İsmet Paşa, otomobilinde küçük Türk bayrağıyla Lozan caddelerinde dolaşıyordu. Lozan Polis müdürü, bir tedbir olarak bu bayrağı kaldırmasını rica etmişti. Paşa, bunu şiddetle reddetmiş, "Bir İsmet Paşa ölür, yerine başka biri gelir, göreve devam eder ve bu bayrak hiç inmez" demiştir.
Sayfa 21 - Bilgi Yayınevi - 4. BaskıKitabı okuyor
Çöle gömülen bir senelik Türk enerjisi, herhangi bir pla­nın içine toplanır ve teksif olunursa, dört beş senede bir mem­leket yapmaya kafidir. Türk enerjisi, ancak, planlaşmış, nizamlaşmış, inzibatlaş­mış bir çarka takıldığı zaman mucizeler doğurur ve Allah gi­bi yaratır. Hiçbir tarafı yapılmamış olan bir vatanın bayrağı Kahi­re'ye dikilmek için havaya giden bu enerji, boş Anadolu'yu zengin ve ümranlı bir vatan yapmak için hiçbir vakit kullanıl­madı.
Sayfa 121Kitabı okudu
Reklam
Büyük Ayrılık, Alıntı
"Yaşa Mustafa Kemal Paşa.... Yaşa..." Otomobilden indi başkumandan. Üstüne çiçek atan kızların, ellerindeki küçük bayrakları sallayan çocukların ve gözyaşlarını tutamayıp ağlayan yaşlıların içinde ilerledi, merdivenleri tırmandı. Verandaya gelince durdu. Bir anda neşesi kaybolmuştu. Kapını önüne serilmiş örtü dikkatini çekmişti. Sertçe sordu: "Nedir bu?" Orta yaşlı bir hanım öne çıkıp yanıt verdi: "Yunan bayrağı paşa hazretleri ! Yunan Kralı Konstantinos da bu eve geldi... Ve içeri girmeden aynı yere serilen Türk bayrağını çiğneyerek geçti.. Başını kaldırarak çevresine baktı Mustafa Kemal: "O geçmişte hata etmiş. Şimdi ben onun hatasını tekrar edemem. Bir miletin istiklalinin timsali olan bayrak yerlere serilmez ve çiğnenmez! Kaldırınız.."
Sayfa 540 - Doğan KitapKitabı okudu
Biz şehit çocuklarıydık.Başkası için bu sadece bir bayraktı belki ama bizim için bayrak,babaydı.Çünkü biz, babamızı en son bu bayrağa sarılı bir tabutta görürdük.Baba diye soğuk bir mezar taşındaki bayrakla konuşurduk.Bizim için her Türk bayrağı bir babaydı.
Evet, Türk bayrağı!!... Bütün bayraklardan yüksekte, bütün bayraklardan şanlı, bütün bayraklardan güzel üç bayrak!..
Sayfa 188Kitabı okudu
o gülümseme, yüzü toprak oluncaya kadar devam edecekti.
...Bir bölmede, üzerinde büyük bir bayrak örtülü olan Nâzım yatıyordu. Bayrağı kaldırdığını gördüm. İki dakika bekledikten sonra, örttüğünü farzederek yüzümü çevirdim. O, yatağın üzerine eğilmiş, kumandanı öperek veda ediyordu. Sonra, bayrağı tekrar örterek dışarı çıktı. Evet, bu Nâzım’dı. Ben içeriye girince, bir an, bayrağı kaldırıp kaldırmamakta tereddüt ettim. Nihayet, kaldırdım. İşte, Nâzım. Başı yüksek yastıklara konmuş, topçu üniformasıyla yatıyordu. Elleri göğsü üzerinde kavuşmuştu. Başında mavi tepeli, kahverengi kalpağı vardı. Ne garip! Toprağa dönecek olan bu ölümlü cesedin içinde Nâzım’ın ruhu bir zaman yaşamıştı. Elâ gözleri açıktı. Her zamanki ifadesini taşıyordu. Dünyanın bir melodram olduğunu ifade eden gülümsemesiyle, “Bütün zabitleri kes,” der gibiydi. Acaba fert olarak devam ruh için var mıydı? Bilmiyorum. Fakat, o gülümseme, yüzü toprak oluncaya kadar devam edecekti.
Reklam
Yüzbaşı Kürşat.... Tarih ögretmeni olan bir ailenin, üç oğlundan ortancası...üçü de subay.... Kürşat; 'Mavi Bere'yi takmak için haftalar süren zorlu eğitimi başarıyla tamamlamış, diğer komandolarla birlikte Eğirdir'deki Dağ Komando Okulu ve Eğitim Merkezi Komutanlığı'nın simgesi olarak gösterilen, yamaçlarında: Güçlüyüz, Cesuruz, Hazırız! yazan, 1749 rakımlı Sivri Tepe'ye tırmanmış ve orada dalgalanan Türk Bayrağı altında komando andı içerek mavi beresini takmıştı.
Biz şehit çocuklarıydık. Başkası için bu sadece bir bayraktı belki ama bizim için bayrak,babaydı. Çünkü biz, babamızı en son bu bayrağa sarılı bir tabutta görürdük. Baba diye bir mezar taşındaki bayrakla konuşurduk. Bizim için her Türk bayrağı bir babaydı.
Dersim
Ağdat konağında Tujik Dağı karşısında,tarafımızdan tertiplenen "Kırmızı, yeşil, beyaz renkli Kürdis- tan bayrağı" da dalgalanıyordu. Tabiatıyla Dersim'in hiçbir mıntıkasında Türk nüfuzu, Türk neferi, jandarması ve me- muru katiyyen hüküm yürütemiyordu. Ve esasen o esnada Türkiye'nin ekseri mıntıkaları da anarşi halindeydi.
Araplardan ayrı bir kültür geleneği olan Türk milleti içinde, hala İslam dini ile Araplığı ayıramayanlara, şalvarı ve hurmayı dinin icabatından sayanlara rastlayabiliyoruz. Bunlar, Abdünnasır’ın İslam bayrağı altında yaptığı koyu Arap milliyetçiliğine hizmet ettiklerinin farkında değillerdir. Bize göre, Türk toplumu içinde milli terbiye yayıldığı ve herkeste milli benlik ve şuur tam manasıyla geliştiği zaman, İslamiyet hakiki hüviyeti ile kalacak ve bir kültür meselesi teşkil etmeyecektir.
Sayfa 117 - Atatürk ve Atatürk devrimi üzerinde yabancı tarihçilerKitabı okudu
Reklam
''Güneş gibi doğan, gökyüzünde parıl parıl parlayan bu Türk bayrağı, batmaz.''
Sayfa 32
Dünyada Sünni olarak kalabilmiş İslam'ı hakkıyla idrak edebilmiş, hayatına tatbik etmiş ve bu haliyle hâlâ dimdik ayakta duran bir Türkiye var. Eğer mevzumuz İslam ise, o vakit dönüp tarihe bakalım. Olaylar bu kadar girift de değil, eğer bu topraklarda yaşamak istiyorsak ittifak edeceğimiz ve müşterek olarak kutsal kabul edeceğimiz değerler var. Türkiye'nin sınırları, Türkçe, Türk Bayrağı ve İstiklal Marşı. 82. plakanın derdinde değilim ama 81 plakadan bir tanesini vermem.
Sayfa 89
Lakin, Çin zulmüne maruz kalmış Doğu Türkistan öyle mi?
"Binlerce yıldır Çin Seddi'nden Adriyatik'e kadar bütün halklar Türk'ün bayrağı altında refah, huzur içinde yaşamış, dinî vecibelerini gönül rahatlığıyla yerine getirmiş, can kaygısı olmadan hayatlarını idame ettirmişlerdir."
Sayfa 165 - ZENGİN YAYINCILIKKitabı okudu
O sırada bir oyun daha oynandı. Daha Alman gemileri İs­tanbul’da görünmeden, Halil Beyin bulduğu bir formülle bu gemileri Osmanlı hükümeti güya satın almış oldu. Gemilere Türk bayrağı çekildi. Alman mürettebata renkli kırmızı fesler dağıtılarak bu mürettebat, güya Türkleştirildi. Fakat gemiler gene Alman kumandanının ve mürettebatının elinde kaldılar.
Sayfa 208
Türkler yeni bir 30 Ağustos yaratmaya her zaman hazırdır... Bir gün Akropol'de Türk bayrağı görmeyi arzu etmiyorsanız, sesinizi kesiniz.
Sayfa 238
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.