Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Meydanda asılan birini düşün ve toplanıp iştahla o olayı seyreden topluluğu. Bu kalpsizliğin iştahıdır. Diğer yandan bilgiye dayalı bir iştah da var. Çok okumak mesela, bir iştah belirtisi. Ama kütüphanelerce okumuş bir insan idamdan yana olabiliyorsa, işte bu iştah değil oburluktur. Bilginin faydaya dönüşemediği bir hal, yaraya ilaç olmayan bilgiler çöplüğü...
Ahmet Mümtaz TaylanKitabı okudu
Yaşamak
Ve böyle yaşamaya devam edeceğiz; sen ve ben, ben ve onlar, hiç bıkıp usanmadan birtakım hareketleri tekrarlayacağız, ölüme meydan okumak ya da hazırlanmak amacıyla sevdiğimiz, arzuladığımız, inandığımız ve dövüştüğümüz zamanların anısıyla yaşayacağız. Carlos Fuentes
Reklam
Adagio
Sol Minör Adagio, o pencereden dışarı süzüldü, tüm zarafetiyle önce İtalya'ya sonra bütün Avrupa ülkelerine ve ardından dünyanın her köşesine yayıldı. Dresden'in incilerinde yanarak ölen Adagio, Zümrüd- ü Anka misali kendisini yakan alevlerin külünden yeniden hayata dönmüş ve tükenen tüm hayallerin simgesi olarak geçtiği her yere umut vermişti. Kimi zaman bir filmde, belgeselde ve bir şarkının içerisinde hüznü veya umudu pekiştirmek için çalındı ruhumuza. Kışın fırtınalı karda, baharın kokusunda, yazın mavisinde ve güzün sarısında ağır ruhlu Adagio vardı, herkes tanırdı onu, ismi henüz bilinmeyen sevgili gibi gelirdi hep, bitmesin istenirdi.
“Benim hayatımın amacı ne ve onunla ne halt edeceğim? Bu soruyla boğuşmakla geçti yıllar. Asla istediğim bütün kitapları okuyamayacağımı; olmak istediğim bütün insanlar olamayacağımı ve yaşamak istediğim bütün hayatları yaşayamayacağımı hissettim. Korkunç derecede sınırlıydım. Korkuyordum.”
" Hayat baştan aşağı tereddüt" diye geçirdi içinden, "Kesin olan tek şey sonu. İkimizin de çok iyi bildiği.”
Her şey
Şu hayatta her şey belki, her şey biraz, her şey birkaç, her şey şöyle böyle, her şey yarım…
Reklam
Kadının gözleri yerine saçlarına baksaydı, günün birinde böyle derin düşüncelere dalması gerekmezdi. Olmadı ama ... Gözlerine baktı bir kere. Hem de uzun uzun.
Onunla aynı odada nefes almaya bile dayanamazken içine sızmasından kurtulamamak bir tür ölüm sayılmaz mıydı?
Seni aldatmadıysam, olmayandan çalmadıysam, birine yan gözle bakmayıp sana yalanlar söylemediysem, hakaret etmediysem gitme.
Sayfa 47 - KalbenKitabı okudu
Kendini arayan adam
Ben bir yavşaktım. İnsanlara gerçek yüzünü göstermekten korkan, kendisi olamayan bir adamdım. İnşa ettiğimi zannettiğim tutarlı bir kişiliğim yoktu. Bir yalandım ben. İyilik ve kötülüğü tartmak haddime bile değildi. Ona buna boncuk dağıtan bir dallamaydım.
Reklam
Kendimi yargılayacaksam bir sisteme ihtiyacım vardı. Ne kendime torpil geçmeli ne de gereksiz biçimde acımasız davranmalıydım.
Dostoyevski
Tuhaf bir mistisizmi vardır Dostoyevski'nin. İnsanın en derin yanlarına ulaşmayı başarmıştır. Arızaları olan bir insandır, sara hastasıdır. Çok aydınlık bir dili vardır ve tercümesi çok zordur. İyi ki son yıllarda Türkçe'ye doğrudan tercüme eden 3çevirmenler ortaya çıktı. Dilerim ki sayıları giderek artar. Psikanaliz teknikleri o kadar içsel ve gözleml o kadar kuvvetlidir ki, onsuz bir dünya tasavvur edemezsiniz. Çünkü yazdıklarıyla bütün insanları ve insanlığı kavramıştır.
Sayfa 32 - İlber OrtaylıKitabı okudu
DOSTOYEVSKİ ENTERNASYONELDİR
Önceleri Dostoyevski ve Tolstoy ayrımını yalnızca ben yapıyorum zannediyordum. İki saik olabilir bu ayrımın arkasında. Bir kere, ikisi de çok okunan yazarlar. Geçmişte, bizdeki tercümeleri çok değildi, çeviriler daha çok Fransızca üzerinden yapılırdı. Bir tarihte Kazan Kültür Bakanı gelmişti." Tolstoy çok Rus, Dostoyevski ise insan" demişti. Dostoyevski'nin Tolstoy'a göre daha çok insan bakışı taşıdığını söylemişti. Gerçekten de böyledir; Tolstoy'un romanlarında isimler ve ortam değişirse roman bir şeye benzemez, etkisini kaybeder. Dostoyevski'de ise isimler ve ortam değişse bile roman etkisini kaybetmez. Çünkü Dostoyevski enternasyonaldir. Tabii bu enternasyonellik, yerel yönleri olmadığı anlamına gelmez. Andre Gide değinmiştir buna;" Tevazusu, tecerrütü, tecrit biçimi, biz Batılıların bildiği bir şey değildir." diyerek. Her halükarda Dostoyevski okumak için Andre Gide'e de bakmak lazımdır.
Sayfa 32 - İlber OrtaylıKitabı okudu
Kimim Ben?..
Kendimi yargılayacaksam bir sisteme ihtiyacım vardı. Ne kendime torpil geçmeli ne de gereksiz biçimde acımasız davranmalıydım.
Sayfa 34 - Ercan Mehmet Erdem / Kendini Arayan AdamKitabı okudu
“Sonra bir gün öleceğimi fark edince her şey anlamını yitirdi. Ya da her şey anlam kazandı da diyebilirim. Sadece bir kez sebepsiz yere hüzünlendiysen, ömür boyu böyle olursun. İçimizde doğan her fikirle, içimizde bir şeyler çürür. Sadece Tanrı'nın her yerde olduğunu düşünüyoruz ama acı da her yerde. Hayata uyum sağlamanın yolunu nihayet öğrendim. Gömlek değiştirir gibi ümitsizlik değiştiriyorum."
Sayfa 25 - Düşüş- Tarık TufanKitabı okudu
250 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.