Kafka’nın en uzun ve en tanınmış öykü kitabıdır.
Kitabın başkahramanı olan Gregor samsa bir kumaş pazarlamacısıdır. Babasının, annesinin ve kız kardeşinin tüm maddi sorumluluğunu üzerine almış, bu sorumluluğun dışında babasının borçlarını ödemeye devam eden, işinde patronu tarafından ciddi bir baskı gören, sırf bu sorumlulukları doğrultusunda işinden çok keyif almasa canla başla çalışmaya devam ederken bir sabah iş için uyanmak istediğinde vücudunun bir böceğe dönüştüğüne şahit olmaktadır.
Bir böcek olarak yaşama tutanmaya çalışan gregor’un şahit oldukları, duydukları ve gördüğü muamele aslında doğal düzenin dışına çıkıldığında insanların nasılda sizi bir böcek gibi gördüğünün kanıtı niteliğinde. bir iyilik yaptığınızda karşı tarafın karşınıza geçip “e, yapmasaydın. “ demesi gibi adeta.
Kitabın dili akıcı, zaten ince bir kitap. Bir kahve eşliğinde keyifli okunacak türden ama sonrası uzun uzun düşündürecek olanlarından :))
Okuyacak olanlara keyifli okumalar dilerim …
DönüşümFranz Kafka · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022222,9bin okunma
Canım Livaneli :)
Her kitabında birçok kültürü, dini, toplumsal sorunu ve mutlaka tarihten bir hikayeyi bulduğunuz kıymetli yazarımız bu romanında ise İstanbul’a sürüklüyor sizi. Hem de taa Bizans’a oradan Osmanlı’ya ve derken günümüze…
Kitabın anlatımı akıcı, anlaşılır yani bildiğiniz masalsı Livaneli kalemi.
Leyla, Yusuf, roxy (Rukiye) ve Ali Yekta bey romanımızın içiçe geçen baş kahramanları. Osmanlı paşasının torunu olan Leyla’nın hayat hikayesini okurken, bir yandan leyla hanımın komşu çocuğu Yusuf’un günümüz şartlarındaki gazetecilik macerasını, bir yanda roxy’nin Almancı kimliğinin İstanbul’a hip-hop şarkıcısı olmasındaki asi ve arayışlarla dolu karakterini ve en sonda da kuşaklar boyu yalı sahiplerine hatta Osmanlı paşalarına uşaklık yapmış olan ali Yekta beyin hikayesini okuyacaksınız.
Göçün ve savaşların kültürlere olan etkisinin yanında mevcut halkın sürekli değişerek İstanbul evlerinin sürekli birini evinden etmesine şahit olacaksınız. Yılların bu olağan değişimi içinde en sonunda da Leyla’nın evinin Leyla’ya kaldığını…
Livaneli okumak isteyenlere ya da okuyacak olanlara severek tavsiye ederken, keyifli okumalar dilerim :)))
Gustave Flaubert, yazdığı bir mektupta bu kitap için “ duyarlı ruhları acımaya yöneltmek, ağlatmak istiyorum, çünkü ben de onlardanım.” Diyor. Bu kitap bana yazarın bir nevi günah çıkarması gibi geldi. Çünkü madame bovary’de ele aldığı kadın karakter ile bu kitaptaki kadın karakter tamamen birbirinin tersi özellikte. Ama tabii bu tamamen şahsi
Çalıkuşu’nu İlk kez ilkokul yıllarımda okumuştum. Hatta o zaman TRT’de Aydan Şener’in başrolünde olduğu bu diziyide okuldan gelince zevkle seyretmiştim.
Yıllar sonra o çocukluk günlerine, masum zamanlara yeniden dönmek istedim. Hemde üzerinden 20 yıldan fazla geçmişken bakalım şimdi ne düşüneceğim diye merak ettim için için :)
İyi ki de
Ah, bu erkekler !
Hepsinde aynı gurur, aynı kendini beğeniş. Bizim de bir kalbimizin olduğunu, bizim de “mutlaka” isteyecek bir şeyimiz olabileceğini, bir türlü akıllarına getirmek istemiyorlar.
Emrah Safa Gürkan;
-Neden farklıya tahammül edemiyoruz?
-Neden insanları konuşmalarına göre yargılıyoruz?
-Neden dedikodu yaparız?
-Erkeklerle kadınlar neden farklı meslekler seçer?
-Neden hala ısmarlıyoruz? Ya da hesapsızlığın hesaplılığı
-Neden büyü ve fala inanırız?
Diye 6 adet sorunun cevaplarını veriyor bu kitapta bize.
*önce ilk yorumumu