taylan inanlı

taylan inanlı
@toshunpasha
21 okur puanı
Ağustos 2020 tarihinde katıldı
"üzerinde Hope yazan tabelaya bakarken, her şey yolundaymış gibi görünüyordu. Ve herkes görünene aldanmaya hazırdı. Çünkü görünene aldanmak, hayatı dayanılır kılmanın ilk şartıydı..."
Sayfa 173 - Doğan KitapKitabı okudu
Reklam
"Nereden bilebilirdi insanoğlu? Varlığının sonuçlarını. Hepsinin de yanıtı aynıydı: Hiçbir yerden... Belki de bu sayede hayat devam ediyordu. Kimse, neye neden olduğunu önceden bilemediği için... Çünkü her davranışının zaman içindeki bütün sonuçlarına önceden tanıklık eden kişinin ilk tepkisi, büyük ihtimalle, durmak olurdu. Durmak ve durdurmak. Dehşet içinde. Hareket etme korkusundan kalbi durana kadar. Çünkü her hareketin nihai sonucu acıydı ve belki de, insanoğlu bunu bilse, hiç doğmazdı. Belki de daha kötüsü, bütün bunları bilse de doğmaya devam ederdi. Ne de olsa, insandı ve doğası gereği arsızdı. Doğmak için her şeyi yapardı. Gerekirse karnından çıktığı annesinin leşini doğumhanede bırakır, hatta dünyaya ikizine yapışık bile gelir, ama yine de doğardı..."
Sayfa 305 - Doğan KitapKitabı okudu
"Ne halt olduğu hakkında, gerçekte, hiçbir fikre sahip olmadığı ölüm karşısında, “Dök bakalım şu suyu, şu otları da bir temizle” gibi cümlelerden başka tepki veremeyen insanoğlunun hayal dünyasıydı mezarlık. Ve o çocuklar da o hayal dünyasındaki Peter Pan’lar. Birbirlerine o kadar benziyorlardı ki, kardeşler büyüklerin yerine geçince aradaki fark anlaşılamıyor, bu yüzden de hiç büyümüyormuş gibi duruyorlardı. Çocuk dediğin, ölümü öğrenince büyür, gibi bir cümlenin de bu mezarlıkta bir anlamı yoktu. Çünkü eğer ölümü öğrenince büyüyorsa, mezar temizleyerek para kazanınca ne oluyordu? Altı yaşındakiler ya da duvardan atlamak için Süreyya gibi boyunun uzamasını bekleyenler? Onlar ne kadar büyümüş olacaklardı? Belki de büyüyemeden ölmüş sayılmalılardı. Böylece toprağın altıyla eşitlenmiş olurdu üstü. Herkes ölür ve konu kapanırdı. Ama olmuyordu. Çocuklar, temizledikleri mezarların üzerinde uyuyakalınca hiçbir şey olmuyordu. Güneş batınca, mezarların arasında saklambaç oynamaya başlayınca da bir şey olmuyordu. Hiçbir şey hissetmiyorlardı. Hiçbir şey eksilmiyor ya da bozulmuyordu. Bunun farkına en çabuk varan da yine onlar oluyordu. Belki de eksilme ya da bozulma buydu: Hiçbir şey hissetmemeleri..."
Sayfa 197 - Doğan KitapKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Kapının ardında gözlüklü bir adam vardı. Erken yaşlanmış bir adam. Yaşlılık, yolda yürürken üzerine düşmüş gibi. Aniden."
Sayfa 232Kitabı okudu
"Sonra İsrafil, üç nefes boyunca sessizce ezdi Derda’yı bakışlarıyla. Konuşmasına gerek yoktu. Çünkü tehdit, İsrafil’in bedeninden bir bulut gibi çıkıyor ve depodaki her şeyin üzerine çöküyordu. Derda’nın tehdit bulutundan yeterince ıslandığını düşünen İsrafil arkasını dönüp yürüdü ve duvarları kitaplardan örülmüş labirentte kayboldu."
Sayfa 235Kitabı okudu
Reklam
Geri17
112 öğeden 106 ile 112 arasındakiler gösteriliyor.