemesi'nin ilk çevirisini sunarken, çeviriyi, bu zengin felsefi kaynağı odağına oturtan eleştirel bir yorum izliyor. Çalışma Nagaruna'yı insanlık tarihinin bilgi-inanç bağlamına yerleştiriyor ve onun eşsiz inanç ve felsefe ufkunu önümüze seriyor. Nagarjuna Günümüz İnanç Ve Siyasetinin Çelişkilerine Işık Tutan Eşsiz Bir Metin "Buddha'dan sonra Küçük Taşıt'ın öğretileri yayılırken, Büyük Taşıt'ın (Mahayana'nın) öğretileri aynı yayılmayı göstermeyip, onların pratiği ve incelemesi bozulmaya yüz tutmuştu. Bu durumda iki kurucu usta ortaya çıktı: Nagarjuna ve Asanga. Nagarjuna (1.-2. yüzyıllara doğru) Orta'nın Sistemi'ni (Madhyamaka) kurdu. Burada Türkçe'de çevirisi ilk kez sunulan Orta'nın İncelemesi Nagarjuna'nın temel teorik yapıtıdır. Bu eşsiz yapıtın etkisi yüzyıllar boyu Çin'de olsun, Japonya'da ve Hint-Tibet düşünce çevresinde olsun, hiç azalmamıştır. Orta'nın İncelemesi, her büyük yapıt gibi, kendi bilgi-inanç-tarih bağlamıyla sınırlanan bir yapıt olmayıp, evrensel bir değer, bir anlam taşımakta. Nagarjuna'nın Düşüncesi başlıklı çalışma, yazarın metninin öncesinde, onun kurduğu Orta'nın Sistemi'ne kapsamlı bir giriş oluşturma amacında.
Nagarjuna'nın Düşüncesi
Nagarjuna'nın Düşüncesi
Üç Uç: Artaud Beckett Blanchot
"Çünkü Artaud’yu örneğin sadece şair olarak alırsak, o zaman ondan daha büyük şairlerin olduğunu kabul etmek zorunda oluruz: sadece çağdaşları arasında, Eluard, Michaux, Pierre-Jean Jouve ya da Saint-John Perse, salt şair olarak ondan daha büyüktür. Diğer yandan, Artaud’yu salt denemeci ve düşünür olarak alırsak, onu ne çağının Bergson, Whitehead, Wittgenstein, Husserl, Heidegger gibi düşünürleriyle karşılaştırabiliriz, ne de çağının felsefe kıyısında düşünce uğraşı vermiş Paul Valéry, Georges Bataille gibi yazarlarıyla."
Ahmet Soysal
Ahmet Soysal

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
53 syf.
·
Puan vermedi
Kitap yazmış olmak için kitap yazmayı gördük. Edebiyat-ı Meşrubat bunlarla dolu son zamanlarda ama bunun felsefeye sirayet ettiğini ilk kez görüyorum açıkçası. "Düşünür" kelimesi için de bunu kullanabiliriz. Düşünmek, sadece insani bir nitelik olarak ve de istemsiz de gerçekleşebilen bir şey olarak anladığımızda düşünmek kelimesi ile "düşünür olmak" denilen şeyin aynı anlama geldiğini burada görebilirim ben. Sanırım kendinden doğan kimi soruları, ilk haliyle kaleme aldığımızda düşünür olmadığımızı söylebiliriz değil mi? Ya da felsefe ile beraber varlığını oluşturduğumuz bilim dallarının anlamlandırdığı şeylerin ötesine geçip ya da onları hiçe sayıp en başa dönerek, onlar hiç yokmuş gibi davranarak yeniden felsefeyi üretmek, "Arkhe" oluşturmak doğru olmaz gibime geliyor. Mesela birer ya da biner(binlerce, milyon, milyarlarca) örnekle gerçekleştirilen eylemleri değil de hiç yoktan anladığımız bir şeyi gerçek kabul etmek, ettirmek felsefe olmasa gerek. Ben anlamadım mesela, felsefe şunu nasıl kabul ettirebilir bireylere: "Yazı, ölümden sonra hayatın varlığına inanmaktır." Sanki mantıksal olarak cümlenin kendisi bile yanlış. Neyse, bence okumayın.
Ölüm Yazı Vücut
Ölüm Yazı VücutAhmet Soysal · Norgunk Yayıncılık · 20047 okunma
96 syf.
·
Puan vermedi
Fazıl Hüsnü Dağlarca için çıkarılmış özel bir dergi sayısı. Ahmet Soysal, Dağlarca ile olan anılarını paylaşarak Dağlarca'yı yakından tanımamıza bir vesile oluyor. Sonrasında Turgay özen şiirleri de dergiye güzellik katmış
Beyaz Özel
Beyaz ÖzelAhmet Soysal · Hayykitap · 200930 okunma
Reklam
68 syf.
·
Puan vermedi
Hocamın tavsiyesi üzerine aldım. Hüsn-i hat üzerine kısa açıklamalar, önemli hattatlara ait bilgiler felsefi dille yazıl mış. Tekrar okumam gerekli diye düşünüyorum, bu sanatla ilgilenenlere tavsiye ederim.
Hüsnühat
HüsnühatAhmet Soysal · NORGUNK YAYINCILIK · 20041 okunma