Zaten dünyanın en güzel ve en acı verici yerleriydi havalimanları, otobüs terminalleri, tren garları. İnsanları ayıran ve insanları kavuşturan tüm o yerler…
Siz ruhunuzun (bilinçaltınızın) kaptanı ve kaderinizin efendisisinizdir. Unutmayın, seçim yapma özgürlüğüne sahipsiniz. Hayatı seçin! Sağlığı seçin! Mutluluğu seçin!
“Yaşasın!” demiş küçük kız, “Artık ikinizle birlikte yaşayabileceğim! Artık iki babam var!” Kız şövalyenin boynuna sarılmış… Mutluluktan şövalyenin etrafında dönmeye, dans etmeye başlamış. Fakat küçük kızın bilmediği bir şey varmış. Bu onun şövalyeyi son görüşü olabilirmiş… Kimsenin iki evi, iki ailesi olamazmış… Kimse iki farklı dünyaya ait olamazmış. Kimse aynı anda iki evde olamaz, aynı anda iki farklı yerdeki iki kişinin boynuna sarılamazmış. Bu mutluluk kızdan şövalyeyi, şövalyeden kızı alacakmış. Olsun, şövalye buna razıymış. Kendisine bir aile veren, bir hayat veren bu kızı evine götürmek onun tek isteğiymiş…
Gülüşü, savaş görmemiş, açlık yaşamamış, ekonomik kriz geçirmemiş, refah ve huzur içindeki bir ülke kadar güzeldi. Öyle bir ülke yoktu. Belki de gülüşü bu yüzden eşsizdi.